MÜZE GİBİ DÜKKANLAR…

Gittiğim her yerde eğer müze varsa mutlaka gezerim.
Uzun yıllar Ankara’da kaldım. Müzeleri çok.
Ankara, müzenin dışında tarih kokar, nostalji kokar.
Ankara Kalesi ve içi, Hamamönü tarihi evleri, başlı başına müze kent gibidir.
Ankara’nın en sevdiğim yeri de Olgunlar Sokak. Ve oradaki sahaf benzeri kitapçılardır.     Oradan onlarca eski kitap almışımdır. Hala 50 kuruşluk-150 kuruşluk kitaplarım var. Bunlar benim en değerli kitaplarım. Eski dost gibi!
Datça’da müze gibi dükkanlar var.
Onları zamanla anlatacağım. Ama elimin altında, dahası her gün yanından geçtiğim biri var. 
Geçenlerde röportaj yapmıştım.
Saatçi Tezcan. (Ali Hakan Tezcan)
Bu yazı ikinci bir röportaj değil tabii ki.
Ama Saatçi Tezcan’la ilgili.
Tezcan’ın dükkanı ile ilgili. 
Müze gibi…
Gördüğünüz ürünlerin çoğu maket ya da biblo, kesin resim değil.
İstanbul’da esnaflık yaptığı için, kendince bir şeyler toplamış
Çoğu saat tabii ki…
Dükkanı çok küçük, biraz büyük olsaymış daha neler neler görecekmişiz.
Bir şey daha, Tezcan’ın dükkanının önü bir arasta dükanının önü gibi. Çevreden veya başka yerlerden arkadaşları da gelir. Eğer içeride tamir vb yapmıyorsa, dışarı tabure atıp, gelenlerle çay sohbeti yapar.
Eski arastalarda böyle değil miydi? Ne sıcak muhabbettir onlar
Bu müzelere bir başka renk katarlardı.
İşte saatçi Tezcan’ın dükkanının önü de böyle.
Siz de böyle müze gibi dükkanları seçin. 
 

Okunma Sayısı: 365