POŞET ÇAYLARI NASIL BİLİRSİNİZ?

Çoğunuz “içiyoruz ”diyecektir.
Bu yazıyı okuduktan sonra da içebilecek misiniz bakalım!?
Önce sadece toz çay vardı.
Sonra kağıt poşetler çıktı.
Sonra demlik poşetleri...
Sonra fiyakalı,cicili bicili,piramit biçimli poşetler...
Kimileri bunları kolaylık diye kucakladı
Kimileri,aynı tadı bulamadı,reddetti.
Otobüslerde burnumuza dayatılan poşet çaylardan kaçmak için daha tehlikeli bir yola başvurdu kimi insanlarımız ”Üçü bir arada” ,ya da ne idüğü belirsiz kahve kopyalarını içmeye yöneldi.
Otobüslerde ben poşet çay içmiyorum.Kolaları da içmiyorum. Alternatif olarak gazoz,limonata içiyorum. Otobüste süt veya ayran bulunsa ilk tercihim olacaktır.
Neyse konumuza devam edelim;
Görünen o ki,reddetmek için lezzet dışında sebepler de var(mış)
Ben bu yazıyı sizinle paylaşmadan önce poşet çayı bıraktım.
Niye mi?
Kağıt çay poşetleri,biliyorsunuz suya girer girmez erimiyor.
Niye?
Atın bir sigara kağıdını,tuvalet kağıdını,veya tuvalet kağıdının içine bir miktar çay koyup atın bakalım,kağıt eriyecek mi,erimeyecek mi?
İşte bu çay poşetleri,suya girer girmez eriyip, yırtılmalarını engellemek için epiklorohidrin denen bir maddeyle işlemden geçiriliyor.
Epiklorohidrin,aynı zamanda pestisit(böcek ilacı-haşerat) olarak da kullanılan,kanserojen bir madde Suyla birleştiğinde,kısırlıkla ve bağışıklık baskılanmasıyla ilişkilendirilen  3-MCPD isimli bir maddeye dönüşüyor.
Şimdi can alıcı soruya geliyorum:
Poşet çayını suya değdirmeden kullanabilen var mı?
 

Okunma Sayısı: 140