DATÇA HURMASI (2)
01 Ağustos 2024, Perşembe 18:11Irametli bubacığım anlattı da anlattı Datça hurmasını...Bizlere turnaların hediyesiymiş. Turnalar ilkbaharda Nil vadisinden Kuzey Avrupa'ya doğru göç ederken geçmek zorunda oldukları Akdeniz üzerinde aç kalmamak için hurma meyvesini çekirdekleriyle birlikte yutarlarmış. Datça üzerinden geçerken bu çekirdekler dışkılarıyla atılır, verimli Datça toprakları ile sarmaş dolaş olur. Bol yağmurlarla azan derelerde patlayan çekirdek Datça'nın iklimine, coğrafi yapısına uyum sağlar, yeşerir, dal budak salar, velhasıl Datçalılaşırmış. Zaten Datça yarımadası üzerindeki toplu yaşam alanları: azmak, dere gibi suların bol olduğu yerler. Mesela Hurmalı bük, eksere deresi gibi. İşin ilginç yanı bu iki vadi birbirinin iz-düşümünde. Biri güneyde, biri kuzeyde. Dünyanın mikro-klima iklimine sahip üç-dört yerinden biri olan Datça Yarımadası; iklimiyle, toprağının mineral zenginliğiyle hemen hemen her iklimde, coğrafyada yetişen bitkileri kucaklayıp yeşertip yaşatma, kendine benzetme şansına sahip. Hayvan türleri içinde aynı şey söz konusu. Ehhh, insanlar için de öyle dememize gerek yok. Mallarımız ortada. Buralara yerleşmek için gelenlere ilk günlerde bir bakıyoruz ki: Giyimi, kuşamı, saç-başı düzenli, disiplinli yaşam, oturup kalkışı, fikri zikri derli toplu. Tahsil, kültür yerinde. Valla bir seneye varmıyor. Üzerine ne bulduysa geçiren, saç-başı dağınık, fikri zikri karman çorman olmuş, frenleri patlatmış, bilyeleri dağıtmış, ipini koparmış, yularını sıyırmış "diyojen"lere dönüşüyorlar.
Velhasıl, Datça Datçalığını yapıyor. Her şeyi ve herkesi kendine benzetiyor. (sürecek)
Okunma Sayısı: 183
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.