Dayak
23 Mayıs 2024, Perşembe 18:52Gazetelerde, televizyon kanallarındaki haberlerde büyük bir oranda ve gittikçe artan şekilde şiddet olaylarını dinlemekten çok sıkıldım artık. Bunların en az şiddet içereni bile kavga edenler, onu bunu dövenler şeklinde. Güzel, keyif veren, hatta bazen güldüren bir haber çok nadir. Kimse üstüne alınmasın ama biz iyi niyetle söylenmìş bile olsa hep dayaktan dem vuran sözler, deyimler, ata sözleri kullanan bir milletiz. Örneğin ‚'Dayak cennetten çıkmıştır“ ın TDK sözlük anlamı şu şekildedir:
„Dayağın yola getirici bir etkisi vardır anlamında kullanılan bir söz“. Aslında geçti dayağın böyle kullandığı o devirler. Bir kişinin sorunları varsa onu yola getirmeye, daha güzel bir tabirle, onu iyileştirmeğe çalışmanın dayak dışında onlarca yolu vardır. Bu konuda uzman olmadan bile şunları yazsam yanlış olmaz bence. Iyi konuşmak, şevkat, sevgi, dostluk, arkadaşlık, saygı, rahatlatıcı uğraşılar, müzik, sanat ve hatta sonunda terapiler, tıbbi müdaheleler gibi.
Bir de „Dayak yemiş gibi yataktan kalkmak“ diye kullandığımız bir söz vardır. Özellikle sabahları kalktığımızda her tarafımız ağrıyor, uyku sorunumuz var, psikolojimiz altüst ise derdimizi bu sözle ifade ederiz.
Belki de tetkikler yaptırdınız, yine de teşhis konulamadı ama sakın ola paranoyak falan olduğunuzu düşünmeyin. Uzmanların açıklamalarına göre muhtemelen fibromiyaljiye yakalandınız. Topladığım şu kısa notları okuyun ve rahatlayın biraz:
Bu derdi çeken biri diyorki; „Geceleri çok sık uyanıyor, sabahları kalkmakta zorluk çekiyordum. Dayak yemiş gibi her yerim ağrıyordu. Boynumda, baldırlarımda, sırtımda gün boyu hissettiğim sızılar, ağrılar ancak akşama doğru hafifliyordu. Stresli günlerde ıstırabım daha artıyordu. Aile hayatım, dostluklarım, arkadaşlıklarım, sosyal ilişkilerim ve psikolojim bozuluyordu. MR, tomografi, röntgen ve kan tahlillerime bakan doktorlar 'Bir şeyiniz yok' dedikçe sanki çıldıracak gibi oluyordum. Sonunda teşhis kondu. Anlatılanlarla benim yaşadıklarım bire bir aynıydı. Meğer ben bir paranoyak değil, hastaymışım! Rahatsızlıklarım üniversite yıllarımda başlamıştı. Hayal kırıklıklarım, kaygılarım, çaresizliklerim arttıkça kendimi daha güçsüz hissediyordum. Kaslarım hep gergindi. Boyun ağrılarım için epey fizik tedaviye gittim; ama geçmedi. Ağrılarım her geçen gün iyice keyfimi kaçırarak artıyordu. Ayaklarımı yere basamıyordum, bacaklarım şişiyordu. Yaşlandığıma karar vermiştim neredeyse. Nihayet bir yıl önce teşhis kondu. Garip gelebilir ama ağrılarımın sebebini öğrenince çok rahatladım. Bu 'yumuşak doku romatizması' diye isimlendirilen fibromiyalji sendromunu (FSM) imiş. Nedeni henüz bulunamamış kronik bir hastalıkmış. Genelde yaygın kas ağrısı, yorgunluk, bitkinlik, uyku bozukluğu ile kendini gösterirmiş. Bir rahatsızlığın FSM olarak değerlendirilebilmesi için şikâyetlerin en az üç ay sürmesi, sabah yorgunluğu ve vücudun belli noktalarında ağrı tespit edilmesi gerekirmiş“. İşte bu kişi gibi, benzeri sorunlardan şikayet edenler hep aynı dertleri sıralıyorler. Ben bir doktor değilim, topladığım bu bilgiler tamamen doğru değil ise affınızı dilerim.
04.09.2023 tarihinde "Hangi Renk Rüya?" diye bir yazı yazmıştım. Sonra da 16.02.2024 tarihinde "Hastamısın sen?" başlıklı yazım bir sabah uyandığımda uyanmadan evvel gördüğüm rüyayı hatırlamam ile başlıyordu. Aslında kalıplaşmış rüya tabirlerine de pek inanmazdım ama bu fikrim birdenbire değişti. En başta da yazdığım gibi, gazetelerde, televizyon kanallarındaki haberlerde büyük bir oranda ve gittikçe artan şekilde şiddet olaylarını dinlemekten çok sıkıldım artık. Bunların en az şiddet içereni bile kavga edenler, onu bunu dövenler şeklinde. Güzel, keyif veren, hatta bazen güldüren bir haber çok nadir ve öyle bir haber okumak ya da dinlemek nasip olursa tabiri caiz ise neredeyse göbek atıyorum. Ohhh be ya, bu dünyada güzel, mutluluk ve keyif veren şeyler de oluyormuş diyorum. Geçenlerde bir haber okudum, küçük bir kasabada yaşayan ve yaptığı marangozluk işi ile ailesini kıt kanaat geçindiren Yılmaz B. isimli kişi rüyasında esaslı bir dayak yemiş. Sabah kalktığında "ohh be, şükür bu bir rüya imiş, ama gerçek dayak yemişim gibi oram buram ağrıyor" diye içinden geçirmiş. Akşam üzeri mahalle kahvesine gittiğinde bu rüyasını arkadaşı Zeynel'e anlatmış. Zeynel de ona "Yılmaz, sen san?lı bir insansın, rüyada tanımadığı birinden dayak yemek rüya sahibinin beklemediği birinden övgü alacağı anlamına gelir. Ayrıca rüya sahibinin zor günleri kolaylıkla atlatacağına, bilmediği bir mala yahut mirasa delalet eder. Bu önceden haberdar olunmayan gelirin rüya sahibini rahatlatacağına ve mutlu edeceğine tabir edilir." demiş. Yılmaz da Zeynel'e "Hadi ulan uydurup durma, bende o ?ans olsa bu güne kadar bütün yaşantım boyunca ekmek paramı çıkarmak için sürünmezdim" diye karşılık vermiş. Ama bu rüya olayının üzerinden daha iki hafta ancak geçmişmiş ki Yılmaz'a taahhütlü resmi bir mektup gelmiş. Mektupda annesi tarafından iki kuşak ve tabiiki rahmetli olmuş dedesinden eskiden tarla iken şimdi şehrin çok merkezi bir bölgesinde olan ve 5-6 apartman yapılabilecek büyüklükte arsalar kaldığı ve bunları üzerine geçirmesi için noter işlemleri yaptırması gerektiği yazıyormuş. Tabii ki önce uzun süre inanamamış bu habere. Hatta nasıl olmuşsa birkaç hafta sonra da bu haberi bir şekilde duyan mütahitler arsaları satın almak için kapısını aşındırmaya başlamışlar. Bu haberi okuyan ama şiddet haberlerinden de illallah diyen ben, belki de benim de bir rüyamda dayak yememi sağlayak şeklinde beynimi yönlendirir, zihnime kazınır diye her gün sabah akşam dayak sahneleri olan filmler seyretmeğe başladım. Gece uykumda dayak yersem bilmem bana da ya servet ya da başka hayırlar getirir mi hevesindeyim hani. Saçmalama diyenlerini duyar gibi oluyorum. Ama olsun, bakın artık siz de bilin bari, rüyada kimden dayak yemek ne anlama geliyormuş:
Rüyada dayak yemek, mutluluğa, güce ve kudrete erişileceği şeklinde tabir ediliyor. Rüyayı gören kişi, yediği dayak oranında mal sahibi olacağına işaret çekiliyor. Rüyada dayak yemek, gerçek hayatta mutlu bir hayat, güç ve mal sahibi olmak demektir.
Rüyada tanımadığı birinden dayak yemek rüya sahibinin beklemediği birinden övgü alacağı anlamına gelir. Rüya sahibinin zor günleri kolaylıkla atlatacağına, bilmediği bir mala yahut mirasa delalet eder. Bu önceden haberdar olunmayan gelirin rüya sahibini rahatlatacağına ve mutlu edeceğine tabir edilir.
Rüyada eşinden dayak yediğini görmek, her ne kadar kişiyi rahatsız etse de, eşi tarafından çok sevileceği, sayılacağı ve değer görüleceğine yoruluyor. Rüya sahibinin eşi ona gönülden bağlıdır ve ona sadıktır. Mutlu ve huzurlu bir evlilik süreceklerine işaret ediliyor.
Rüyasında babasından dayak yemek pek hayırlı bir rüya olarak açıklanmaz. Bu rüya kişilerin yaptıkları hatalar yüzünden zor günlerin geleceğine işaret etmektedir. Rüyasında babasından dayak yediğini gören rüya sahibi yakın bir zamanda bir hata yapacağına ve bu hata ile zor günlere doğru ilerleyeceğine işaret etmektedir.
Bunları okuyanlar "yaa senin yüzünden eşimizden dayak yemeğe razı olacağız" diye bana söyleniyordur herhalde. Ama yine de böyle birşey olacaksa sadece rüyada olsun, gerçek hayatta olursa bunun kötü örneklerini gittikçe artan şiddet haberleri içinde duyuyoruz, İçimizde aklı başında olan herkes „Allah bizleri dayaktan, şiddetten korusun, aile mutluluğumuz daim olsun" der muhakkak.
Ben çocukluk dönemimde ne babamdan, ne annemden, ne ağabeyimden değil dayak yemek, fiske yememiş, çok mutlu bir çocukluk geçirmiş biriyim. Bakın zaten rüyada babasından dayak yemek te hayra alamet değilmiş.
Bir de eskiden „Öğretmenin vurduğu yerde gül biter“ diye bir laf vardı. „Öğretmen gerekli görürse çocuğu döver, attığı dayağa gücenmek şöyle dursun, nimet gözüyle bakılır ve dayağın yaptığı kızartı, vücutta açılmış gül diye nitelenir“ tarzında da bir açıklama yapılırdı bu söz için. Olacak işmi, çok yanlış ve geri kalmış bir düşünce bu. Öğretmen eleştirir veya uyarır ama aslen eğitip öğreterek kişinin kendini geliştirmesi ve daha iyi bir hale, bilgi seviyesine gelmesi için çalışır. Zaten Türkiye'de okulda çocuğa şiddet uygulamak 1923'ten bu yana yasak; İlk ve Orta eğitim öğretmenlerinden buna aksi davrananlara yaptırım öngörülüyor.
Ben aslında bu olumsuz, hiçbir şekilde onaylanamayacak dayak konusunu ilginç bir şekilde ele alarak sizlere keyif vermek, günlük şiddet haberlerinden arındırmak, biraz da güldürmek için seçtim. İnsanlar birbirlerine saygılı olur, fikirlerini, arzularını şiddet uygulayarak kabul ettirmenin yanlış olduğunu idrak edebilirse bu dünya çok daha güzel olur değilmi?
Dayak artık hikaye olsun,
sevgiden, saygıdan, şevkatten dem vuralım,
rüyada bile bir dayaktan sakın medet ummayalım,
dost, arkadaş, sokaktaki her insanla can ciğer olalım,
ben birini tanıyorum,
neden mi o çok özeldir, o bunlara değer verir de ondan, insanlar bu güzelliklere layıktır elbette der o hep,
kedileri çok sever,
kuzularla sarmaş dolaş,
inekler baş tacı,
yani hayvanlar dahi onun canı ise,
dayak nedir duymamıştır bile,
ama biraz da sarı inat mı o?
eee o kadar kusur olur kadı kızında bile, peki yoksa o sahiden bir kadı kızı mı sizce? hadi canım, o Datça'nın Uşak'lı ve endamlı kızı işte.
18.05.2024
Okunma Sayısı: 595
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.