LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

KURTULUŞTAN KURULUŞA(5)

11 Ağustos 2022, Perşembe 14:32
Aslında Ankara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi(TBMM)nin açılışı 21 veya 22 Nisan günleri olarak düşünülmekteydi. Ancak,o zamanın koşulları göz önüne alındığında,daha anlamlı bir açılış olmalıydı. O nedenle,açılış 23 Nisan Cuma kutsal gününe denk getirilmiştir. Cuma namazından sonra Hacı Bayram Veli camiinden meclis binasına kadar yürünmesi istenmekteydi. Bunu Mustafa Kemal şöyle açıklamaktaydı:
-Bimennih-il kerim,(kerim olan Allah'a minnetlerimizi sunarak) Allah'ın lütfu ile Nisan'ın 23'üncü Cuma günü,Cuma namazından sonra Ankara'da Büyük millet Meclisi açılacaktır. 
23 nisan 1920 Türkiye Ulusal kurtuluş Hareket'inin kendi devletini kurduğu tarihtir. Ulusal mücadele artık bir halk hareketi olmaktan çıkmış,bir ulus devletinin ekseni çevresinde gelişmeye başlamıştır. 
TBMM nin açılışı ile ilgili onlarca sayfa yazılabilir. İşte güneşli bir gündü,Hacı Bayram Camiinde Cuma namazı kılındıktan sonra dualarla ve kesilen kurbanlarla,gelinmesi o günkü Ankara'nın durumu falan. Biz kısaca şunu diyerek bitirmek istiyoruz. 
Ulusal Kurtuluş savaşının içeriye ve dışarıya doğru özgürlük bayrağını atçımız gündür. 23 Nisan,Ulusal Kurutuluş Mücadelesinin artık kendine güven duyduğu gündür. Öykülerimizin içine almadan geçemedik.
 
HALİDE EDİP-YUNUS NADİ VE ANADOLU AJANSI….
TBMM açılmıştır. Artık Kurtuluş Savaşının yönetim merkezi Ankara'dır.İstanbul'daki Kuvayi Milliye taraftarı aydın ve kimi vatanseverler,Ankara'ya varmak için yollardadır. Bunlardan ikisi Yunus Nadi ve Halide Edip(Adıvar) tir. Yolda Mustafa Kemal ile telgraf yoluyla ilişki kurmuşlardır. Bu görüşmeden sonra,Halide Edip,telgraf konuşmasını Yunus Nadi'ye anlatmaktadır. Çok heyecanlıdır.Yunus Nadi de heyecanlıdır:
 
-Şimdi,Ankara'ya gider gitmez,bütün dünyaya o yolla(telgraf) sesleniriz!
-Çok güzel,daha iyisi,gider gitmez bir ajans örgütü kuralım,o kanalla,içeri ve tüm dünyaya derdimizi anlatırız.
-Birinci koşul,hanımefendi,ayrıntılar gereklidir. Örneğin ilk aşamada yayın gerekir ki,başlı başına bir organizasyon gerektirir. Sonra ne çeşit propaganda yapılacağı gibi.
-Elbette,sırasıyla hepsi yapılır. Yalnız benim düşünceme göre ilk iş ajans olmalıdır. İsterseniz adını burada koyalım. Örneğin,Türk Ajansı,örneğin Ankara Ajansı,örneğin Anadolu Ajansı…Daha da bulunabilir. 
-Bana(Anadolu ajansı) en iyi bir ad gibi görünüyor.
-Bana da öyle. Değil mi? İlkin kendini ve elden gelirse bütün yurdu kurtaracak olan Anadolu'dur. O halde kararımızı vermiş olalım.:Anadolu Ajansı.
-Evet,Anadolu Ajansı
İki aydın insan  üretiyor bunu ,Mustafa kemal hiç tartışmasız kabul ediyor!
KAHRAMANLARI KAHRAMAN YAPAN HAİNLERDİR! Onlar da vardı!(ARAP HOCA!)
Bir taraftan emperyalist işgal,öte yandan içerideki hainler,özellikle gerici ve softa takımı Kuvayı Milliye aleyhinde sürekli propaganda yapmaktaydı. Kuva-yı Milliyecilerin gavur ve Bolşevik olduklarını yayıyorlardı. 
Bunlardan biri de Arap Hoca adıyla anılan bir sahte din adamı,Adapazarı bölgesindeki iç isyanların sürdüğü bölgede bulunuyordu. Kurtuluş Savaşı aleyhtarı Sait molla'nın ayaklanış bölgelerinde çalıştırdığı en yetenekli casuslarından biriydi. Adapazarı camilerinden her Allahın günü onun İngiliz altınlarıyla parlatılmış vaazlarıyla hutbeleri dinleniyordu. Her günkü vaazlarının ana gündemi şunlardı:
-Ey cemaatı müslimin! Kuvayı Milliyeci zındıkların Yunan ordusu dediği ordu,Yunan ordusu değildir,padişah ordusudur,hilafet ordusudur.
Bolşevikler geliyor,dikkatli olun. Taşla sopayla öldürün onları. Çünkü onlar camilerimize çan asmaya geliyorlar. İslamiyet elden gidiyor. 
Daha buna benzer bir sürü iftira ve karalama yapıyordu. 
İç isyanlarda büyük başarı gösteren Çerkez Ethem ve adamları bunu kıstırdı. Ethem bey'in adamı Serezli İbrahim,Arap Hoca'yı astığında,onun hiçbir zaman elinden düşürmediği bastonunu da boynuna asmayı unutmadı. Bununla birlikte aynı ihanet içerisinde olan oniki kişi daha asıldı.
Ethem Bey,Adapazarı'na girdiğinde ve bu olaylar olurken,karşısına bir İngiliz karı kocayı getirdiler. Kaçarken yakalanmışlar. Tir tir titriyorlardı. Ethem Bey onlara yer göstererek buyur etti. Kadının haline çok acımıştı. Adamı biraz soruştursa,birçok suçunu bulabilirdi. Ethem,onları arabaya bindirip,güven içinde İzmit'e gitmelerini sağladı. Arabaya bindirirken de şöyle dedi:
-Gördüklerinizi arkadaşlarınıza ve büyüklerinize söyleyiniz. Bir daha da bizim iç işlerimize karışmayınız!

Okunma Sayısı: 5107

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.