YENİ BİR SOSYAL YARILMANIN EŞİĞİNDE ORTADOĞU'DA TÜRK KİMLİĞİ
19 Ekim 2017, Perşembe 11:04(Bu yazıyı diğer Türk kimliği ile ilgili yazdıklarımla beraber okunması gerektiğini düşünüyorum ki onların devamıdır.)
Ortadoğu her zamanki gibi yeniden bir ateş kuyusuna dönüştü.Oradaki tüm unsurlar bir tarafı tutma peşindeyken Türkmenler kendi yerlerini korumanın derdinde.Herkesin arkasında yığınlarca güç varken (Amerika,Rusya,İran,gibi) Türkmenler kendi kimliklerini ve böylece geleceklerini kendi başlarına kurtarmaya çalışıyorlar ve bizim devletimiz Türkiye'den başka güvenecekleri bir güç odağı da bulunmamaktadır.Oradaki insanların tabi ki Şırnak'taki,Muğla'daki,Edirne'deki,İstanbul'daki insanlardan ve buradakilerin kimliklerinden hiçbir farkı yoktur.Tek fark oradakiler bizim bekamız için kendi canlarını ortaya koyuyor.Tarihte de hep böyle olmuş,günümüzde de oluyor.Hep oradan gelenler Anadolu'yu,Balkanları,Mısır'ı-tekrar-,Doğu Avrupa'daki bazı yerleri Türkleştirmiş ve İslamlaştırmış.Yani buradaki insanlar hem bizim eski büyük devletimiz olan Osmanlı'nın asli unsuru hem de onların kimlik taşıyıcıları.Ve şimdi de tarihte kendilerinin oluşturduğu bir kimlikle varolmaya çalışıyorlar.Bu varoluş bizim büyük devletimiz Türkiye'nin güneyindeki emniyetidir tıpkı Kuzeydoğu'sunda Azerbaycan'ın;Batı'sında Batı Trakya'nın ve Macaristan'ın ;Kuzey'inde Kırım'ın oluşu gibi.Lakin bugün buradaki Türkmen milleti kendi tarihlerindeki unutulmuşluklarının ceremesini çekiyorlar ve gerçekten bir kimlik yarılmasıyla orada silinmeye yüz tutmuşlar.Buradaki asimilasyon politikası ve nüfus azaltma yöntemleri sözde Kuzey Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin sözde ve sahte referandumu sürecinde doruğa çıktı.Türkmen şehirleri olan Kerkük,Musul,Telafer,Tuzhurmatu'da bölgesel sözde yönetimi PKK'lı teröristleri konuşlandırarak üstte söz edilen yöntemlerle hem baskı rejimi oluşturmaya hem de kimlik yarılmasına neden olup oradaki Türkmen milletinin silinmesine çalışmıştır.Ama oradaki soydaşlarımız kendilerini savunarak bulundukları yerleri terk etmeyip varlıklarını sürdürmeye gayret etmişlerdir.Bugünkü durumda Kerkük peşmerge ve PKK'dan temizlenmiş durumdadır,gönül ister ki bu zulüm bir daha tekrarlanmasın lakin Kuzey Irak sözde yönetiminin mevcudiyeti hep bir tehdit olarak orada duracaktır.Ortadoğu'daki Türkmen kimliği-ki oluşumu 900'lü yıllara dayanır- gittikçe bugün tehlike karşısında güçlenmektedir.Türk dünyası'nın göz bebeği,Ortadoğu'nun Ötüken'i Kerkük ve Musul'un önemi –ki bu bölgede doğalgaz rezervi 500 milyar m3 'tür,Buraların Türkler dışındaki milletler için tek önemi budur(300 yıl yetecek bir rezerv)- artık yavaş yavaş anlaşılmaktadır.Büyük Türk Dünyası'ndaki devletlerin çoğu ise sessizliğini korumaktadır.Bu Türkmen zulmüne karşı siyaset yürüten 2 ülke vardır onlar da Türkiye ve Azerbaycan'dır.Tabii ki kanla,kinle,savaşla,zor şartlarda oluşmuş Türkmen kimliğinin korunması Türk dünyası'nın gücüne muhtaçtır.
En azından Suriye'de kaybedilen Türkmen kimliği-ki Türkmen yerleşimlerinin %95'i boştur- Irak'ta tekrar ve tekrar kazanılmalıdır.Bir Türk'ün hiçbir yerde ezilmesine,horlanmasına daha kötüsü ölmesine izin verilmemelidir.Kerkük,Musul,Tuzhurmatu,Telafer,Mendeli Türkiye'ye mezar taşı olmamalıdır.Buralar korunmazsa sıra bizdedir.
Okunma Sayısı: 4042
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.