ZİRYAB (KARAKUŞ)
06 Eylül 2021, Pazartesi 17:34Yemeklerdeki yeme sırası ne zaman başlamış. Yani çorba, sıcak,ara sıcak(ana yemek) tatlı sırası…
*Yazlık, kışlık giysi ayrımı ne zaman başlamış? Nereden dünyaya yayılmış?
*İlk parfüm ne zaman kullanılmış? İlk tıraş ne zaman yapılmış?
Bir zamanlar,dünyaya medeniyet, moda öyle Paris'ten falan gitmiyormuş. Bildiğiniz gibi beşik bu coğrafyadır. Özellikle Bağdat'tır. Daha sonra moda merkezi, hatta fikirlerin de çıktığı yer Selanik'tir. Neyse biz konumuza dönelim;
Ben, bu öyküyü yeni öğrendim. Sizinle paylaşmak istedim. Çok öğretici, aynı zamanda eğitici…
9.Yüzyılın hemen başları halife Harun Reşit. Abbasi dönemi, (Öl:809)Bağdat'tayız.
Konumuz tarih olmadığı için, asıl konuya geçeceğiz. 800 lü yılların başında, Bağdat'ta müzisyen İbrahim Mevsili ve İshak ünlü bir zerafet okulu işletiyor(Dikkatinizi çekerim 9.yüzyılda zerafet okulu…) Okuldaki öğrenciler şarkı söylemenin yanında, edebiyat, felsefe, tarih gibi farklı dersler de görüyorlar. Bir başka görevleri daha var. Yeni yetenekleri bulup, saraya takdim etmek…
Bir gün Harun Reşit, İshak'a yeni bir yetenek bulup bulunmadığını soruyor. İshak, genç yeteneklerden Ziryab'ı salık veriyor. Ziryab çok yetenekli bir genç. Hükümdarın karşısına geçiyor"Bana izin verirseniz, size bu zamana kadar hiç kimsenin duymadığı şarkılar söylerim" diyor. Bu yanıttan çok memnun kalan, Harun Reşit, udunu getirmelerini istiyor. O da, kendi yeni tasarladığı udu çalmak istiyor. Ziryab'ın kendi udu çok daha hafif. Tellerini özel bir yöntemle ipekten eğirmiş, bamteli ve üçüncü telini aslan yavrusunun bağırsaklarından yapmış…Duruluğu,sesi ve titizliği farklı. Mızrap yerine bir akbaba teli kullanıyor. Ziryab şarkısına başlıyor ve Harun Reşid'i mest ediyor. Gecenin sonunda İshak'a dönüp" Bu çocuğu kasten benden gizlediğine inansam seni hemen cezalandırırdım, ama dürüstlüğünü biliyorum" diyor.
İshak, hükümdarın övgüsünden sevinçli, ama bir o kadar da sıkıntılı. Ziryab çok yetenekli. Bu adam buralarda kalırsa , kendisi ne yapacaktır. Hemen Ziryab'ı bir kenara çekip şöyle diyor:
-Ya vereceğim parayı alıp Bağdat'ı terk edeceksin, ya da kalıp seni yok etmemi kabulleneceksin"
Ziryab, baş edemeyeceği bu adamdan kaçmak için, hemen Bağdat'ı o gece terk ediyor. Hedefi Endülüs. Ama önce Tunus'ta Kayrevan'da yaşıyor. Orada evlenip çoluk çocuğa karışıyor.
Daha 30 lu yaşların başındadır. Endülüs'e varmadan ünü varıyor. Alayı vala ile karşılanıyor. Kendisine, evler çiftlikler veriliyor. Özel maaş bağlanıyor. Bağdat'ta öğrendiklerini Kurtuba'ya(Cordoba) taşımaya kararlı. O zamanlar Cordoba üst sınıfları da henüz yontulmamış.Feodaller yani…O zamanlar, Bağdat kültürü Avrupa dediğimiz tüm ülkelerden çok ama çok ileride…
Önce insanların şekillerini değiştirmek için bir okul kuruyor..
Çok uzatmadan Ziryab'ın neler yaptığını sırasıyla anlatalım:
*Pırasa gibi salınan uzun saçları omuza kadar kısaltır bir de kakül kestirir. Önce karısı ve kendi bu stili uygular. Sonra herkes uygulamaya başlar.
*Endülüslü hanımlar ve beylerin giyim kuşamlarına da el atar.
*Hanımlar için bir güzellik ve kozmetik okulu açar. Kadınlar kaşlarını nasıl alacaklarını, istenmeyen tüylerden nasıl kurtulacaklarını öğrenir. Artık günde iki kez banyo yapacaklardır. Mevsimlere göre giyinilecek; yazın mutlaka beyaz, hafif keten giysiler, baharda ipekliler; kışın da kalın yünlüler. Bir macun birleşimi hazırlayıp, diş fırçalamayı öğretir. Değişik parfümler, ter kokusunu önleyecek ürünler yapar. Kaşındıran, kaba saba, tüylü çarşafların yerine ince pamuklu çarşaflar serdirir yataklara…
*Zaten bir müzik dehasıdır. On binlerce şarkılık bir repertuarı vardır. Dört telli LUT'a bir beşinci tel ekleyip"Bu da insan ruhunu simgeleyen teldir" der. Klasik müzikteki suite'lerin atası olan NEVBE'yi geliştirip, Hıristiyan ve Doğu müziği arasında bir köprü kurar. Fakir insanların çocuklarını da okuluna kabul eder.
"KURU EKMEK " tartışmaları sürerken, biraz absürd olacak ama…
*Ziryab tabii ki mutfağa da el atar. Ki, müzikten sonra en kalıcı etkileri bu alanda olmuştur. Kaba,saba , özensiz, aynı anda yığılan, bıçakla, elle yenen yemeklerin sonu gelir. Ziryab, masalara beyaz örtüler örtülmesini önerir. Masa örtülerinden lekeleri çıkartmak için tuzun nasıl kullanılacağını öğretir. Altın ve gümüş tabakların yerini, kolay temizlenen billur tabaklar ve bardaklar alır. Sofralar getirdiği düzen ve yemeklerin sırayla yenmesi adeti zamanla kibarlığın ölçüsü haline gelir…Önce çorbayla başlanır, ardından balık, tavuk ve etler yenir, (Şimdilerde ana yemek deniyor)sonra tatlılara geçilip en sonda ise bir kase şamfıstığı veya badem yemekle bitirilir. İngilizcede çorbadan bademe(soup to nuts) diye bir deyim vardır; bizdeki adı da"bir kuş sütü eksikti"anlamına kullanılan. Bu sofra düzenini Bağdat'ta öğrenmemiştir. Tamamen kendisinin buluşudur.
Endülüslü aşçıbaşılara Doğu kaynaklı yemekler öğretmek için bizzat mutfağa girer. Çoğu unutulup gitse de, bazıları hala İspanyol mutfağında pişirilmektedir. Şam'dan getirttiği kuşkonmazı tanıtır. Yabani olarak yetişen Kurtuba baklasını keşfedip,hiç kullanılmayan bu sebzenin kızartılıp tuzlanması ile hazırlanan ziriabi adlı bir yemek keşfeder. Tefaye dediği, küzbere suyuyla yapılan bir meze ile yemeklere başlanır.
*Padişah mutfağına özel sunulan saraid;tatlandırılmış soğuk yiyecekler(bevarid);çorbaya batırılmış et parçacıkları; şekerli ve ballı cevizden ve bademden yapılan tatlılar; içi doldurulmuş kadayıflar; yaş ve kuru olmak üzere un,bal ve sudan üretilen helva türleri(fevanid): fıstık ve fındıkla doldurulmuş şeker karışımları; tatlılar yapmayı öğretir.
Ziryab'ın Bağdat'tan getirip yerleştirdiği alışkanlıkların Avrupa'ya yayılması ile bugün bizler aynı düzeni sürdürüyoruz.
Endülüs'te Müslüman, Hıristiyan ve Yahudiler barışçıl bir şekilde bir arada yaşamaktaydılar. Ziryab'ın etkilerinin tüm Avrupa'ya yayılması biraz da bu barış ortamının sağladığı olanaklardı.
Adı unutulmuş olsa bile damaklarımızda, sofralarımızda, yazın üstümüze çektiğimiz beyaz örtülerde, giysilerde Ziryab ne kadar etkili olmuştur size bırakıyorum.
NOT: Bugün İspanya'nın Cordoba kendinin meydanında Ziryab tarafından tasarlanmış bir heykel vardı. Kaidenin üstünde, Ziryab'ın kendi tasarladığı bir LUT çalgısı, o çalgının üzerinde de bir KARA KUŞ bulunmaktadır.
Okunma Sayısı: 6310
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.