LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

KULAKLARI DUYMAYAN İNGİLİZ MÜŞTERİ

01 Ağustos 2024, Perşembe 17:52
KULAKLARI DUYMAYAN İNGİLİZ MÜŞTERİ

Charter'ın (kabin kiralama tekne turizmi) en yoğun olduğu yıllarda, 1997-2000 arasında Bodrum'daki en büyük yat acentesi olan Salmakis Turizm'e ait teknelerin birinde, Antalya Kemer başlangıçlı, Kalkan, Kaş ve Kekova'yı içine alan 1 haftalık tatil programı olan SUNWORLD IV isimli 34 metrelik guletin kaptanlığını yapıyordum. Teknem: ekleme direkli, "Rand" olarak tabir edilen yelken donanımlı; direklerinden sancak ve iskele taraflara gelen arma tellerine "basatura" olarak adlandırılan, merdiven basamağına benzer ve direğe çıkmak için kullanılan ince ahşap çubuklar ile karşıdan görenlerin ilgisini çeken güzel bir arma ile donatılmıştı. Ben ve ekibim teknemizle iftihar ediyoruz. Her yelken açışımızda, o yıllarda cep telefonları ile fotoğraf çekmek mümkün olmadığından, Fuji ve Kodak firmalarının satışlarını artırmaya katkıda bulunduğumuzu iddia eder, hem teknemizdeki misafirlerin hem de karada bulunanların bu görselliği belgelediklerini düşünürdük.
Her Cumartesi Kemer Marina'da karşıladığımız misafirlere, tur başlamadan önce kısa bir bilgilendirme yapar; Marin tuvalet kullanımı ve genel konular hakkında bilgi verirdim. Yine böyle bir hafta tura başlıyoruz ve misafirlerden bir tanesi, herkesin içinde sözümü keserek, “Kaptan!” dedi. “Konuşurken benim gözlerimin içine bak ve öyle konuş,” dedi. Gelenlerin ilk geldikleri anda pasaportlarını alıp liman başkanlığı için yolcu listesi hazırlayan bendim. Böylece kimin eşiyle veya arkadaşıyla kimin yalnız geldiğini ben biliyordum. Bu kadın yalnız gelmişti ve macera aradığını düşünüyordum. Ama herkesin içinde konuşurken benim gözlerimin içine bak diyecek kadar azmış olamazdı. Kulaklarıma kadar kızardığımı başkaları da görmüş olmalıydı. Utancımdan yerin dibine gireceğim. Personelime de kepaze olacağım diye düşünüyordum. Benim durumumu yine İngiliz müşterilerimizden biri fark etmiş. Gelip bana açıklama yapma gereği duydu. Gözlerine bakarak konuşmamı isteyen kadın, benimle macera yaşamak istemiyormuş; kulakları duymadığı için (sağır olduğundan) dudaklarımı okuyup anlattıklarımı anlamak istiyormuş. “Oooohhh” deyip rahatladım. Neticede ben de maceraya hayır diyemeyecek yaşlardayım ama herkesin içinde bana serenad yapan birisi, şimşeklerin üzerime gelmesine neden olabilir. Kaptan olarak ciddiyetimi korumalıyım.
Açıklamamı yapıp harita üzerinde de gidip görebileceğimiz yerler hakkında genel bir konuşma yapıp bilgilendirdim misafirlerimi. Yolculuk devam ediyor. Sırasıyla Kemer Marina, Üç Adalar, Fasilis, Olimpos Şildonlar, Kekova, Batık Şehir, Demre, Noel Baba Kilisesi filan… Kaş limanına gireceğiz. Ancak Kaş limanında restoran işleten Symalis Restoran sahibi İsmail İnan'ı aradım, limanda yer yok diyor. Havada da fırtına sezinliyorum. Teknem ve misafirlerini emniyette tutmak benim işim deyip dümeni Kaş'ın karşısında bulunan MEİS Adası'na (Castellarizon) çeviriyorum. Birkaç telsiz görüşmesi ile durumu karşı adadaki polis ve liman görevlisine ve acentema bildirerek Yunanistan'a transit girişimi yasallaştırıyorum. Hava durumu da düşündüğüm gibi kısa süren bir rüzgar ve ardından gelen sağanak yağışla yerine oturdu ve sakinleşti. Etrafta Nisa gibi toprak kokusu var. Misafirlere, drahmi ile İngiliz poundu paritesini anlattım. Misafirler birer ikişer Meis Adası'nı ziyaret etmek ve ada ekonomisine katkıda bulunmak için tekneden ayrıldı. Ben de bir aperatif içki aldıktan sonra tekneden birkaç dakikada olsa ayrı olmak için dışarı çıktım. Hemen önümdeki barın önüne tabureye ilişmiş, bizim sağır İngiliz bayanla göz göze geldik. Yanına gelmem için işaret etti. Tam masaya oturmuştum ki, benim de çok sevdiğim; öldüğünde Yunanistan'da 3 gün yas ilan edilen, Yunanlıların medarı iftiharı Yunanlı sanatçı Mikis Theodorakis'in Zorba müziği çalmaya başladı.
Bizim sağır hatun kalktı ayağa, müziğin ritmine ayak uydurarak döktürüyor. Hem de bir Yunanlı gibi. Güzel de oynuyor. Ben ise tekrar aldatıldığımı düşünüyorum. Bu kadın sağır filan değil, beni aldatıyorlar diye düşünüyorum. Kendimi aşağılanmış ve aldatılmış gibi hissediyorum. Barmenin önüme koyduğu içkiyi içtim mi? İçki mi beni içti, anlayamadım. Bu kadın hakkında beni yanlış bilgilendiriyorlar diye düşünüyorum. Tekneme döndüm ve kandırılmışım duygularıyla yattım.
Sabah olunca erken kalkıp kahvemi yaptım ve alışveriş işini bitirdim. Tekneye döndüğümde, bu kadın hakkında bana açıklama yapan kişinin de ayakta olduğunu gördüm ve ona bir şeyler içip içmeyeceğini sordum. İstediği kahveyi yapıp eline verdim ve hemen serzenişte bulundum. “Senin kulakları duymayan arkadaşın dün gece Zorba müziğinde bir güzel oynadı ki, Yunanlılara taş çıkarttı,” dedim. “Kulağı duymasa müziğe göre nasıl oynayacak?” dedim.
Gülümseyerek cevap verdi: “Kaptan, bu insanların kulağı duymadığı için diğer hisleri ekstra olarak gelişir. Bu kadarında müziğin titreşimini ayaklarında hissediyor ve ona göre ritmi yakalıyor,” dedi.
Bir kez daha bu kadın hakkında yanlış düşündüğüm için kendimi suçluyorum. Evet, kulağı duymuyor olabilir, ancak bu kadın insandı ve hisleri vardı. Müzik evrenseldir ve onu hareketlerine yansıtıyordu. İşte böyle bir anı, unutamadığım onca anının arasında bu şekilde yerini almış oluyordu.
30 Temmuz 2024- Batık Hamam – Fethiye- A. Atilla Yorulmaz


Okunma Sayısı: 767

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.