DEREYİ GEÇERKEN
24 Aralık 2019, Salı 11:12Sabahları genelde erken kalkarım, hele yaz aylarında ve güneşin doğuşunu seyredebileceksem. Ama şimdi kış, hava geç aydınlanıyor ve zaten bulutlu, yağmurlu, yani insana keyif vermiyor. Bazıları da aksine böyle havaları sever, hatta insanın içi huzurlu ise bu karanlık sabahlar onlara romantik bile gelir ama bana göre değil hiç.
Sabah saat 5 civarı ve birden bire bir rüyadan uyandım. Eğer tam uyanmadan evel bir rüya görüyorsam ve ilginç ise onu hatırladığım kadarıyla "Rüyalarım " diye kapağına yazdığım, baş ucumda duran defterime hemen not alırım. Sonradan okuduğumda bazılarında gerçek hayatımla bağlantılar bulurum, bazıları sanki ulaşmadığım hayallerimi hatırlatır. Fala falan inanmam ama rüyalar böyle değil, bir ucundan da olsa hayatımızla ilgili bir şeyi içerirler bence, hepsi öyle olmasa bile.
Bu sabah uyurken birden bire uyandığımdan önce gördüğüm rüyada ata binmiş, yemyeşil bayırlarda, mis gibi bir havada sağa sola bakarak rahvan bir gidişle hayatın, tabiatın, o andaki mutluluğumun keyfini doya doya tadıyorum. Bir süre sonra bir dere çıkıyor önümüze, atımla geçeriz deyip sürüyorum Aslanım adındaki atımı dereye. Ona Aslanım adını vermemin nedeni aslan sarısı yeleleri, hele hızlı giderken ya da rüzgardaki görünüşü. Dereye ön ayakları girer girmez Aslanım bir irkiliyor, ben ne olduğunu daha anlamdan aniden hem arka ayakları üzerinde yükseliyor,hem de geri dönüyor. Ben de bu ani beklenmedik manevra sırasında alçak bir uçuş yapıp kendimi derenin soğuk sularında buluyorum. Neyse ki dere pek derin değil ama baştan aşağı ıslanıyorum. O bayırlar çok güzel olduğu için o çevrede gezen başka atlılarda var. Benim dereye düştüğümü gören bir tanesi gelip, karşıya geçmek istiyorsan gel arkama atla benim atımla seni geçireyim diyor. O sırada nasılsa aklıma "Dereyi geçerken at değiştirilmez " Atasözü geliyor ve o beye teşekkür edip, karşıya geçmekten vazgeçtiğimi söylüyorum. Dereden yürüyerek çıkıp kenara döndüğümde zaten Aslanım beni orada bekliyor. Onun üzerine atlayıp geldiğimiz yöne dört nala dönüyoruz. Zaten güzel olan havada ıslanan elbisem de çabucak kuruyor. İşte bu anda da ben uyanıp, yataktan kalkıyorum ama rüyamdan da çok etkilenmişim.
Son zamanlarda aklımda bir iş değiştirme arzusu var. İhtiras mı, kariyer arzusu mu,daha çok paramı, yoksa hepsinden bir parçamı emin değilim. Aslında şu anki işimden memnunum, kazandığım para iyi, çalıştığım yer iyi, çalışma ortamı iyi. Peki o zaman niye iş değistirmek istiyorum? Aslında sık sık iş değiştiren bir arkadaşım nedeniyle böyle bir düşünce geldi kafama ve çıkmadı içimden. Ama rüyamda atımdan dereye düşüp, sonra da geri döndük ya, bu rüya bana gel sen işini değiştirme, lüzumsuz maceralara atılma dedi ve iş değiştirme fikrinden vazgeçtim. İyi ki de iş değiştirmemişim, çünkü şirkette birden bire boşaltan daha üst seviyede bir pozisyona atandım, maaşım arttı, bana daha fazla keyif veren bir göreve geldim. Yani siz siz olun dereyi geçerken at değiştirmeyin, ya da değiştirecekseniz çok çok iyi düşünün, emin olmadığınız adımlar atmayın."Dereyi geçerken at değiştirilmez " Atasözü başlanan ya da yapılan bir iş çok önemli bir aşamaya gelmişken; yöntem değiştirmek, işi bırakıp başka bir işe girişmek doğru değildir,iyi sonuçlar vermez,bu sebeple sıkıntı yaşamamak için, işe girişmeden önce her şey en ince ayrıntısına kadar planlanmalıdır anlamında söylenmiştir.
"Dereyi geçerken at değiştirilmez " herhalde yüzyıllardan beri kullanılan bir Atasözüdür, köylerimizde halâ atı ile dereleri geçenler vardır, ama ülkemizin gelişmiş bölgelerinde artık örneğin jet ski ile dereyi, nehri, gölü geçenlerden bahsetmek doğru olur.?Bu durumda da tuhaf kaçacak ama„dereyi geçerken jet ski değiştirilmez“ demek gerekir ki o da gerçek anlamını düşünürsek doğrudur, çünkü o aşırı hızı ile su üzerinde adeta kayan jet skilerle bir plaj çevresinde hava atan iki gencin birbirlerinin jet skisine geçmeğe çalışırken kendilerini suda bulduklarına şahit oldum ben bir defasında.
Bazen gördüğüm bir rüya ilginç ise ertesi akşam o rüya acaba devam eder mi diye düşünüp yattığımda ilk rüyayı hatırlayarak uykuya dalmağa çalışırım. Bir sonraki gece öyle yaptım, dereyi geçerken attan düştüğüm rüyayı hafızamda tekrar ederken uykuya dalmışım. Bu defa rüyamda Datça'daki Eksera deresini eşekle geçiyorum, Eşekle, çünkü bu dere zor bir arazide. Dere ortasında ise onu atla geçmeye çalışan benimle aynı şirkette olan, pek de sevmediğim bir iş arkadaşım var, dere ortasında durmuş beni bekliyor. Rüya bu ya her şey mantıklı olmaz. Dere ortasında iki iş arkadaşı buluştuğumuzda o benim eşeğe ben onun atına biniyorum. Sonra uykudan uyanınca bu rüyayı yorumluyorum.?Bu sevmediğim iş arkadaşım aslında bana göre bulunduğu poziyonu ve görevi hak etmeyen, belki de torpille oraya gelmiş biri. Ben kendimin o pozisyonu kat kat daha fazla hak edeceğimi düşünüyorum. Rüyamda benim eşekten onun atına, onun ise attan benim eşeğime değişmesi benim onun pozisyonunu istediğimi gösteriyor bence. „Attan in eşeğe bin“Atasözü de zaten bulunduğu değerli makamdan, konumdan bir aşağı makama, konuma inmek,değerini kaybetmek, güçten düşmek anlamında kullanılır ve benim rüya yorumuma tam uyuyor.
Aslında artık derelerin, nehirlerin üzerlerinde köprüler var, yani at ile geçmek gerekmiyor.?Hayatta da bazen bir değişiklik adeta bir köprüden geçmeğe benzer.Ama zor bir geçiş de olabilir. Örneğin bu geçiş önemli bir işe girebilmek için olabilir, O iş için aranan diploma, tecrübe, uygun yaş, çalışkanlık sizde eksiksiz olabilir, ama o işe onlarca aday başvurmaktadır, yani rakibiniz çoktur. İş konuşmasında size sorular soran adam ukala, burnu havada, hani kararı o vereceği için havasından yanına yanaşılmayan biri olabilir, hele ki güzel bir bayansanız neredeyse aşk hayatınıza dair sorular sormaya kalkan görgüsüz, terbiyesiz birine rastlayabilirsiniz.?Bu durumlarda kendinize hakim olup ona olumlu intiba vermek ve işi kapmak için evet efendim, sepet efendim demek, yani „köprüyü geçene kadar ayıya dayı demek„ zorunda kalabilirsiniz. Yani bu defa dereyi at ile geçmek yerine rahat bir şekilde bir köprüden geçeceğinizi sanarsanız yanılabilirsiniz. Kişi, işi bitinceye kadar, kendisinden yardım umduğu bazen aşağılık, karaktersiz kimseye sahte övgüler düşmek zorunda kalabilir. Ancak bunun da bir sınırı vardır. Şahsiyeti lekeleyecek yalakalıklar bunun dışında kalmalıdır. Hele yalvarırcasına dil dökmek çok yanlıştır. Özellikle ahlâklı ve dürüst insanların böyle davranması düşünülemez.
Sık sık attan dem çaldım yazımda buraya kadar.?Atlar insanlık tarihinde çok önemli yere sahip hayvanların başında gelir. Seni gezdirir, yükünü taşır, spor yaptırır, yarış kazandırır, para kazandırır, Güzeldir, asildir, doyamazsın bakmağa, rahvan, dolu dizgin ya da dört nala giderken,koşarken.Bazı kaynaklara göre atların evcilleştirilmesi neredeyse kediler ve köpeklerin evcilleştirilmesi kadar eskidir. Atlar geçmişte ulaşım, taşıma, tarım ve sanayide yoğun olarak kullanılmıştır. Günümüzde ise atlar özellikle hobi ve yarış amaçlı kullanılsa da bazı topluluklar tarafından hatta besin olarak tüketilmektedirler.Ben iki kere böbrek taşı düşürdüm ama ikincisi ızdırap, sancı dolu günlerdi taş düşene kadar. Şimdi gülüyorum, ama o zaman doktor bana ata binmemi söyledi.Atın üzerinde zıplayan vücut hareketleri yardımcı olurmuş taşın düşmesine. Doktora sormuştum o zaman kızgın ve çaresiz olarak. Doktor bey, diyelim ki atı alacağımız eczaneyi (!) bulduk, ama sabah, öğle, akşam yani günde en az 3 kere binmem gerekiyorsa, hangi ovada, yaylada olacak bu, eğer Ankara'nın göbeği Kızılay semtinde oturuyorsam?
Hayatta insan bazen de iş nedeniyle yaşadığı, çok sevdiği bir şehri bırakıp, başka bir şehre taşınmak zorunda kalabilir. Ama hep arzular tekrar oraya dönebilmeyi.
Bıraktık geldik,
o yıllarca yaşadığımız
güzel şehri, çok geçti üzerinden
ve içimiz buruk.
Orada kaldı evimiz,
anılar, dostlar, arkadaşlar,
niye bıraktık ki oraları,
yeni bir aşk değil ama başka ve güzel iş içindi.
Attan inip eşeğe binmek istemedik,
riskli idi hep orada kalmak,
madem ki bir dere geçeceğiz
değiştirmemekti o atı,mantıklı olan.
Yıllar sonra köklere dönüş,
geriye, o güzel şehre dönüş,
kendi çabanla ve geçerek o eski tanıdık köprüyü,
ama demeden ayıya bile dayı.
Mutluluklar o geri dönüşü becerenlere,
sağlık, başarı ve yeni arkadaşlar,
ama zor yine de bu her şeyiyle geriye dönüş,
geçmişse aradan eğer çok uzun yıllar.
Hayat bir koşturmaca,
at değiştirmek de var dereyi geçerken,
ayıya dayı demek de var köprüyü geçerken,
eşeğe binmek de var atı kıskandırmak için.
Ama o asil at yanında kalırsa
bunun en sonunda,
eriştin demektir sürdürdüğün hayallerine,
işin içinde zorluklar,
git geller bile varsa.
Ama bazı tutkularınız varsa, Datça gibi, Sertap gibi, onları değiştirmeyi hiç düşünmeyin, dereyi geçerken atınızdan düşseniz bile. Arada bazı tatsızlıklar olabilir,çünkü Datça'da elbet bazen yağmur da yağacak, hatta fırtına bile çıkacak, ya da Sertap telefonunu kapatacak,ulaşılamayacak, bazen istemediğiniz kişilerle yemeğe çıkacak.Aynen dereye düşünce elbisenizin ıslanması gibi, ama ardından güzel havanın elbisenizi kuruttuğu gibi siz de aranızdaki nemli ortamı ısıtıp, kurutup,tekrar neşe ve mutluluğa dönüştürebilirsiniz.
„İyiki tanımışım, görmüşüm“ dediğin kişi ve yer ile „keşke tanımasaydım, görmeseydim“ dediğin kişi ve yer aynı kişi ve yer ise onları bırakma, dolmuyor boşlukları. Yani Sertap'ı ve Datça' yı hiç bırakma oluyor bu.
21.12.2019
Okunma Sayısı: 2116
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.