DEPREM ÜSTÜNE
09 Kasım 2020, Pazartesi 17:05İzmir'de vuku bulan deprem nedeni ile mi bilmem, hiç elim yazmaya varmıyor. Benim ilk gördüğüm ve dört yıl ,ortaokul ve lise birinci sınıfı okuduğum bu şehir ,tekrar gözümde canlanıverdi. Aradan 60 yıl geçmiş olsa bile.
Kamu görevimi sürdürürken ,o büyük Marmara depremini yaşamış ve Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliğinde ,koordinatörlük görevi yaparken,24 saat sabahlara kadar varan mesaimizde nelerle karşılaştık ,bir film şeridi gibi gözümden geçti. İnşallah tekrarını görmiyelim derken, kaçıncı defadır aynı uyarıları alıyoruz. Ama yine aklımızı başımıza almıyoruz. Tekrar hakka yürüyenlere rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum.
İlçemiz/yarımada mız da deprem bölgesi içinde olduğu herkesin malumu. Kalkınmayı ve gelişmeyi yapılaşma çılgınlığı ile olacağına kendimizi inandırarak (tüm ülkemizde olduğu gibi) bir yapılaşma çılgınlığına hepimiz girdik, devam da ediyoruz ,dolu dizgin. Toprak benden, yapının yarısı sana/ yarısı bana şeklinde uygulama ile maşallah yarımadamızı beton kutuları ile kaplamaya devam ediyoruz.Hele hele bir artı bir gibi konut üretimindeki patlamayı anlamak mümkün değil. Böyle bir uygulamanın yarattığı ve yaratabileceği sorunları tartışan varmıdır, acaba.?
Tüm ülkemizde olduğu gibi, ilçe tarım alanlarının imara açılarak yapılaşmanın özendirilmesi ,ayrı bir sorun.Bunun en tipik örneğini ortadan kaldırdığımız yıkılan Hükümet konağı örneğinde gördük. Dolgu alana yaptığımız ÖĞRETMEN EVİ daha başka örnek. Bu yapılar için neden bu alanı seçtik, sonra neden yıkarak ortadan kaldırma gereği duyduk. Bunu soran birileri var mı.? Giden bu ülkenin parası değilmi.?
Son zamanlarda ise: ilçemizin merkez üç mahallesinde seçilen konut alanları ,hep tarım yapılan ayanlardı. Bilhassa Karakesik Mevkiinde mantar gibi ortaya çıkan yapılar, oldukça dikkat çekici. Temel atılmadan ,güçlendirilmiş beton zemin üzerine kondurulan konutların, bir deprem vukuunda ,bir sorun olmayacağını, SAYIN MİMAR VE JEOLOGLAR nasıl savunurlar bilmem. İnşallah bilimsel bir veriye dayanan düşünceleri vardır. Çünkü hemen hemen iki ay içinde evinize girebilmektesiniz.!!!!
Bilhassa nem/rutubet konusunda çok gelişmiş inşaat malzemeleri kullanılıyor olsa da, doğa koşullarının hep aynı devam edebileceğinin garantisimi var.?
Diğer bir konu ise: Senenin belirli aylarında (YAZ mevsimi) gelip tekrar büyük şehirlere dönenler (YAZLIKÇILARIMIZ) artık kalıcı olmuş gibi görünüyor. Bu salgın şehirlerde yaşamanın bir sorun olduğunu da perçinledi. Gördüğüm pek çok aile ,(ben dahil) artık büyük şehirde yaşamanın cazibesinin olmadığını kabullenmiş gibi. Ancak sağlık hizmeti alma açısından bazı kaygıları var elbette. Hastanemizin bu konuda daha donanımlı bir hale getirilmesi ,(personeli ile elbette) bir çözüm olur mu bilmem.
Datça mızda yerleşik nüfus yaş ortalamasının ,Ülkemiz ortalamasının çok üstünde gibi görünüyor. Genç nüfusun eğitim sonrası geleceğini ilçe dışında arama yolunda olması ,ilçede iş alanlarının çok sınırlı olması nedeni ile normal karşılanır. Datça'da yaşamayı seçenler, tüm ülkemizde olduğu gibi ,tarım alanında çalışmayı istememektedir. Ayrıca bu yapılaşma çılgınlığımız , tarım alanlarımızı her gün daraltmaktadır. İşte bu nedenledir ki, atıl durumda bulunan eski HÜKÜMET BİNASININ bir HUZUR EVİ ne dönüştürülmesinin ,(bazı tadilat ve ilavelerde yapılarak) Devletimizin bir sosyal devlet olmasının gereği olduğu kanısındayım. Ev bakım hizmeti bulunmayan yaşlılarımız için burası sıcak bir yuva olabilir.CUMHURİYETİMİZ KİMSESİZLERİN KİMSESİ DEĞİL MİDİR.?
Halk Eğitimi için tahsis gibi bir söylentinin ,gerçekleşmesinin ,kaç kişiye ne gibi fayda sağlayacağını bir düşünsek.!!! Ayrıca yerel yönetimimizin tasarrufunda olan bir mekan mutlaka bulunabilir..
İstanbul İlimizin en büyük sorunu nasıl deprem ise, Datça'nın en büyük sıkıntısı , önümüzdeki yıllarda ,SU olacaktır. Bu konuda sayın MUSKİ yetkilileri üstünde baskı oluşturmak ŞART.
Güzel, dengeli ,yağışlı bir kış mevsimi dileklerimle...
SAĞLICAKLA.............
Okunma Sayısı: 2242
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.