KELEBEK ŞUNU BİL Kİ ZORDUR ANLATAMAMAK, ANLAŞILAMAMAK !
17 Aralık 2019, Salı 10:48Kelebek mutluluk, sevgi, anlayış ve güzellik ifade eder. Ama dün seninle benim aramıza bunlardan hiçbirini getirmedi. Aksine dün kelebek görünüşlü bir kara Fatma aramıza girdi. O güzel sesli, güzel konuşan Sertap bana çok sivri dilli ifadeler kullandı, sesini yükseltti, sanki nefretini kustu. Şaşırdım, üzüldüm ve anlam veremedim. Sertap beni bazen çok yukarılara çıkarıp "güzel insan" yapıyor, bazen de "canım öyle istedi ve öyle yaptım, bana ne sana daha önce verdiğim sözlere" deyip yerlere vuruyor. Ben de onsuz olamıyorum ama, onunla da olmuyor, o hiç anlayamadığım sivri dilli, seveceliğinden uzak, gergin anlarında. Benim birkaç hafta evvelki yazımın başlığı „FALA İNANMA, FALSIZ DA KALMA“ idi. Orada „Fal“ ismini kullanmayıp ama benzeri şeylerle meşgul olup örneğin „Analiz“ deyip yaptığı şeyi başka bir şey olarak ortaya süren kişiler de var. Bu gibi analizler biraz standart, ezbere laflar demiştim. Hatta şöyle gerçek bir olaydan bahsetmiş ve aynen şu cümleleri yazmıştım „Çok sevdiğim bir bayan bir markette para ödeme sırasında arkasındaki kişiye sırasını verip, „benim acelem yok, siz ödeyebilirsiniz“ demiş, adam da size bir bakabilir miyim deyip birkaç saniye bu bayan arkadaşıma şöyle bir bakıp, „size sosyal medya üzerinden üç sayfa bir karakter analizi göndereceğim“ demiş (ve bu geçen zaman içinde de göndermiş). Bunun olabileceğine hangi mantık evet der? Bu kişiler art niyetli, güzel laflarla bir bayanı etkileyip, sonra kim bilir hangi başka niyeti olan kişiler. Belki de ön hazırlık yapıp o kişi hakkına bilgi toplayıp, sonra sanki tesadüf bir rastlaşma yaratma gibi taktikler kullanmak onların yöntemlerinden biri. „
Sertap bana çok sivri dilli ifadeler kullandı diye yazdım ya biraz evvel, Ben hala inanamıyorum, çünkü o hep tatlı dilli, sevecen ifadeler kullanan, insanı kırıcı sözler etmeyin biridir, nasıl oldu da bu tarzda konuştu diye düşündüm düşündüm ama bir açıklamasını bulamadım. Denize düşen yılana sarılır ederler ya, ben de bütün inandıklarıma ve hayat felsefeme ters düşen bir karar aldım ve aynı kişiyi yani bu ‚Analizciyi' bulup Sertap'ın bu davranışını onun karakterine uyuyor mu diye ona sorayım dedim. Arayan bulur derler, ben de sordum soruşturdum ve bu ‚Analizciyi' buldum. Sertap hakkında gerekli bilgilere zaten sahip. Ben ona „Sertap bazen sanki benim bildiğim Sertap olmaktan çıkıp aniden sivri, kesin dilli, insanı çok kırıcı tarzda konuşan bir Sertap'a bürünebilir mi?„ dedim. Biraz düşündü, daha evvel onun hakkında yaptığı analize baktı ve onun karakteri içinde şöyle olmak da var deyip aynen şunu söyledi. „Sinirli ve gerginken dili oldukça kesin olabilir ve bu da karşısındaki insanlardan olumsuz tepkiler almasına yol açar. İnsanlara kendilerini ve duygularını ifade etmeleri için alan ve özgürlük tanımalıdır.“. Hop
pala, kendim ettim kendim buldum, ben fala, böyle analizlere falan hiç inanmazdım ama işte bire bir Sertap'ı
tanımlayan bir analiz. Bu çaresiz, yani çok sevdiğim Sertap'ın bana bu tarz davranışına bir açıklama bulup Sertap' dan kopmamak istiyorum ya, atladım bu analizin üstüne ve kendime „Kaya ya bu deveyi güdersin ya da bu diyardan gidersin“ dedim. Hayatta bazı şeyleri yaşamadan ona inanılmıyor. Hani Mevlana demiş ya „Bazen diyorum ki; ne olacak söyle gitsin. Sonrada diyorum ki; Söyleyince ne olacak? Sus !
bitsin.“ Bu da aslında ne doğru bir sözmüş, ben zaten bana keskin, sivri diliyle onunla hiç bağdaştıramadığım tarzda sözler eden Sertap 'ya düşüncelerimi açıkça söyledim, o da konuşma tarzını zaten değiştirdi ama ondan asıl istediğimi henüz değil. Sevmek bu olsa gerek, yani ya bitirirsin ya da ondan kopamaz, devam deyip razı olursun kaderine. Ben de razı oldum kaderime ve Mevlana'nın sözlerindeki gibi 'sustum' artık‚ ‚bitsin' bu kırıcı ortam. Ama Sertap yine o Sertap kalır, ben Kaya ise dediğim dedik demeğe devam edersem bu yangın ara sıra yine körüklenìr, ama her seferinde söndürebilmek için yeterli suyu bulabilir miyiz bilmem !
Zaten bir fal, bir karakter analizi, bir medyumun söylediği şeyler olsa olsa hayatta bir kere ve kazara tutar. Siz siz olun ve benim gibi çaresiz kalıp onlara muhtaç olmayın, onlara inanmayın.
Ben onu hep bildiğim, hep sevdiğim,
göklere çıkardığım, eşsiz dediğim Sertap olarak yaşamak istiyorum. Çekil kelebek kılığına girmiş kara Fatma aramızdan, gelsin yine o gerçek, güzel kelebek aramıza.
Ben onun için kıskançlık ve kalp krizleri geçirirken, ne olur yazmasın, seslenmesin bana bir daha o kesin, sivri dilli, azarlayıcı ve beni takmaz laflarınla,
hele ki bir defasında olduğu gibi bir de sesini yükselterek falan,
Ben kıskanırım seni uçan kuştan,
kapat telefonunu deyip, ama
kendileri aynı saygıyı göstermeyenden, tanımadığın ama fırsatçı göbekli meslektaşından, arkadaş geçinip aslında sana asılan,
çevrende fırıldak olan bekar erkeklerden,
ve Pazar günü bütün gününü ,onun çok planlı,arka arkaya ayrı davetleri sonucu verdiğin,işini iyi bilen arkadaşından
Bana her gün en az iki saat zaman ayırıp,
mesajlarına karşılık veriyorum diyorsun,
ama ben de beraber olmak istiyorum
seninle tam bir bütün gün.
Yazmasam o zaman sana altı gün mesaj,
toplasam bana bol keseden verdiğin
ikişer saatlerimi bir araya,
olur mu benim de bir tam gün hakkım seninle olmaya?
Ama benimki sanal ortamda, seni göremiyorum bile,
veremezmisin bana bir gün de fazladan bir ikramiye,
madem harcıyormuşsun değerli saatlerini
öyle cömertçe bana.
Bugün telefonlaşacağız inşallah,biliyorum ki yine o bildiğim, yerlere göklere sığdıramadığım Sertap olacak telefonun öbür ucunda, çekmiş gitmiş olacak o kara Fatma aramızdan, çırpacak kanatlarını yine o gerçek kelebek ve anlatacak Sertap’a ona olan büyük sevgimi.
Ama korkuyorum ben,
kaç gün sürer bu pembe günler,
çünkü sen yine değişiverirsin,
kaçırdım diye o hiç vazgeçemediğin eğlencelerinin tadını,
kapattığın telefonuna ve sana ulaşamadığıma isyan ettiğim için.Saygısızlık diye nitelediğin bu şeyi,
hani o telefonunu kapatmayı arkadaşlarınla iken, başkaları güle oynaya yapar ama
sen yaparsan sana yapma derler, sen de onlara inanır bari ben anlayışsız olmayayım dersin, ama bu arada siler atarsın defterden,
ona göre kendince çok özel, sence de bir zamanların „güzel arkadaşını“.
Halbuki seni zırt pırt arayıp telefonunu
devamlı çaldıran o değil,
geyik muhabbetleri ile zamanını alan da o değil,
o sadece uzaklardan yaşamağa çalıştığı
platonik aşkının kurbanı bir gariban. Bu dünya böyle, çok şey bekleme, "başlarım haaa" der o sana yine bir gün,
sen kalırsın ortada deliler gibi üzülen, ama o kendince çözmüştür olayı seni hiç takmayarak, aslında gerçek saygısızlarla birlikte olduğu, ve hiç vazgeçemediği keyif ortamı uğruna.
Yaptın yine bana yapacağını ayın 13'ü ve Cuma !
13.12.2019
Okunma Sayısı: 1745
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.