Ya Kebikeç! Hıfz el varak ilâ kıyâmet. “MEDED YA KEBİKEÇ!”
11 Şubat 2016, Perşembe 13:56Kitap bu;yangından ve hayattan kurtarılacak ilk nesne. Hayatın şartları kitapların hepsinde eşit derecede değilse de çoğunda etkili. Bu tesir eden etkenlerin doğal olmasının yanında beşeriyetin büyük sorunlarının kaynaklığında da meydana gelebilir. Ve bu kainatın yaratılan irade sahibi mahlukatının en mühim unsuru yıkmak,yaralamak ve tahrib etmek. Bu insan denilen varlık cüzi iradesindeki bu kaçınılmaz yandan sıyrılmaya çalışmasının yanında ona daha çok saplanmaktadır. Saplanış yürekten olduğu için aklı da ele geçirmektedir. Kitaplar için de bu aynen geçerlidir. Hayatın en dayanılmaz unsuru olan bu saplanış kütüphane yakmak,kitap yasaklamak,kütüphaneleri satışa çıkarmak,üniversite kütüphanelerini yağmalamak gibi davranışlarla kitap üzerinde de meriyetini korumaktadır. Peki bu dehşetengiz korkutucu yönü nasıl savuşturabiliriz?
Bittabi bu anlatılanlara karşı yapılacak en güçlü hamle eğitimde olacaktır. Kitapların korunması hakkında beşeri kaynaklı sorunların pek yaşanmadığı devirlerde doğal unsurlara karşı mesela güve,kurt gibi canlılara karşı sığınılacak bir melek vardı: adı KEBİKEÇ.
Bu melek için bir kaynağa bakmamız ve oradaki bilgilerle bu meleği anlamamız lazım.
O kaynak da Prof.Dr. İskender Pala’nın Ansiklopedik Divan Şiiri Sözlüğü’dür.(Kapı Yayınları,İstanbul,25.Baskı,Mart 2015)Bu eserin de 263.sayfasındaki Kebikeç maddesine bakacağız;
“Haşarat ve zararlı böceklerin iş ve hareketlerini düzenleyen meleğin adıdır. Kitap kurdu ve güveler de bu meleğe bağlı olup izinsiz iş yapamazlarmış. Bu inanış sonucunda eskiden kitaplara “Ya Kebikeç” yazılır ve artık kitabın her türlü haşerata karşı sigortası yapılırmış. Nitekim el yazma eserlerin pek çoğunun cilt kapağında,zahriye yahud rastgele bir yerinde bu isme rastlanır. Genellikle tuğra biçiminde yazılan Kebikeç bir nevi haşarat ilacı yerine geçerdi.
Rivayete göre mollanın biri,kitabını kurtların yediğinden şikayetle hocasına gider. O da kitabın sonuna “Ya Kebikeç” yazmasını tavsiye eder. Molla denileni yapar.Ama ne çare kitabı hala kurt yemektedir. Kurt son sayfaya da dadanınca Molla soluğu hocasının yanında alır.Yine şikayetle söze başlar. Hoca sorar:
-“Ya Kebikeç” yazdın mı?
-Yazdım efendim yazdım. Ama önce Kebikeç’i yemişler,şimdi kitabı yiyorlar.
Eskiden kitapları güve ve haşarattan korumak oldukça zor imiş. Bir ara mürekkeplere ilaç karıştırılmış veya kağıdın aharına –kağıtların yazıyı kolay kabul etmesi için yapılan terbiye-
Böceklerin hoşlanmayacağı koku ifraz eden maddeler konulmuştur.
Mülk-i Fas içre odu müevvectir
Ahir-i nüsha-yı Kebikec’tir.
Münif”
Maddeden de anlaşılacağı üzere sadece bir inanış olan bu meleğin ismi kitaplara yazılıp ondan meded umulurmuş. Bu mefhumun çevresinde gelişen edebiyat da incelenmeye değerdir. Araştırıcılar için mühim bir husustur ve araştırmayı beklenen eserler hala raflarda nöbettedirler.
Şimdi bir tane daha alıntı yapmamız lazım TDV İslam Ansiklopedisi ‘nden.Kebikeç maddesi Tuba Çavdar’ın yazdığı 25.cildin 161-162. sayfalarında bulunur:
“Elyazması kitapları güvelereden korumak için üzerilerine yazılan “kebikec”,”ya kebikec”,”ya hafız ya kebikec” gibi ibarelerle yazılan kelimenin Süryanice’de haşeratı yok etmekle görevli bir meleğin veya kitap kurtları şeyhinin adı olduğu ve üzerine yazıldığı kitaba haşeratın o melekten korktuğu yahud şeyhlerin adına saygı duyduğu için zarar vermediği rivayet edilir. Başka bir rivayete göre ise yine kitap kurtlarını etkileyen tılsımlı bir söz veya duadır. Değişik kaynaklarda kebikecin bir bitki olarak düğün çiçeği,sarı çiçekli düğün otu,keff’üs sebu,kırlangıç otu,kes-i viran,şecerü’d defadi,kibrit çiçeği,kurbağa otu,kurbağa ayası,Kağıthane çiçeği,mastara çiçeği,ranunculus asraticus,sarı çiçek,sırtlan ayası,sütleğen,şakik,verd’ül hub,yırtıcılar ayası gibi karşılıkları da bulunmaktadır.Kitapları haşeratın tahribinden korumak amacıyla Eski Çağ’lardan beri çeşitli tedbirler alındığı bilinmektedir. Bunun için bazı bitkilerin suyu veya yağı kullanılmıştır. Tıp yazmalarından elde edilen bilgilere göre kebikecin zehirli bir bitki olması ve o bitkiden üretilen bir maddenin mürekkebe karıştırılıp yazı veya sadece kebikec kelimesinin yazılmış bulunması ihtimali büyüktür. Bu varsayıma göre kebikec önceleri ilmi temellere dayanan bir uygulamayken zamanla folklorik bir unsur,bir inanç şeklini almıştır.”
Bu güzel ansiklopedinin güzel maddesinin altındaki bibliyografyadan meraklıları takib edebilirler konuyu,zira bu satırları yazan oradaki bilgilerin de ele alınması yönündeki çalışmada yazının uzayacağı kanaatindedir. Başka ansiklopediden de bakılabilir lakin en sahih bilgi bu eserlerdedir.
Bu Allah vergisi sonuçların çözüm yolu bu kadar kolay olabiliyorken peki insanların gayriiradi hareketlerinin sonucunda oluşan sorunların çözüm yolları neden bu kadar çetrefilli ve girift?
Çünkü Allah vergisi irade dışındaki gayriiradi hareketler aynı zamanda gayriinsani hareketler kategorisine de girmektedir. O yüzden Allah vergisi sorunların Allah vergisi çözümlerinin olduğu gerçeğinin yanında gayriiradi hareketlerin sorunlarının çözümü Allah’ın yardımı ile olur. Burada gayriiradi mefhumunda bu satırları yazananın anlatmak istediği cüz’i iradedeki muhteşemliğin yanındaki nefs tir. Nefs de gayriiradi olmasının yanında gayriinsanidir.Bu yüzden veliler hep bundan sıyrılmak istemişlerdir.
Zihniyet,eğitim gibi konulardaki gayriiradi ve gayriinsani hareketler de kitap yıkımının beşeri kaynaklı sorunların çözüm yollarını alt üst etmektedir.
Önce gayriiradi gayriinsani hareketlerin silinip sonra çözümün gerçekleşmesi gerekmektedir.
Zihniyet,eğitim ve gençlik şuuru sorunları modernleşmemizin en can alıcı sorunlarıdır.Burada da onu görüyoruz.
Keşke Kebikec de beşeri sorunlara yetişebilse…
Bir ümit dilenelim yardımı için –ki Allah büyük-
Meded ya Kebikec!
(Devrim Kodakçı’nın bir de bu isimde romanı vardır:
Kodakçı Devrim,Kebikeç,Arkadaş yay.,2010.)
Okunma Sayısı: 6705
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.