KİŞİ ERKİNİ(GÜCÜNÜ) ÖZÜNDEN ALMIYORSA…

Ona yasa, hukuk, insanlık vız gelir…

            Bizim gelenek ve göreneklerimizde de, anayasamızda da, insan hakları, hürriyetler vaz geçilmezdir.

            “..Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz. Kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamaz…Anayasa Md: 17”

            “…Devlet basın ve haber alma hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alır (Anayasa Madde 28)

            “…Kanuna uygun şekilde basın işletmesi olarak kurulan basımevi ve eklentileri ile basın araçları, suç aleti olduğu gerekçesiyle zapt ve müsadere edilemez veya işletilmekten alıkonulamaz (Anayasa: md: 30)

            Anayasada bu ve buna benzer gerek insan hak ve hürriyetleri, gerek basın ile ilgili daha ayrıntılı hükümler var.

            Bu iki konuyu buraya almamın nedeni, birisi bazı insanlara hakaret var! Bir basın çalışanına da sözlü sataşma! Olduğundan yazdım.

            Bu ülkenin jandarması, polisi, zabıtası ve öteki güvenlik görevliler bizim gözbebeğimizdir. Onlarsız, evimizde rahat uyuyamayız. Onlarsız sokaklarda daha güvenli gezemeyiz. Bir düşünün bakalım yanılıyor muyum?

            Ama içlerinden biri çıkar, bir camiaya mal edilir. Bu da toptan suçlamadır. Bunu hiç yapmadım, yapmam.

            Ortada bir kusur, bir kabahat, daha da ileri giderek yazayım, bir suç varsa. Kişiyi bağlar. Çünkü bizim hukukumuzda ..Suçların şahsiliği ilkesi “geçerlidir. Yani bir toplumda birine taş atanla, orada bulunan aynı cezaya tabi olamaz.

            Tüm bunları şunun için anlattım:

            Geçtiğimiz günlerde Datça Haber gazetesi Genel yayın yönetmeni, muhabiri, editörü…Sebiha Arslan’ın başına gelenler.

            Polis bir olaya karışıyor! Sebiha orada resim çekiyor, ya da videoya alıyor.Bu memur engelliyor, engellemeye çalışıyor. Orada bulunanlara da bir iki söz(!) ediyor.

            Bunu Sebiha Hanım’ın anlattıklarından duyuyoruz. Bu Datça gibi herkesin her şeyi anında duyduğu bir yerde iyi olmamıştır.

            “Kızgınlığın cehennem ateşinin tohumudur. Kendine gel de şu cehennemini söndür. Çünkü o bir tuzaktır. /MEVLANA”

            Bak memur arkadaş;  bir eğitimci olarak, bir ağabeyin olarak sana şunları söylemek istiyorum; o üstündeki üniforma, belindeki tabanca benim vergilerimden alınıp, sana verilmiştir. Bizi koru, bizi gözet, bize yol göster diye. Bize hakaret et diye değil.

            Gücünü, belindeki devletin tabancasından değil, özünden almalısın. Böylesi hem senin için, hem ailen için, hem de ülkemiz için iyi olur!

Okunma Sayısı: 184