LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

CUMHURİYET KURULURKEN - NAZIM HİKMET’İN ATATÜRK’E MEKTUBU

05 Şubat 2024, Pazartesi 19:06

Nazım Hikmet, hiçbir ilintisi olmayan 1938 Harp Okulu olayından 14 yıl, olayın baş
kahramanı Ömer deniz 7,5 yıl ceza almıştı.
Cezaevinde böyle umutsuz günler başlamışken, O’nu cezaevi idaresinden çağırdılar.
Kendisini telefonda arayan eski bir arkadaşıydı. Milli Emniyet’in adamlarından Sadri Ertem’di
arayan.
Telefon konuşması aşağı yukarı şöyleydi;
Nazım:
-Ha, Sadri sen misin? Ne? Özel mektup mu diyorsun? Ne diyorsun sen kardeşim?
Özel mektup yazmam ben. Pullu İstida(dilekçe) yazarım(O zamanlar dilekçelerde pul vardı)
Halk gibi hakkımı öyle ararım. Pullu istida yazarım Sadri, pullu istida! Böyle de sen ona…
Sadri Ertem, İçişleri bakanı Şükrü Kaya’yı görmüş. O da ;
-Eğer Nazım bir dilekçe yazarsa, onu paşaya götürürüm, demiş
Nazım Hikmet, Şükrü Kaya’ya hiç ama hiç güvenmezdi.
Nazım, şükrü Kaya’ya güvenmemekte haklıydı. Ama Atatürk’ün babacan yanını
biliyordu. Türkiye’de Hitler faşizmine hayranlık duyanlarla arasında mesafe vardı. Hitler ve
Mussolini’yi hiç sevmezdi.
Oturup bir köşede, Atatürk’ün eline hiçbir zaman ulaşmayacak bir mektup yazdı.
İşte o mektup:
“Cumhurbaşkanı Atatürk’ün yüksek katına!
Türk ordusunu ayaklanışa kışkırttığım savıyla, on beş yıl ağır hapis cezası giydim.
Şimdi de Türk Donanması’nı ayaklanışa kışkırtmakla suçlanıyorum. Türk devrimine senin
adına ant içerim ki suçsuzum. Askeri, ayaklanışa kışkırtmadım. Kör değilim. Senin yaptığın
her ileri dev atılımını anlayabilen bir kafam, yurdumu seven bir yüreğim var. Askeri
ayaklanışa kışkırtmadım! Yurdumun ve devrimci olan senin karşında alnım açıktır. Yüksek
Askeri Makamlar, devlet, adalet, küçük bürokrat, gizli rejim düşmanlarınca aldatılıyorlar.
Askeri ayaklanışa kışkırtmadım! Deli, serseri, gerici, satılmış, devrim ve vatan haini değilim
ki, bunu bir an düşünebileyim. Askeri, ayaklanışa kışkırtmadım. Senin yapıtına, sana aziz
olan Türk dilinin inanmış bir şairiyim. Sırtıma yüklenen, yükletilecek hapis yıllarınıtaşıyabilecek kadar sabırlı olabilirim.

Büyük işlerinin arasında, seni bir Türk şairinin felaketi
ile ilgilendirmek istemezdim. Bağışla beni! Seni bir an kendimle uğraştırdımsa, alnıma
vurulmak istenen , askeri ayaklanışa kışkırtmak damgasının, ancak senin ellerinle
silinebileceğine inandığımdandır. Başvurabileceğim büyük devrimci, baş sensin!
Kemalizm’den, senden adalet istiyorum! Türk devrimine, senin başına ant içerim ki
suçsuzum…”
Bu mektup hiçbir zaman Atatürk’e ulaştırılmadı…
Ulaştırılsa ne olurdu? Şimdi bunu kestirmek çok güç. Ama Atatürk7ün bunu ciddiye
alacağı belliydi. Çünkü önümüzde Sabahattin Ali örneği var.
Nazım ikinci bir mektup daha yazdı. Ancak, kendine yedirip bunu göndermedi. Zaten
Atatürk de çok yaşamadı…


Okunma Sayısı: 198

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.