BANA GÖRE

Datça'mızın merkez mahallesi İskelenin Azganlı mevkiinde inşa edilmekte olan ve bir türlü sonuçlanmayan marina inşaatı, geçen hafta ilçemizin gündemine bomba gibi düştü. Marina isteyenler ve istemeyenler olarak toplum karpuz gibi bölünmüş görünüyor. Ben burada sizlerle kimler haklı, kimler haksız gibi bir tartışmanın içine girecek değilim. Görülüyor ki, herkes kendine göre haklı. Maşallah...
Geçen yazımda da hatırlattığım gibi, ilçemize bir marina daha yapılmasına tamamen karşıyım gibi bir saplantının içinde değilim.
ANCAK: Doğa ananın binlerce hatta milyonlarca yılda oluşturduğu bu koy ve sahillere dokunurken, doğa estetiği gibi bir anlayış/düşünce hiç aklınıza geliyor mu? Bunun yanında yer seçimine karar verirken, ÇED incelemesi/değerlendirilmesi yapıldı mı? Yapılmakta olan bu tesisin yanı başında, benim büyük klozet dediğim arıtma tesisi örneği dururken, bu mevkiye bir kambur daha eklemenin gerekçesi ne olmalı? Doğa estetiğinin bir mucizesi olan Topan Ada'yı ezip geçerken, bu yapı ekonomik getirisi yanında, kent estetiği yani Datça'mızın estetiğine ne getirmektedir? O minik beyaz kumlu plajı kaya yığınları ile doldururken, içiniz cız dedi mi acaba? Bir diğer husus ise, yan yana bu iki tesisin çevrede yaratabileceği çirkinlik yanında kirlilik. Datça'da yaşayanlar bilirler, bir lodos esintisinde, Taşlık Plajından tutun da Burgaz mevkiine kadar denize girebilene aşk olsun...
Elbette marina yapılmasını gönülden isterim. Kent/doğa estetiği başta olmak üzere, yer/mevki seçme bence çok önemli. Karaköy/Körmen' de yapılmış olan marinanın bu değerleri taşıdığını söyleyebilir misiniz? Çin Seddi gibi, sahilden denizi göremezsiniz. En yakın bir Marmaris örneğine bakınız.
Bina ve betonla kalkınmadan sonuç alınacağına inananların var olduğu bu dünyada daha böyle çok yanlış beton dikinti görürüz.
 

Okunma Sayısı: 249