YUNANLILAR BİLİMİN HİÇBİR YERİNDE !
30 Mart 2018, Cuma 11:09Bilimin gelişmesi İyonya topraklarında oluyor.?Usta-çırak ilişkisi çerçevesinde gelişen bilgiler Anaksimandros ve Thales'in yardımıyla gerçek bilim hüviyetini kazanıyor.Medeniyetin gelişim odağı burası olması gerekirken M.Ö 5.yüzyılda çok kötü bir şey oluyor.?Sokrates Urla'dan Atina'ya gelip medeniyetin gelişim odağını yerle bir ediyor.
Artık tüm düzen “ne” sorusunu reddedip “niçin” sorusuna verilecek cevapların “ne” olduğunu bilmeden sadece merak ediyordu.?Yani:?”Sokrates evrenin hangi maddeden türediği veya insanın hangi doğal süreçler sonucu ortaya çıktığı veya depremin nasıl bir mekanizmayla olduğu gibi soruları kendine sormuyordu.?Sokrates'i ilgilendiren “niçin” sorusuydu.Dünya niçin yaratılmiştı?İnsanlar niçin ortaya çıkmışlardı?Deprem niçin oluyordu?Sokrates için tüm dünya bir ahlaki sorunlar yumağıydı.”Ki Sokrates İyonya bilim ekolünün reddetmeye çalıştığı Yunan mitolojisine o kadar sıkı bağlıydı ki kendisine Dike(adalet tanrıçası)'den vahiyler geldiğini söylüyor ve bunları genç öğrencilerine aktarıyordu.Bu yüzden kendini bir peygamber gibi gördüğü açıktır,misyonu etrafındaki insanları uyarmak olduğunu
söylüyordu.Bunu da despotik bir empoze yöntemi olan ebelik yöntemiyle yani tek taraflı soru sorarak karşısındaki kendi düşüncesini kabul edene kadar yapıyordu.Eğer Platon ondan etkilenmeseydi bugüne bile gelemeyecekti.?Lakin Platon'un kötü bir özelliği vardı hocasına çok bağlıydı hem de doğmatik denecek tarzda.?Mesela Arito da Platon da Sokrates de bilgi edinmenin amacının kesin tartışılmaz bilgi edinme olduğunu kabul etmişlerdir.(epagoge:İkna kökünden)Bu da Sokrates'in bir kavramıdır ve bilime en büyük kötülüğü yapmaktadır.Çünkü Anaksimandros ve Thales arasında soru sorma ve tartışılmaz bilgi olamayacağı noktasından hareket eden bilgi edinme yöntemi Yunan filozofları tarafından öldürülüyordu.Ancak bu kavramın(epagoge) yeterli olmadığını anlayan Aristo bunun yanında nous denen idrak olarak çevrilebilecek bir kavramı da kullanıp bilginin bu yolla elde edildiğini kabul edecekti.?Bu Yunan mitolojisine zaten genel olarak çoğu mitolojiye uygun bir davranış biçimidir çünkü mitolojiler cevap veremedikleri olguların cevaplarını ertelemek için bazı hurafeler uydururlar.?bu hurafeler de önemlidir çünkü buradan büyük edebiyat ürünleri çıkar.(Şehname,Çengname,Gılgameş,İlyada ve Odessa,…)Ancak bu ürünler bilimsel değildir ve doğayı tanımak için pek de yardımcı olmamaktadır.Yunanlı doğayı bilebilmek için şöyle bir hurafe uydurmuştur:”Eski Yunanlılarda”Desten” adında bir mabudun varlığına kail idiler.?Sonsuz bir kudrete sahip olan bu mabud;heyula(ilk madde) ile gecenin evliliğinin mahsulü idi.İnsanlar şöyle dursun diğer mabudların hepsi de bu muhayyel mabudun kahredici kudretinin esiri idiler.”Desten”'in haiz olduğu kuvvet şuura dayanmayan kör bir kuvvet idi.”Desten” Yunanlıların hurafelerinden felsefi eserlere geçti.?Yunan filozofları”Desten”i ilahi kudretin zıddıolan başka bir kuvvet olarak kabul ettiler.?Gerek Eflatun'un gerek onun felsefesini yernileyen Proclos,Plotin ve benzerleri gibi filozofların inançlarına göre “Desten” yani kaza ve kader,oluş ve yok oluş(Kevn'ü Fesat) aleminde devamlı olarak hükmünü yürüten tabiat kanunlarından başka bir şey değildi.Bu filozoflar:Ruh bedenle alakası devam ettiği müddetçe nefsin arzularına mağlup olursa bedenden ayrıldıktan sonra “Desten”in hükmünden lkurtulamaz.?Arzulara mağlup olmayıp da aklın icaplarına uyarak seçkinleşirse,bedenle alakasını kestikten sonra hakiki hürriyete ulaşır derler.”(KAM,Ferid,Dini-Felsefi Sohbetler,Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları,Ankara.,s.141-142)Görüldüğü üzere Desten ile tüm ilahi olmayan şeyler açıklanmaktadır.Platon'un bu kavramı kullanma yöntemini Sokrates'ten öğrendiği düşünülebilir.Ve böylece üstte söylediğim gibi mitoloji reddedildiği halde tekrar Yunan felsefesi ile bilgi edinme sürecinde etkin kılınıyor yani insan eliyle doğmalar yaratılıyordu.Bu doğmalar da sıradan insana hizmet ediyordu yani bilgi artık bayağılaşmıştı.Böylece bilim de normal bir faaliyet olarak insanlar tarafından görülmeye başladı.Lakin sokaktaki eğitimsiz insan bunu yapabilecek kabiliyette değildi.Ancak yunanlı filozoflar sayesinde artık sokaktaki eğitimsiz insan felsefenin ana amacı olarak bilim dışlanıyordu.Bu yüzden de başlığı böylece seçtim
(KAYNAK,ŞENGÖR,Celal,Bilgiyle Sohbet,s.27-32)
Okunma Sayısı: 8433
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.