LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

DOĞRU ANLAMAK 40. YAŞAMAYI ÖĞRENMEK.

19 Eylül 2024, Perşembe 08:37

  Çocukluğumuzdan itibaren uzun yıllar hiç anlayamasak da durum değişmiyor. Yani, hayatımızın başından başlayarak hep öyledir. Her şey, varoluşumuzun ilk anında içimizde başlıyor. Korku da, güven de aşk da .  Ve daha bir çoğu.  Endişeler, sıkıntılar, depresyonlar, nörotik kaygılar. . Biz üretiyoruz iyi ve kötü duyguları, düşünceleri,  sevgileri, nefretleri, pişmanlıkları. Buna rağmen yanıbaşımızdakinde,  hatta kendimizde aramak aklımıza gelmeden, suçluları hep kolay hedef gibi dışımızda arıyoruz.  Öz eleştiri ve nefis sorgulaması zihnimizden geçmiyor bile . Başkalarını suçlamaya alışık bir dünyada yaşıyoruz.  Nasıl da yanlış anlıyor,  yanlış anlatıyoruz. Kafamızda,  bilgi birikimimizle önce bir şeyler kuruyor,  doğruluğunu yanlışlığını sorgulamadan da inanıveriyoruz.  Çoğu zaman bizi üzecek,  kıracak,  öfkelendirecek ne varsa üstüne üstüne gidiyor, imkansız olgulara bel bağlıyoruz. Bazen olmayacak dualara amin diyoruz. Bazen de uydurma bir kahin sözünü,  veya çirkin bir kahve falcısının dediklerini kader gibi algılayarak hüzün yaşıyoruz.  Güzel ilişkileri koparıyor, sağlam dostlukları ufalıyoruz. Evet, yani bir bakıma olurları olmaza, olmazları oldurmaya çalışıyoruz. Daha büyümeden,  büyüdüğümüzü sanıyoruz. Tıpkı ham sebze ve meyveleri,  güneşte kızartarak olgun gösterenler gibi.  Aslında hiç büyümüyoruz. Sadece çocukça şımarıklıklar yapıyor, bencilliğimizi büyütüyor ve adına , hayat felsefesi, yaşam ideali diyoruz.  Gerçek idealimizin ne olduğunu anlayana kadar bu yalan içinde kıvranıp, çalkalanıyoruz.  Çok uzun zaman içinde, fark edemediğimiz şudur: bizi yöneten gerçekler değil, algılardır. Sahte imajlardır. Karaları ak, akları kara gösteren envaı türlü falcılar kadar,  şarlatan eğitmenler, yazarlar ve politikalardır. Hep tahrikle, gaza gelerek, kolayı seçerek kabullendiğimiz algılar.                                                                                                                                                           
  Evet, hayatımızı yalan, dolan ve buğulu, karamsar gölgeden ibaret algılarla devam ettiriyoruz.  Kendimize günlük, aylık hatta ömürlük algılar seçerek ense kökümüzde onlarla dolaşıyoruz.  Ve sonra yanılgılarımızı hiç düşünmeden,  her biri acıya dönüşen algılardan bir siyasi parti liderinin  havarisi gibi bahsetmeye, çevremize yaymaya başlıyoruz.  Sanki, acılarımızı sever gibiyiz.  Korku ve acılarımızı önce üretiyor, hatta sık sık var ediyor, güçlendirip yüceltiyor, sonra , daha da korkmaya devam ediyoruz.  Bütün mesele isteklerimizin tutarsızlığında.  Bizlerin, hayatta ve yaşarken ne istediğimiz konusunda ciddi şekilde eğitilmemiz gerekiyor. Aslında haddimizi bilmeden hep istiyoruz. İsteklerimizin sınırı yok. Hep bize ait olmayanı istiyoruz , uzağımızda olan çekici insanlar ve çarpıcı nesneler yakınımızda olsun,  bıktığımız yakınlarımız ise uzaklaşsın diliyoruz.  Sevdiğimiz beklediğimiz gibi davranmayınca anında kırılıyoruz,  gelmiyorsa üzülüyoruz, artık sevmediğimiz gitmiyorsa bıkkınlık içimizi yiyiyor. .  Ve yürekten sevdiğimiz,  bizim olmayınca, gelmeyince,  veya bırakıp gidince nefrete bürünüyoruz. . Sanki,  haddini bilmezlikte boğuluyoruz. Bu hadsizliği günbegün genişletiyoruz.  Bir öğrensek  tutarlı olmayı, biraz eğitebilsek kendimizi isteklerimize gem vurabilmekte,  haklı ve yeterli ölçüde sahip olmayı ve ait olmayı, doğru olan insani mesafeyi belirleyebilmeyi  öğrenebilsek. Duygu ve algıları gerçekçi görebilmeyi,  odaklanabilmeyi , kendi kısmetine razı olabilmeyi, şükür edip kanaatkar olmayı  bir anlayıp kavrayabilsek.  . 


Okunma Sayısı: 978

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.