Trump, Grönland için 2,5 trilyon dolar öder mi?
13 Şubat 2025, Perşembe 15:46Donald Trump, Danimarka'ya bağlı Grönland'ı satın almak istiyor.
Her yeri istemek ve satın almak sadece Trump'a değil tüm Amerikalılara özgü bir davranış biçimidir.
Hatırlatalım, bugünkü eyaletlerin çoğu birer ikişer satın alınarak ABD'nin topraklarına katılmıştır.
Amerikan tarihi, başka ülkelerden toprak satın alma örnekleriyle doludur.
Bu durumun en somut örneklerinden biri ABD'nin 1867'de, Alaska'yı Rusya'dan sadece 7,2 milyon dolara satın almasıdır.
Grönland'ın yerli halkı olan İnuitler yaklaşık 1000 yıldan fazla bir süredir bu devasa adada yaşıyorlar.
Vikingler ise 13'üncü yüzyılda liderleri "Kızıl Erik" öncülüğünde Grönland'a yerleştiler.
Günümüzde yaklaşık 53 bin kişinin yaşadığı bu dünyanın en büyük adası Grönland'ın nüfusunun çoğunluğunu İnuitler oluşturuyor.
Danimarka adayı 1721 yılında kolonisi haline getirmişti.
Kimlik belgeleri bile olmayan yerli halka Danimarka vatandaşlığı ise Grönland'ın ülkenin bir eyaleti yapıldığı 1953 yılında verildi.
Adada 1979 yılında özerk bir yönetim kurulmasına izin veren Danimarka, 2009'da söz konusu yönetimi güçlendirdi.
Eğitim dilinin Danca ve yerli dili İnuitçe olan adada, kış aylarında eksi 50 dereceye varan soğuklar nedeniyle çok sınırlı bölgelerde yerleşim alanları kurulmuştur.
Danimarka için Grönland'ın mali faturasını hatırlatmakta yarar var.
Kopenhag Grönland Özerk Yönetimine her yıl 500 milyon dolar sağlıyor.
ABD'nin Grönland'ı satın alma düşüncesi ise 1830'lu yıllarda ortaya çıkmıştır.
Amerikan Başkanı Andrew Jackson, 1832'de bu fikri ortaya atmıştır.
Sonrasında 1860'lı yıllarda dönemin Amerikan Dışişleri Bakanı William Seward projeyi yeniden gündeme getirdi.
ABD, Gröland'ın yanı sıra Danimarka'nın Karayipler'deki kolonisi Danimarka Batı Hint Adaları'nı da istiyordu.
Nitekim 1903 yılında Amerikan Başkanı Theodore Roosevelt, Danimarka'nın Grönland üzerinde egemenlik kazanması karşılığında ABD'nin Karayipler'deki Danimarka Batı Hint Adaları'nı satın alması önerisini yaptı.
Bu öneri Birinci Dünya Savaşı sırasında tekrar gündeme geldi.
Danimarkalılar, Karayipler'deki koloniyi, bugünkü adıyla Virjin Adaları'nı 25 milyon dolara ABD'ye sattılar.
Karşılığında ise ABD, Danimarka'nın Grönland'da üzerindeki tam egemenliğine onay verdi.
Ancak Norveç'in Doğu Grönland üzerinde hak iddia etmesi konuya başka bir boyut kazandırdı.
Danimarka ile Norveç arasında bir süreliğine büyük soruna dönüşen, ABD'nin araya girdiği bu gelişmeyi bir başka yazıda ayrıca değerlendireceğiz.
İkinci Dünya Savaşı sırasında Danimarka ile ABD'nin Grönland üzerinden ilişkilerini yoğunlaştıran bir gelişme yaşandı.
Danimarka'nın Washington Büyükelçisi Henrik Kauffmann, 1941 yılında ABD ile "Kauffmann Antlaşması" olarak da bilinen bir savunma anlaşması imzaladı.
Söz konusu anlaşma ile ABD, Grönland'da havaalanları ve askeri üsler kurdu.
Böylelikle Grönland'da İkinci Dünya Savaşı sonrası da devam edecek olan Amerikan askeri varlığının önü açıldı.
Savaşın ardından ABD bir kez daha Grönland'ı satın almak için harekete geçti ve Danimarka'ya 100 milyon dolar teklif etti.
Danimarka hükümeti bu öneriyi de reddetti.
Ancak 1951 yılına gelindiğinde Danimarka Hükümeti Amerikan Yönetimine Grönland'da büyük bir hava üssü kurma izni verdi.
Önceleri Thule adıyla bilinen bu üs günümüzde Pituffik Uzay Üssü olarak tanınıyor.
Halen modernizasyon çalışmalarının sürdüğü üs, Amerikan füze savunma ve uyarı sisteminin çok önemli bir merkezi haline geldi.
Öyle ki savaş durumunda bu üs ABD'ye atılacak uzun menzilli balistik füzelerin tespit edilmesi ve engellenmesi açısından hayati önem taşıyor.
Grönland'ın bir başka özelliği ise stratejik öneme sahip Nadir Toprak Elementlerini (Metalleri) barındırmasıdır.
Bu elementler cam ve seramik sanayi, metalürji sanayi, lazer üretimi, mıknatıs üretimi, petrol katalizörü, ileri teknoloji cihazların üretimi, elektrikli arabalar, jeneratörler ve rüzgâr tribünlerinde kullanılmaktadır.
Dünyada nadir toprak element rezervlerinin yüzde 36,52'si Çin'de, yüzde 19,27'si Rusya'da, yüzde 13,19'u Amerika Birleşik Devletleri'nde, yüzde 5,48'i Avustralya'da, yüzde 3,14'ü Hindistan'da, yüzde 15'ine yakını ise Grönland'dadır.
Söz konusu rezerv miktarı Grönland'da şimdiye kadar tespit edilendir.
Ama adadaki buzullar eridikçe nadir toprak elementlerinin çok daha fazlasının ortaya çıkacağı öngörülmüştür.
Grönland'daki araştırmaları ise Amerikan madencilik şirketi Amaroq Minerals ve Avustralyalı madencilik firması Greenland Minerals yürütmektedir.
Adadaki önemli altın, uranyum, petrol rezervlerinin de peşinde olan bu şirketlerin perde arkasındaki ortağı ise Trump'ın Yahudi asıllı damadı Jared Corey Kushner'den başkası değildir.
Emlak kralı olarak bilinen Kushner, Aralık 2016'dan itibaren Grönland'daki nadir toprak elementleri ve diğer maden rezervlerinin peşine düşmüştür.
Bu konuyu bir başka yazıda daha genişçe irdeleyeceğiz.
Grönland'ın zenginliği Avrupa Birliği Komisyonunun raporuyla da ortaya koyulmuştur.
Rapora göre Grönland, ‘kritik hammaddeler' olarak kabul edilen 34 mineralden 25'ine sahiptir.
Söz konusu madenlerin çıkarılması için Danimarka hükümeti ABD ve Avrupa Birliği ile anlaşmalar imzalamıştır.
Çin ile imzalanacak anlaşma ise ABD'nin baskısı nedeniyle şimdilik beklemededir.
Grönland'ın önemi bununla sınırlı değil.
Küresel ısınma nedeniyle Arktik kıtasında yaşanan erime, ortaya yeni deniz ulaşım yollarını çıkardı.
Söz konusu yollar Rusya ve özellikle de Çin'in Amerika kıtasına ulaşımını kolaylaştırıyor.
İşte bu yolların kavşağında Grönland bulunuyor.
Amerika Birleşik Devletleri'nin yeni deniz ticaret yollarını kontrol etmesi için Grönland'a ihtiyacı var.
Ve son olarak Grönland'daki el değmemiş petrol ve uranyum rezervleri de ABD'nin iştahını kabartan diğer zenginlik olarak duruyor.
Sadece petrol ve uranyum rezervlerinin değerinin 2,5 trilyon doları bulduğu biliniyor.
Amerikan Jeoloji Araştırmaları Kurumu ise Grönland topraklarında ve deniz tabanında yaklaşık 31 milyar varil petrol ve doğalgaz rezervi bulunduğu tahminini yapmıştı.
Ancak yüzde 80'i buzullarla kaplı adanın Özerk Yönetimi, kirlilik yaratacağı gerekçesiyle petrol ve uranyum kaynaklarının işletilmesine karşı çıkıyor ve Grönland'ın balıkçılık, avcılık, turizm ile kalkınmasını savunuyor.
Amerikan Hükümeti 2019 yılında bir kez daha Grönland'ı satın almak için harekete geçmiş, ancak Danimarka bu teklifi de geri çevirmişti.
Amerikan Başkanı Trump, 25 Aralık 2024'te, “Grönland'a ABD'nin ulusal güvenliği için ihtiyaç duyuyoruz. ABD'nin orada olmasını isteyen Grönland halkına da sesleniyorum ve orada olacağız" açıklamasını yapmıştı.
Grönland'daki Özerk Yönetim Hükümeti ise isteklerinin Amerika Birleşik Devletleri'ne bağlanmak değil bağımsızlık olabileceğini duyurdu.
Donald Trump'a seslenen Grönland Başbakanı Múte B. Egede, "Biz satılık değiliz ve asla satılık olmayacağız" yanıtını verdi.
Danimarka ve ABD, NATO üyesi iki müttefik ülke.
Adayı satın almak için her yolu deneyeceğini gösteren ABD'nin ilk plandaki hedefinin, Grönland'daki askeri varlığını daha da güçlendirmek olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.
Unutmadan düzelteyim, yazının başlığına bakarak Grönland'daki yer altı zenginliklerinin değerinin 2,5 trilyon olduğunu sanmayın.
Bu rakamın çok ama çok üstünde bir miktardan rahatlıkla bahsedebiliriz.
Okunma Sayısı: 364
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.