YA RIDVAN OLMASAYDI?
GÜNDEMOrhan KESKİNSOY: Ayakkabınızı hiç Tamir Ettirdiniz mi? *4-5 bin liralık bir çizmenizin tabanı delinse, derisi sağlamsa, atar mısınız? Tamir mi ettirirsiniz? *Çok sevdiğiniz bir deri montunuz var. Boyası gitmiş. Ne yaparsınız? Yenisini mi alırsınız, yoksa boyama yoluna mı gidersiniz? *Peki tamir yoluna seçeceksiniz, nereye gideceksiniz? *Depremden çıkıp, Datça’ya geldim. *Pahalı tamir yok. En pahalısı 300 TL civarında… *Önemli olan para değil, önemli olan vatandaşın işinin görülmesi…
Adı; Rıdvan Arslan. Mardin/Midyat 1982 doğumlu. Ailesinin çok kalabalık olması
nedeniyle liseyi bitiremeden ekmek kavgasına tutuşmuş.
12 kardeşler. 6 kız 6 erkek. O buna iki voleybol takımı diyor.
Benim de üç kızım var. Üç kız babası olmaktan çok mutluluk duyuyor…
Datça’nın tek ayakkabı tamircisi Rıdvan Arslan’la çok tatlı bir sohbet ettik.
Bunu sizinle paylaşmak istedim.
-Ayakkabı tamirciliğini, Midyat’ta abisinin yanında öğrenmiş. Ama yazları da başka
yerlere çalışmaya gidiyormuş. Bunlardan biri de Düzce.
-1999 da depreme yakalandım, fındık toplamaya gittiğim Düzce’de diye , hiçbir şey
olmamış gibi anlatıyor.
-Sonra diyor, bir cehennemden çıkıp, bir cennete, Datça’ya geldim diye ifade ediyor.
-Abisinin yanında çırakmış. Düzce’den Datça’ya gelince bakmış ki, bir ayakkabı
tamircisi yok. Tabii serde Mardinlilik var ya, her şeyi yapabilir. Hemen kolları sıvamış.
-Kendi anlatımına göre;
*Datça’da bu işe başlarken kendimi ancak kalfa sayıyordum. Şimdi tam ustalaştım
mı bilmiyorum. Tabii ustalaşmak için sadece tamircilik yetmez, el yapımı ayakkabı da
yapmak gerekiyor. Ama artık bu el sanatı da kaybolmak üzere. İstesem de yapamam.
Çünkü Datça’nın tek tamircisi olduğum için, yet-Rıdvan, hangi tür tamirleri yapıyorsun?
-En küçük sökükten, en büyük yırtığa, taban deliğine kadar her türlü tamiri
yapıyorum. Çoğu insan belki bilmiyor, ben çanta, deri mont gibi boyamalar da yapıyorum.
-3-4 bin liralık bir çizme tamirini yapacaksın, en çok kaç lira istiyorsun.
-Hiç fark etmiyor. Yapacağım işe bağlı. Bu güne kadar ayakkabı tamirinden 250-300
TL den fazla bir bedel almadım. Zaten tamire getirenin bütçesi de belli. Hatta size bir anımı
anlatayım. Ortaokul seviyelerinde bir öğrenci geldi. Marka bir spor ayakkabısını getirdi.
Ailesini de tanıyorum. O ayakkabıyı alacak ekonomik güçleri yok. Sınıfı geçtiği için bir
akrabası almış. Ayakkabı yırtılmış. Bana geldi. Kaç lira alacağımı söyledi. Galiba 40-50 lira
gibi bir para istedim. Çocuğun yüzünde bir de korku var. Annem evde ne der korkusu…
Üzgün bir şekilde ayakkabısını alıp çıkarken, anladım. Baktım avucunun içinde yeşil bir şey
var. O elindeki ne dedim. Açtı 20 lira… Bu kadar mı paran var dedim. Evet dedi. Hemen tüm
işlerimi bırakarak çocuğun ayakkabısın tamir ettim. Önüme bıraktığı 20 lirayı da verdim.
Nasıl mutlu oldu anlatamam. Tüm arkadaşlarını bana getiriyor…Dost olduk onunla. Şimdi
liseyi bitirmek üzere…
-Peki Rıdvan, malzemeleri nasıl temin ediyorsun? Fiyatlar çok arttı mı?
-Evet fiyatlar çok arttı. Ama ben hissetmiyorum vatandaşa…Zaten ne tamire iş
getiren insanın gücü belli. Ben onların içinden biriyim. Malzemeler Mersin’den geliyor.
Tabii Datça’ya kadar gelmiyorlar. Ancak Marmaris’e geliyorlar, bana oradan haber
veriliyor, gidip alıyorum.
*Benim çocukluğumda, gençliğimde “gizli pençe” “bütün pençe” gibi tamirler vardı.
Şimdi böyle tamirler var mı?
-Şimdi yok. Çünkü çok eskilerde ağaç çivi bile kullanmışlar. Ben yetişmedim. Siz
biliyorsunuz. Ama şimdi hiç çivi yok. Dikiş ve yapıştırıcılar devrede. Öyle yapıştırıcılar var
ki, insanı insana yapıştırır!
-En can alıcı soruyu sormak istiyorum, korka korka. Rıdvan yerine birini yetiştiriyor
mu?
-En büyük derdim bu hocam. Bir çırağım vardı. İlkokul dördüncü sınıfta başladı, tam
kalfa oldu, usta olacakken, üniversiteyi kazandı gitti. Ama yazları geliyor. Birbirimizi çok
seviyoruz. Velilere çağrımdır. Hiç değilse yazları çocuklarını yanıma göndersinler, bir iki
çırak yetiştireyim. Onlara şöyle seslenmek istiyorum ”Ayakkabı tamirciliği bir sanattır.
Sanat altın bileziktir. Bir şey daha diyeyim, ayakkabı satmaktan daha fazla kazandırır…”
DEĞERLİ TÜKETİCİLER…
Hepinizin şunlardan haberdar olduğunu biliyorum; bir buzdolabı, bir Televizyon,
bilgisayar, ayakkabı, ampul vs. kullanma süreleri bellidir. Kapitalist sistem bunlara bir ömüremiyorum bile…biçmiştir. Bir buzdolabının kullanım ömrü diyelim ki 7 yıl, işte o zamanlara gelirken birden
bozulur. Bakın Allah’ın işine! Biz buna PLANLI ESKİTME diyoruz. Bu ayakkabıda da böyledir,
diğer ürünlerde de…
Benim tüketicilerden isteğim, sakın yenisini almaya gitmeyin. Tamir ediliyorsa, lütfen
tamir ettirin. Ama tamircinizi iyi seçin! Hiç değilse Rıdvan gibi olsun!
İlginizi Çekebilir