EVLİYA ÇELEBİ SEYAHATNAMESİ'NDE DATÇA
18 Şubat 2016, Perşembe 11:30 Evliya Çelebi (ö.1684) dünyanın en büyük seyyahıdır ve Osmanlı ihtişamını en iyi anlatan eserin sahibidir. Eseri Seyahatname'yi 10 cilt şeklinde hazırladı ve saraya takdim etti.Zaten ailesi de sarayla bağlantılıdır. Seyahatnamenin hikayesi ve Evliya Çelebi'nin biyografi Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi'nden bulunabilir.Seyahatname'nin güvenilir bir yayını için de şu bibliyografyaya bakılabilir:Evliya Çelebi,SEYAHATNAME,Derleyiciler: Seyit Ali Kahraman,Yücel Dağlı, İbrahim Zengin,YKY,İstanbul,2007,2.baskı.
Ama şimdi yazacağım satırlar için Seyahatname'den alıntılamak için şu eseri kullanacağım:Evliya Çelebi,SEYAHATNAME(Akdeniz Adaları ve Girit Fethi),Haz:İsmet PARMAKSIZOĞLU,Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,Ankara,1983.
Evliya Çelebi şimdiki Yunan adalarını gezdikten sonra Datça'ya da gelmek zorunda kalmıştır.(29 Eylül 1671)Şimdi bu hususu ondan dinleyelim(a.g.e.,s.23-24) ve pek tabii bunu bir coğrafyacı ile okumak daha iyi olacaktır:
“KEFALOS KALESİ VASFINDA
Tam İstanköy'den 20 mil uzakta Tekirburnu'nu dönünce 8 kafir kalyonunun içine giredüştük.Bizim Ali Reis hemen göz açıp kapayıncaya kadar içeri bocalayıp orsa orsa Anadolu kıyısınca yanaştı.Lanetlik kafir bir kat alabanda(Deniz teknelerinin iç yanları, borda karşıtı.) üzerimize atıp,cümle yelkenlerin döküp bizi yedi başlı canavar avımdır deyüp kova kova fırtına gibi gelmede,ama bizim firkate reisi bu hali görüp,baş yelkenini dahi bağlayup,honda(Bir ipin sonuna konulan ve içinden ilmek geçirilebilen düğüm) seren idüp,bağ gösterip ve bütün silahlarını hazırlayıp alavere(Bir şeyin elden ele geçmesi; Vapurlarda bu biçimde taşıma işi için bordalarda kurulan basamaklı iskele.) cankurtaran kullanıp o anda yıldırım misal şakıyıp kafirin gözünden kaybolduk.Hakk'a hamdolsun öylece kurtulduk.
Herki(Khalki),İleki(Tilos) ve İncirli(Nisiros)-adalar için bakılabilecek kaynak:KURUMAHMUT,Ali;BAŞEREN,Sertaç Hami;Ege'de Gri Bölgeler,TTK,Ankara,2004.bir tane daha:ERİNÇ,Sırrı;YÜCEL;Talip;Ege Denizi:Türki ile Komşu Ege Adaları,TKAE YAYINI;Ankara,1988.- adaları arasından geçerken yine lanetlikler üzerimize çıkageldiler. İçlerinde 2 bulgarları var kırlangıç kuşu gibi uçuyorlar.Bunlar bizi uzlayınca biz de yine Anadolu kıyılarını izledik.
Allah bilir ki Rodos'a varamayacağımız kanısı baskın idi. Bir gece bizi kovaladı. Allah'a şükür yetişemedi.Biz de Menteşe toprağında Yenice kıyısına can atıp , can kurtarınca ,kafir geçmemizi engelledi ide de sonunda kesip,yıkılıp,cehehnnem olası diyarına gitti.Biz de uygun hava ile Yenice kıyısı ile on mil doğuya gidip Datça kıyısından da on mil daha alıp Kiliseli'ye geldik.Alçak bir kaya üzerine bir burunda kurulmuş viran bir kilisedir.Ama pek güzel yatak limandır.
Geçmişte bakımlı bir iskele imiş.Menteşe kıyısında Datça,Yenice ve Zahariye'yi içine alan sözde kazadır.Hiçbir kasabası olmayıp tamamı 47 parça başına buyruk Türk köyleridir ki hepsi de Menteşe paşasının hassıdır.Yöreyi voyvodaları yönetir…Bizi kafir yıldırıp yanaştığımızı gördükleri halde bu Türkler bizi kovaladılar ve bir içim su bile vermediler…
Burası doğu batı doğrultusunda 80 mil uzanan bir burundur.Bir yanı Sönbeki adası kayalıkları,bir yanı da Gökova Körfezidir.
Bu burun üzerindeki köylerde yaşayan insanlar gayet güzel tüfek kullanırlar.Bizden 3 gün önce Malta gemileri burada bir kıyıya asker dökerek köylere baskın vermek,zahire ve esir almak amacında olurlar.Bu yaramaz Türklerin yedi sekiz bini bir araya gelip hemen o kıyıya seğirtip kafir gemileri kayalar arasından kurşunla döve döve çekilmeye zorlarlar.
Karaya çıkan kafirleri de kırmakla tek biri bile kurtulmaz,sağ kalanlarını tutsak edip dağlarında keçi gütmeye verirler.Gerçi yaramaz kişilerdir ama gayetle yiğit ve pehlivan insanlardır.Sözün kısası bunlardan bir pul bile alamadık ve yine firkateye binerek 100 mil doğuya içeri girmiş Gökova Körfezini çeviren uzak,yakın dağları,belleri,ovaları seyrederek geçtik.Körfezin dibinde Söğütçük denilen yerdeki beli,dere içinden Sönbeki boğazına dek padişahlar himmet edip kesseler Datça,Yenice ve Zahariye kazası bir adacık oluverir.Ama elbette gayret ister.”
Yenice ve Zahariye'nin neresi olduğunu araştırmalarıma rağmen bulamadım.Kiliseli ise Kargı Koyu olduğunu veya Bodrum'da bir yer olduğunu sanıyorum.Bu problemi çözmek için ilgili yerlerin gayretlerini bekliyorum.
BALIKAŞIRAN PROJESİNİ DÜŞÜNEN BİRİ DAHA
Evliya Çelebi'nin de bahsettiği bu proje için Knidoslular da niyetliydi.Bence Evliya'nın bunu zikretmesinin nedeni halkın hala Knidosluların niyetini bilip ondan söz etmesiydi.Bugün hala bu proje gündemdedir, gazetelerden takip edilebilir.Ve şu siteden de bakılabililir:
http://www.yeniasir.com.tr/hayatinicinden/2011/08/21/ege-ile-akdenizi-birlestiren-tunel
Evliya'nın dediği gibi bu proje gayret ister.Bu gayreti gösterebilecek bir kurumun şu anda olmadığı çok açıktır.
Son olarak Evliye Çelebi'nin buralara ayak basıp kayıt altına alması büyük mutluluktur,bu bahtiyarlığın açtığı yolda Datça araştırmacılarının yürümesi gerekmektedir.
Okunma Sayısı: 3025
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.