BUGÜN YAŞ GÜNÜN SENİN
26 Kasım 2019, Salı 11:08Bizden genç ama çok yakın arkadaşlarımız Tülay ve Serhat'ın bir kız çocukları doğdu bir hafta evvel. Kendileri istedikleri için çocuğun cinsiyetini önceden öğrendiler. Bakalım ilerde daha neleri önceden öğrenebileceğiz. Belki de dakikası dakikasına saat kaçta doğacağı, kilosu ne kadar, boyu ne kadar olacağı falan. Ben aslında her şeyin sürpriz olması ve evvelden hiçbir şey bilmemekten yanayım. Sık sık bir araya geldiğimiz ve eşlerimiz de çok iyi arkadaş oldukları için başından beri her şeyi konuşuyoruz. Bizim de çocuklarımız oldu, ama arkadaşlarımızla bu heyecanı sıfırdan yaşıyoruz. Onların ilk çocuğu oldu bu kız bebek. Doğum doktorun hesabına göre iki hafta önce oldu. Serhat ve Tülay bebekleri doğmadan aylar önce hazırlık yaptılar. Pembe renklerin hakim olduğu perdeler, bebek yatağı, çarşaf, yorgan, bir sürü giyecek eşyası ve oyuncaklar olan çocuk odası bebeği bekliyordu. Tülay da şimdi arkadaşlarına bebeğini göstereceği toplantıyı planlıyor. O gün ikram edeceği lohusa şerbetini bile şimdiden bir yapıp denemiş. İkisi de kız çocuk istiyorlardı, sağlıklı, mutlu, geleceği güzel, yaşadığı ülkesí için gururlu bir cumhuriyet çocuğu büyütürler inşallah.
Serhat biraz daha ileri giderek, 1 yıl sonra kızlarının ilk yaş günü kutlamasının planlarını şimdiden yapıyor. Hep arkadaşlarının çocuklarının yaş günü kutlamalarına özenirdi yıllardır. Kızlarına Rüya ismini koydular. Hayattaki en mutlu, 9 ay süren bu rüyaları, yani bebeğin anne karnında olduğu sürede kalplerinin heyecandan deliler gibi attığını söylüyorlardı hep.
Dedim ya, Serhat fazla ileriyi planlıyor ilk yaş günü derken. Hangi oyuncakları ve hediyeleri alacakları, davet edecekleri çocuklar ile hangi oyunları oynayacakları gibi detayları bile düşünüp, unutmamak için kapağına Rüya'nın Yaş Günü yazdığı deftere notlar alıyor. Bunlar gibi böyle her şeyi çok önceden planlayanı ne gördüm ne de duydum.
Biz de bu gelişmeleri bu çok yakın arkadaşlarımızla iç içe yaşıyoruz. Serhat'ın daha şimdiden kızının ilk yaş gününü kutlama hazırlıkları nedeniyle geçen gün bir konu aklıma takıldı, bir insanın doğum günü neden kutlanır ve neden üzerine mumlar dizilmiş bir pasta kesilir diye. Bu konuda internetten bir araştırma yaptım ve aslında doğum günü kutlamasının ciddi bir tarihsel geçmişi olduğunu öğrendim.
(Bu aşağıda topladığım bilgileri Google' a koyanlara teşekkürler, bulabilseydim, kimden olduğu ve yayın tarihi gibi, bu kaynağımın detaylarını kesinlikle yazardım, affınıza sığınıyorum.)
Doğum günü kutlamaları ile ilgili olarak tarihe baktığımızda aslında günümüz insanlarının her yıl kutladıkları doğum günü kutlamalarının tarihte pek yeri olmadığına rastlarız. Geçmiş tarihte aslında kişinin doğumundan çok ölümü esas alınırdı ve bir kutlama yapılacaksa ölüm yıldönümünde yapılırdı. Ölüm yıldönümü kutlamaları sadece erkeklere özgü idi, kadın ve çocukların bu gibi yıl dönümler ile alakaları yoktu. Ayrıca günümüzde olduğu gibi kişinin doğum tarihi gibi kayıtlar çok sağlıklı tutulmuyordu. Geçmişte hemen her konuda insanlığa buluşları ile öncü olan Mısırlılar bu konuda ilk adımı atmışlar, sonrasında ise Babilliler hükümdarlık ailesinin erkek çocuklarının doğum günlerini zamanın takvimine göre kutlamaya başlamışlar. Bu adet sonradan diğer soylu sınıfına da yayılmış.
Tarihte kayda geçen ilk doğum günü kutlaması, milattan önce 3000 yıllarında yaşamış bir
Mısır firavununa aittir. O zamanlarda doğum günü kutlaması yaşanılan çevrede yapılıyor, eş,
dost, hizmetçiler hatta köleler bile kutlamaya katılıyordu, o günün şerefine tutuklulara af
çıkıyor, esirler serbest bırakılıyordu.
Doğum günü kutlama alışkanlığı Mısır ve Pers medeniyetlerinden asırlar sonra Yunanlara
geçmiştir.. Yunanlılar kutlamaları daha ileriye taşıyıp pasta kesme adeti de eklemişlerdir.
Ay'ın ve avcılığın tanrıçası Artemis için her ayın altıncı günü yeniden doğuşunun şerefine
kesilen pastaya Ay ışığını simgeleyen mumların ilavesi de bu devirlerde olmuştur. Yunanlarda
da sadece erkeklerin doğum günleri kutlanmış.
Daha sonraları Hıristiyanlık öncesi Roma'da ise imparatorların ve önemli devlet adamlarının
doğum günleri senato kararı ile milli bayram ilan edilmiştir. Sezar'ın doğum günü ise tam bir
festivale dönüştürülmüştür. Hıristiyanlığın doğuşu ile birlikte tüm doğum günü kutlama
adetleri hep birlikte yok olmuşlardır.
İlk Hıristiyanlar, senelerce gördükleri sıkıntı ve zulüm nedeniyle bu dünyanın zalim ve
acımasız bir yer olduğuna inanıyorlardı. Bu nedenle de bir insanın dünyaya gelişini kutlamak
için bir sebep yoktu. Kullanacaksa ölüm günü kutlanmalıydı.
Milattan sonra 245 yılında din adamları Hz. İsa'nın doğum gününü kendilerince kesin olarak
tespit ettiklerini sandıklarında bile Kilise, bunun Mısır ve putperestlerden gelen bir uygulama
olduğunu ileri sürerek, bir firavun gibi doğum günü kutlamanın günah olduğunu açıklamıştı.
Kilise'nin doğum gününe bakış açısı dördüncü yüzyıldan sonra değişmeye başladı. Bu arada
Hz. İsa'nın doğum günü tarihi üzerinde 25 Aralık olarak anlaşmaya varılınca, bu günün
'Christmas' (Noel) olarak kutlanılmasına başlanıldı. Doğum günü adetinin, kadınlar ve
çocuklar da dahil tüm aile bireylerini kapsayacak şekilde uygulanabilmesi için ise bir 800 yıl
daha geçmesi gerekti. Avrupa'da günümüzdeki anlamı ile doğum günü kutlamaları ancak 12.
yüzyıldan sonra başlamıştır. Doğum günlerinde pasta kesmek adetinin ise tarihi kökeni ve
amacı değişiktir. Doğum günü pastasının bilinen tarihi Helen uygarlıklarına kadar uzanır. Bir
kutlama amacı ile ortaya çıkması ise Ortaçağda Almanya'da olmuştur. 13. yüzyılda
Almanya'da çocuklara gösterilen ilgi belki bugünkünden bile fazlaydı. Doğum günleri bir
festival şeklinde kutlanıyordu.Doğum günü kutlaması sabaha karşı, şafakta, gün ağarırken
başlıyordu. Üstü yanar mumlarla süslenmiş pasta eve getirildiğinde çocuk uyandırılıyor,
pastanın üstündeki mumların ise yemek vakti gelene kadar devamlı değiştirilerek sürekli
yanar halde kalmaları sağlanıyordu. Yemeğin başında çocuk mumları üfleyerek söndürüyor
ve şölen başlıyordu. Pastanın üzerindeki mumların sayısı çocuğun yaşından bir fazla
oluyordu. Bu bir fazla mum, bir gün sönecek hayatın ışığını simgeliyordu. Ayrıca çocuğa
güzel doğum günü hediyeleri getiriliyor, sevdiği yiyecekler hazırlanıyordu. Yani o zamanlarda
doğum günü kutlamaları çocuklara yönelikti.
Günümüzde her yaştan insanın kutladığı doğum günü ve kesilen pasta işte o zamanların bir
adetinin devamıdır. Doğum günü pastasının üstündeki mumları bir üfleyişte söndürmek, bu
arada bir dilek tutmak, dilek gerçekleşirse bunu kimseye söylememek adetleri de o
günlerden kalmadır.
Aşağıdaki yazdığım bölüm ise kısmen Pof. Dr. Bengi Semerci, Cumartesi Sabah, Giriş Tarihi:
4.2.2012 yayınından alınmıştır. Teşekkürler ve sevgiler
Doğum günü her yaşta farklı duygularla kutlanır. Doğum gününde bir kutlama yapmanın
amacı nedir? Yanınızda olanlar, sizi kutlayanlar, armağan alanlar boş bir kalabalık mı, yoksa
sizin için orada olanlar mı?
Oğlumun doğum günü başta olmak üzere peş peşe ve bir birinden farklı yaşlarda kişilerin, çok
farklı kutladıkları doğum günlerine katılınca, insanların doğum günlerinde neler yaşayıp, neler
hissettiklerini düşündüm. Doğduğumuz anda ilk nefesimiz bizim için yaşama başlamak olsa
da kutlayan biz değilizdir. Çoğu kez bizi dünyaya getirenler ve onların yakınları tarafından
kutlanır bu doğum günü. Düşünsenize hiç doğum günü kutlamamış, doğduğu gün kimsenin
umrunda olmayan hatta bilinmeyen bir sürü insan var. Çocukluk döneminde doğum
günününüzü kutlayacak birileri varsa, günün anlamı armağanlarla sınırlıdır. Ne kadar çok
armağan alır ve istedikleriniz yerine getirilirse o kadar sevildiğinizi düşünürsünüz. Büyüdükçe
daha büyük armağanları daha çok sevgi sanmaya başlarsınız. Hele gençlik döneminde alınan
armağanın yanı sıra sevgiliniz olup olmadığı, size sürpriz yapıp yapmadığı, davetinize kaç
arkadaşınızın geldiği önemlidir. Ne doğumun anlamını umursarsınız, ne de yaşlanmayı.
Başka ve değerli kişilerden toparladığım bu bilgileri yazdıktan sonra yine ben kalemi elime
alıp bir de kısa bir mizahi gerçeğe geçeyim. Kız arkadaşlarımdan biri olan Aysel, benim her
hafta bir "yaş günüm" var, o da Salı günüdür, o gün çamaşır, cam silme gibi yaş işleri
yapıyorum, yine her hafta Perşembe'leri de "kuru günüm" o gün ise evi toplamak, süpürmek,
ütü falandır benim işlerim der. Yani bazı hanımların başka anlamda yaş günleri de mizahi
olarak böyle söylense de, gerçekten de böyledir. Erkekler en azından kuru gün işlerinde
eşlerine yardımcı olsalar iyi olur tabii. Hani kızı, sevgilisini evlenmeğe Ikna etmek için „elini
sıcak sudan soğuk suya sokturmayacağım“ der ya birçok erkeğimiz, haydi o zaman hayat
müşterektir, bazı ev işlerinde eşinize yardımcı olun. Yoksa evliliğin ileri yıllarında „beni
kandırdın, boyun devrilsin herif“ olarak bunun geri dönmesi gibi bir durumla da
karşılaşabilirsiniz. Bu yazımı okuyan benim gibi erkeklerin bazılarının nefret dualarını aldım
ama gerçekler bazen acıdır.
Bugün, 23 Kasım 2019,
gazete yönetmenimiz, sevecen, candan insan, hayvan aşığı Sebiha Arslan' ın yaş gününü bugün kutluyoruz. Kaç yaşına girdiğini biliyorum ama bundan önemlisi her yıl daha da gençleştiğini, güzelleştiğini görüyorum.
Datça'nın havası mı, suyu mu, onun bitmeyen enerjisi ve çalışma aşkı mı,
yoksa haftada birkaç gece kendinden geçercesine dans etmesi mi onu
gençleştiriyor acaba? Ama bir gerçek var ki o her yıl bir yaş gençleştikçe
aramızdaki yaş farkı da artıyor.
Doğmuşsun Uşak 'ta, şenlikler yapılmış,
İyi ki gelmişsin Datça'ya, denizler mavileşmiş,
Güneş daha sıcak, daha parlak olmuş,
Güzellikler getirmişsin,
olmuş Datça' lılar sana aşık,
Sağlıklı, mutlu yaşlar sana,
Hep Datça' lı kal, hep bizlerle yaşa,
Şunu böyle bil ki sensiz olmaz, olamaz bu Datça.
Ben bu yaş gününde seninle olamıyorum,
ama bensiz olur, yine de Sensiz Olmaz.
Rumuz: Sensiz Olmaz, 23.11.2019
Okunma Sayısı: 1784
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.