DATÇAMIZIN İNCİLERİ SANDAL -AĞACI (1)

"Heydülen de heydülen gara dağların  sandalı da sandalı..
 Vurulmuşta ganeyo(Kanıyor)  kerimoğlunun her yanı da her yanı"
Yerkesikli Kerimoğlu Eyübün  bir zeybek oyunu uğruna  töre çemberinin içinde kurban edilişini anlatan ,düğünlerde zeybek havasına  , içki meclislerinde ağıta dönüşen bu hüzünlü ,yanık mı yanık Muğla türkümüzü ne zaman duysam.. Gönül tellerim titrer..
Göğüs kafesim daralır. Kabıma sığamam ayaklarım, ellerim., vücudumun her yeri  kendiliğinden harekete geçer ve  meydane çıkıp   hem söyler hem dönerim..
Korkak ruhumun.sarkık  bedenimin  efeliği tutar..
Bu  kendi haline terk ettiğimiz, yasalarımıza göre ormandan bile saymadığımız ,bu nedenle kök saldığı ,yeşerdiği yerler turizmcilerin 
betonarmecilerin ,rantiyecilerin, şantiyecilerin    aç gözlerinin iştahını kabartan bu   arif ,naif , zarif   mis ve  mistik kokulu  nadide bitkimizi anlatmaya neresinden başlasam  bilmem ki.. Hadi bakalım.. Laf lafı açıyor..Adından bari başlayalım. Bu  yok olması için elimizden geleni ardımıza koymadığımız ormandan bile saymadığımız  bahtsız bitkimize niçin " Sandal  - ağac ı - demişiz. 
 Dilimizin döndüğü ,kalemimizin elverdiği .hafızamızda biriktiği ölçüde  anlatmaya çalışalım..
Latince adı " Santalum - Album " mu ne..?
Güya biz bu adı..  kelime benzerliğinden dolayı "Sandal"a çevirmişiz..
Latince matince adı ben Datçalı yontulmamış  odun Ziya'yı  ilgilendirmez kardeşim..
Ben atalarımın anlattıklarına ,bana aktardıklarına bakarım..
Şimdi biz  bir tarafı saf mı saf, bir tarafı cin mi cin  Datçalılar bu ağaca niçin "Sandal ağacı " demişiz onu bakalım..
Anlatmayı da öbür sefere bırakalım..(sürecek)
20-11-2024 Y.Ziya Özalp

Okunma Sayısı: 107