ŞİKAYETİM VAR
07 Ekim 2021, Perşembe 16:46Sanki bir şeyler biliyormuş gibi, her konuda ahkam kesen bizler hep konuşur dururuz. Bilip bilmeden her konuda fikir beyan eder dururuz. Hadi sen çık meydana ,sen sorumluluk al dediğinde birileri, bir bahane bulup ortadan kayboluruz.
Yetmiş kusur yaşı devirdiğim şu günlerde, hayat ,dünya ve Datçamız hakkında hiçbir şey bilmediğimin farkına vardım. O nedenle hep soruyorum ve bilhassa Datçamızı her yönüyle öğrenmeye çalışıyorum. Biraz geç olsada.!!
Bu arada hiç hali ahvalini sormadan, her gün bir parçasını kendimize benzettiğimiz ilçemize bir soralım diyorum.
HALİ AHVALİNİZ NİCEDİR, diyerek. Bir sordum bin ahhh işittim.
Dedi ki:
Dünya yaratıldı yaratılalı , son şimdiki halime ne zaman kavuştum bilmiyorum dedi. Üzerinde yaşadığımız topraklar üzerinde ,hangi insan toplulukları gelip geçmedi. Yazılı vesikalara yansımış olması sebebi ile yerel halk diyebileceğimiz, Lelegler, Dorlar , Helenler, Persler ,hatta Araplar, Helenistik dönem, Bizanslar, Türk Beylikleri (Menteşoğlu)Osmanlılar ve son olarak da siz buraları mesken edindiniz. Yarımadanın hemen hemen her tarafında mesken tutmuş olanlar, toprakla /çevreyle barışık olarak yaşamanın bir yolunu buldu. Hatta M Ö 5. YY (470 yılları) Perslerin Anadolu'yu ,dolayısı ile Yarımadayıda istila etmelerine karşı koymak amacıyla ,burasını ada haline getirmek için Balıkaşıran mevkiinde kanal açmaktan feragat edecek kadar ,doğaya saygı duymuşlardır. Gerekçe olarak: TANRI ZEUS İSTESEYDİ BURASINI ADA YAPARDI diyen Didim Kahinlerini görüşünü kabul ederek.
Şimdi ise:
Vahşi Dünya Kapitalizminin rüzgarına uyarak,1950 li yıllardan itibaren ,TÜTÜN yetiştirmek amacı ile doğal flora örtüsünü bozarak, keserek , yakarak yok ederek, açtığımız alanlarda yaşamaya çalışıyoruz. Yakıp yok ettiğimiz maki örtüsünde , yalnızca bizim hakkımız varmış gibi, bilhassa BAL ARILARININ yaşam alanlarını daralttık.
Kalkınmanın, büyümenin ,gelişmenin göstergesi saydığımız BETON KUTULARI ile her tarafı donatıyoruz .
Beton kutularına malzeme olsun diye, ilce merkezinde açtığımız TAŞ Ocağına ilave ,GEBE KUM dan yıllarca deniz kumu çektik.
Kendimize benzettiğimiz iki MARİNADA bir TOPAN ADA yı ve KARAKÖY sahilini yok ettik.
Yaşamımızın kaynağı olan SU ihtiyacı için ,yarımadanın her tarafında artezyenler açıyoruz. Sonunu ve sonuçlarını düşünmeden.
Aç gözlü doymak bilmez hırsımıza teslim olarak, ağaçlandırmayı (Bilhassa Badem/Zeytin) bahane ederek, açtığımız makilik alanlarda, yaşam hakkı olan tüm canlıları kovduk. Hatta buna imara açtığımız alanları katabiliriz.
Yaban Domuzlarının yerleşim yerlerimize kadar geldiğine dair sözler duyuyoruz. Onlara ve diğerlerine yaşam alanımı bıraktık.
Bu yarımada üzerinde yaşama hakkı olan yalnızca bizler değiliz. İşte bu nedenlerle:
BENİMDE ŞİKAYETİM VAR..KENDİMİZDEN HEPİMİZDEN...
Okunma Sayısı: 2205
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.