ADIM.. ADIM.. DATÇA..
29 Ağustos 2024, Perşembe 17:54Gara Kazan ve ben - 1989 yılı
Kara Kazan, Datça'nın en ünlü derelerinden birinin üzerinde doğanın oluşturduğu derinliği olan bir doğal havuz. Bence, 1990'lı yılların başlarında, benim gibi kafadan çatlak bir kız arkadaşla akşamdan kalma bir kafayla, buz gibi bir kış günü gittiğimiz Kara Kazan'da buz gibi suya çıplak atlamış, kendimi bulmuş ve bu doğal havuzun başında çilingir sofrası kurarak tekrar kendimi kaybetmişimdir. İyi de etmişimdir; pişmanlığım yok. Ne güzel insanın kendini kaybetmesi. Nasıl olsa bir gün hepimiz kaybolup gidiyoruz. Allah; elden ayaktan, akıldan düşmeden kaybetsin hepimizi. (Amin - Amen)
Burayla ilgili çok ilginç yerel söylenceler var. Mesela, Peygamber Efendimizin atının ayak izleri buralarda bir kaya üzerinde bulunuyormuş. Dudak büküp geçmeyin, küçümsemeyin. Anadolu, türbeler, evliyalar, hurafeler ve söylenceler diyarıdır. İslamiyet’te yasak, günah hatta şirk olduğu halde; ne demek türbelerden, hacıdan, hocadan medet ummak? Resmen şirk; Allah'a eş koşmak. Anadolu Müslümanlığı diye bir şey var vesselam.
Zaten Kara Kazan’ın bulunduğu yöre, Datça’nın en gizemli yerlerinden biri. İslamiyet ile Hristiyanlık burada buluşup kaynaşmış, iç içe geçmiş sanki. Oralara "Aşlama-bubaslık" falan deniyor. Müthiş bir kanyon; "Kısık"tan giriliyor. Kısık vadinin en dar giriş noktası. Ne güzel bir ad vermiş atalarımız oraya; kısılmış, daralmış, sıkıştırılmış yer anlamına. Eskilerin her şeyi doğal ve güzel. Kısıktan giriş yaptığınız zaman birden bire buram buram ulviyet, kutsiyet kokan bir hava çarpıyor suratınıza. Doğa ve atmosfer sizi sarsıyor, sarmalıyor. Sanki aniden sırlar ülkesine girmiş gibi oluyorsunuz. Ruhunuz yükseliyor. Kanaatimce bir dini merkez burası. Belki de ilk Hristiyanların saklandığı yerlerden.
Oralardaki kalıntıları halen ayakta olan kilise yakın bir zamanda yerle bir edildi. Sanıyorum "bubaslık" adı da "papazlık"tan geliyor. Datçamızda nesli tükenmek tehlikesinde olan ve dünyada sadece Muğla yöresinde bir de galiba Güney Amerika'da bulunan, sığla yağının çıkarıldığı iki günnük ağacı vardı su kaynağının başında. Onlar da hakkın rahmetine kavuşturuldu.
Genlerimizde var, yakmak, yıkmak, yok etmek. Ne söylesek nafile.
26-08-2024
Y. Ziya Özalp
Okunma Sayısı: 156
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.