HİROŞİMA'DA ÖLELİ OLUYOR BİR 75 YIL KADAR…
06 Ağustos 2021, Cuma 12:51 *Saçlarım Tutuştu Önce/Bir Avuç Kül Oluverdim…."
HA TRUMAN …HA BİDEN VE ÖTEKİLER….
Orhan Keskinsoy/Araştırma-İnceleme:
"Mantara benzer bir bulut göğe yükselir. Aşağıda müthiş bir ışık(pika) ve dev bir patlama(don)…Mutlak bir sessizlik…Giysiler kaybolunca geriye kalan çıplaklık.
Kollarını yana açmış, derileri sarkan insanların canhıraş yürüyüşü, anlamsızca koşmaları.
Bisiklet üzerinde ölü bir beden..
Yanıp kör olmuş bir at!
Cesetlerle dolu sarnıçlar…
Yangınlar. Elinde çıkmış gözünü tutan bir adam.
Yıkıntıların altından sıyrılmaya çalışanlar.
Kapkara bir yağmur.
İnsan ve insansızlık hikayeleri…"
Takvimler 06 Ağustos 1945'i gösteriyordu. Günlerden pazartesiydi. Aydınlık bir gökyüzü, sıcak bir yaz günüydü. Saat 8.15 civarındaydı. İkinci paylaşım savaşının en kızıştığı bir dönemdi.
İşte böyle bir günde Enola Gay adlı bir Boeing-29 Amerikan askeri uçağı, Hiroşima'ya o bombayı attı. Patlamanın şiddetinin 15 bin ton gücündeki dinamit lokumuna eşit olduğu söylenecekti.
Bir saniye sonra yüzeyindeki ısı 7-8 bin dereceye ulaşan 200 metre çapında bir alev topu ortaya çıktı.
Hiroşima'da bombalama anında 140 bin kişi ölmüştü.
Bombanın iç merkezinde, (patlama noktasının hemen altında yerde) 2 bin metre çapındaki alanda her şey tamamen yanmış, 50 bin bina çökmüş ve yanmıştı. Yanan bölge yaklaşık 13 milyon 250 metrekareydi.
09 Ağustos 1945 günlerden Perşembe. Nagazaki Mitsubishi'nin üssüydü. Saat 11'i biraz geçe Great Artiste adlı bir Amerikan B-29 askeri uçağının attığı, bu kez plutonyum 239 içeren bomba, kentin 500 metre üzerinde 21 bin ton dinamit lokumuna eşit bir güçle patladı. Bomba 30 bin kişinin yaşadığı Urakami Vadisi'ni yerle bir etti.
Olayın tanığı, Mitsubishi fabrikası çalışanlarından Nagano, yukarıdan aşağı baktığında geniş vadide birkaç elektrik teli veya bacadan başka ayakta kalmış hiçbir şey yoktu. Her yer kararmış cesetlerle doluydu. Evlerine koştu, ancak evleri de yoktu.
Eylül ayında radyasyon hastalığı söylentileri yayılmaya başladı. Tabii Amerika'nın ünlü katilleri(Trumanlar) devreye girdi.
-Attığımız bomba temizdir. Bir radyasyon yaymazlar…Ölmesi gerekenler zaten ölmüştür…Atom bombası insanlık dışı bir silah değildir. Bundan kuşkulanan herkese verebileceğimiz yanıt, savaşı bizim başlatmadığımızdır…dedi bombayı geliştiren Manhattan Projesi'nin başkanı General Leslie Groves…
Japonya Amerikan işgal kuvvetleri komutanı MacArthur Japon basın yasasıyla Atom bombası hakkında yazıları yasakladı. Bu 1952'de Amerika'nın Japonya'yı işgali sonlandırdığı 1952 yılına değin sürdü. Ancak, bundan sonra Japonlar kendi kendilerine sansür uygulamaya başladılar. Bu 1954 yılında bir Japon balıkçının, Amerikalıların yaptığı bir bomba deneyi sonucu radyasyona maruz kalmasına kadar devam etti…Öyle korkmuşlardı ki, Hiroşima bölgesinin en önemli gazetesi Çogoku Şimbom'un matbaasında on yıl boyunca "atom bombası", "ve "radyoaktivite" kelimeleriyle denk gelen yazı kalıpları bile yoktu!
1960 larda bütün dünyayı bir nükleer savaş korkusu salınca, Tokyo dışında hiçbir Japon kentinin adını bilmeyenler bile Hiroşima ve Nagazaki'yi öğrendi. Ünlü Nobel ödüllü yazar Kenzaburo Oe, bir gazeteci olarak Japonya'ya gitti. Kentte bombayla etkiyi azaltmak isteyen HİBAKUŞA'larla görüştü. Müthiş bir trajediyle karşılaştı.
1960 larda yüzlerce genç kadın KELOİD denilen yanık yaralarıyla evlerinden dışarı adım atmıyorlardı. Kenzaburo şöyle yazdı"Hiroşima işte bu: Sayısız kadının utançla evine kapandığı yer…"
Kaçışı tercih edenler kuşkusuz çoğunluktadır. Kaçmayan diğerlerine gelince, onlar da insanlığın tamamen kendileri gibi keloid'lerle kaplansın istiyordu. Böylece herkes böyle olunca öteki kalmayacaktı.
İşte Takahaşi Takeo'nun şiiri böyle bir öfkeyi dile getiriyordu:
"Yaşayan her şey/ Ölü yığınlarına dönsün/Yerde, gökte/ Her şey yok olsun!/Kalbim teselli bulsun"Japonya'da bu Hibakuşa'lar istenmeyen kişilerdi. Bu acımasızlığa karşı, yaşadığı travmayı geleceğe yönelik bir umuda çevirmeye çalışanlar da vardı. Bugün Hiroşima Barış Parkı'nda Şair Toge Sankiçi'nin şu ünlü şiiri taşa yazılıdır.
"Babamı geri verin, annemi geri verin/ Büyük babamı geri verin, büyükannemi geri verin/ Oğularımı geri verin, kızlarımı geri verin/Kendimi geri verin/İnsanı geri verin/Bu hayat sürdükçe bu hayat/Hiç bitmeyecek/Bir barışı geri verin"
Daha çok şey yazılabilir. Hiroşima ve Nagazaki için. Belki devletlerinin, yöneticilerinin kötü yönetimlerinin bedelini ağır ödediler. Dahası emperyalizmin, kapitalizmin acımasızlığını çok kötü yaşadılar.
Şu anda o günleri yaşayan az da olsa Hiroşimalı ve Nagazakili insanlar var. Siz bir Japon olsanız, ABD için ne düşünürsünüz? Siz bir Wietnamlı olsanız bu pislikler için ne düşünürsünüz? Siz Ortadoğu'da azıcık insansanız, bu emperyalist mikroplar için ne düşünürsünüz!?
TRUMAN,ONUN İZLEKLERİ…Emperyalizm yine ayakta…
Hiç fark etmez. Alın birini vurun ötekine. Japonya'ya atılacak atom bombası öncesi Truman'a:"Bunu insansız bir yere atalım, korkutalım, derler. O ise
-Hayır en kalabalık yerlere atın! Der.
Peki bugün Biden ve ötekiler atom bombası atabilse(!) neler yapar? Dünyayı yakıp yıkar! Ötekiler de. Sanki atom bombası atmadılar da, daha iyisini mi yaptılar?
Wietnam, Kore,ve Ortadoğu'da atom bombasının on katı belki de daha fazlası insan öldürüldü. Bu eli kanlılar tarafından. En son Suriye'ye bakın, en az bir milyon insan öldürüldü, son on yılda!
Bugünkü hallerine bakın hiçbiri Truman'ı aratmıyor. Şu salgın döneminde bile, acımasızlıkları sürüyor. Bu kez kendi halklarına bile saldırıyorlar. Niye? Birkaç dolar için…
EĞER SOVYETLER OLMASAYDI…
Bu dünyadan bir Sosyalist sistem geçmeseydi. SSCB, diğer emperyalistler gibi, özellikle kapitalizmin dünya jandarması ABD emperyalizmi gibi bir nükleer yapılanmaya gitmeseydi. Şu anda, dünyanın nerelerine atom bombası atılıyordu bir düşünün! Belki Türkiye bile olmayacaktı. Ne bileyim hiç birimiz hayatta olmayacaktı.
O kadar eleştirilen, o kadar kötülenen sosyalizm, bu nükleer savaşı durdurmaya yetmiştir. O bile tek başına bir başarıdır…
Satırlarımı, daha önce bahsettiğim, Nagazaki kurbanlarından Nagano Etsuko, 2011 yılında İnasa Oteli'nde dünyanın çeşitli yerlerinden gelmiş gençlere şöyle sesleniyordu:
"-Lütfen ailelerinizin ve arkadaşlarınızın değerini bilin. Bir barış döneminde dünyaya geldiniz. Lütfen değerini bilin!
Savaşa hayır! Nükleer tesislere de hayır!
Okunma Sayısı: 8025
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.