Yumuşamak ve yumuşatmak !
10 Ağustos 2023, Perşembe 17:23" Yumuşamak" ve "yumuşatmak" kelimeleri okunduğunda veya duyulduğunda gönlümüze ve kulağımıza da yumuşak gelen, hani bizi rahatsız etmeyen, sert, kaba olmayan kelimelerdir. Ama anlam ve kullanımı olarak çok şey ifade ederler.
Eti yumuşatmak, plastiği yumuşatmak, deriyi yumuşatmak, sertleşmiş kauçuğu yumuşatmak, çamaşırları yumuşatmak, .... Hatta ilişkileri yumuşatmak. Ben burada üç tanesini ele alacağım:
1) Özellikle hanımlar, ama evde iş paylaşımında artık beyler için de çok önemli olan çamaşırları yumuşatmak.
2) Uluslar arası ilişkileri yumuşatmak
3) İnsan ilişkilerini yumuşatmak
1) Yumuşatıcı ne yapar? Bir numaralı amaç, tabi ki kumaşları yumuşatmaktır. Sert suyu olan bir semtte yaşıyor ve yeni yıkanmış havluların sertliğinden nefret ediyor, pamuklu tişörtlerinizin askıda kuruma şeklinden hoşlanmıyor olabilirsiniz, hatta sadece yumuşatıcıyla yıkanmış yatak çarşaflarının yumuşak dokunuşunu tercih ediyorsunuzdur. Nedenleriniz ne olursa olsun kıyafetlerinizin, ev tekstillerinizin ve banyonuzdaki havlularınızın yumuşak, düz ve pürüzsüz olmasını tercih ediyorsanız çamaşır yumuşatıcısı bunları gerçekleştirir. Yumuşatıcının diğer bir avantajı kıyafetlerinizdeki statik elektriği azaltmasıdır. Bu yüzden, çamaşırlarınızı yıkarken yumuşatıcı ekleyin veya kıyafetlerinize biraz püskürtün, bu şekilde elektriklenme çok daha azalacaktır. Yumuşatıcı ürünün ana tasarım amacı bu olmasa da güzel bir koku birçok insanın yumuşatıcı kullanmasının en yaygın nedenlerinden biridir. Kokular duyumuzun derin duygusal kökleriyle de ilgilidir. Güzel bir koku ya da olumlu bir hatırayla ilişkili bir koku, memnuniyet ve mutluluk duygularını tetikler ve rahatlamaya katkıda bulunabilir. Yumuşatıcı, kıyafetlerinizin sadece hoş bir his vermesini ve güzel kokmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda kıyafetler için temel açıdan da faydalıdır. İpliklerin, liflerin yumuşak ve pürüzsüz olmasını sağlayan koşullandırıcı etkisi, onları ayrıca korur.
2) Uluslararası ilişkilerde yumuşama, özellikle siyasi ilişkilerin sözlü iletişim yoluyla gerilimlerinin azaltılması anlamına gelen bir diplomasi terimidir. Bu terim 1912 yılında Fransa ve Almanya'nın gerilimleri azaltmaya yönelik başarısız girişimleriyle ortaya çıkmıştır. Yumuşama politikası farklı toplumsal ve ekonomik sistemlere sahip ülkelerin, ülke gruplarının, bloklarının, barış içinde bir arada yaşamayı sağlayan, bazı şartlara bağlanmış, uzun süreli, kapsamlı iş birliğini ifade eden, bilinçli bir şekilde ülkeler arasındaki gerginliğin genelde aşamalı bir şekilde azaltıldığını ön gören politikanın tanımıdır.
Örneğin 60 küsur yıl önce Soğuk Savaş sırasında ABD ve SSCB'nin başını çektiği iki blok arasında gerilen ilişkilerin diyalog ve doğrudan iletişim yoluyla normalleşmeye başlamasına ve bu sayede bloklar arası tansiyonun düşmesine yumuşama denir. Zaman aralığı olarak 1960'ların sonunda başlayan yumuşama dönemi 1979 sonunda Sovyetler Birliğinin Afganistan'a girmesi ile son bulmuştur. 1962 yılındaki Küba Füze Krizi sonrasında atılan adımlar aslında yumuşama döneminin öncüsü olarak sayılabilir. Ancak ABD'nin Vietnam'daki savaşa artan bir biçimde güç göndermesi ve buna devam etmesi yumuşama dönemini uzatmış ve geciktirmiştir. Yumuşama döneminin ana özellikleri, tarafların iki bloğu doğrudan karşı karşıya getirebilecek hamlelerden kaçınmaları, diyalog mekanizmalarını açık tutmaları ve anlaşmalar vasıtasıyla silahlanmayı sınırlandırmaya gitmeleridir. Amacım burada uzun uzun bir tarih dersi vermek değil. Dünyada çeşitli ülkeler, farklı bloklar arasındaki farklı politik ve askeri ilişkilerde olumlu yumuşama örnekleri, ya da olumlu başlayan yumuşama faaliyetlerinin çeşitli nedenlerle zaman içinde sekteye uğramasının örnekleri çoktur ve detaylarına girmeden bahsetmek bile onlarca, hatta yüzlerce sayfa doldurur. Bu nedenle uluslar arası yumuşama konusuna kısaca değinmiş olduktan sonra şimdi başka bir yumuşamaya geçeceğim.
3) Çok değer verdiğim biri var. Dost deyin, arkadaş deyin, kaprisli patron deyin, mükemmel yönetmen deyin, sarı inat biri deyin, hepsi ona uyar. Bir yıla yakın zamandır ilişkilerimiz limoni, hatta keskin sirke gibi. Nedenini o biliyor ama ben tam bilmiyorum. Ama o da tam biliyor mu emin değilim. Bir nedenle bana kızdı ve bence sarı inat olduğu için geri dönemiyor. Bazen ona bir laf atıyorum, ortamı yumuşatmak amacı ile. En başlarda çoğunlukla bana geri dönüş bile yapmıyordu. Sonra sonra seyrek te olsa bir kelimelik bir cevabı bile beni çok sevindiriyordu. Geçenlerde, neredeyse bir yıl sonra, hem birazcık uzun hem de bana eskiden hitap ettiği takma adımla hitap ederek bir şey yazınca havalara uçtum, dünyalar benim oldu. Ama sonra yine sessizlik ve umutsuzluk derken onun bir yorumuna benim farklı bakış açım onu dürttü ve bana cevabı ile yine ümit verdi. Ne zor bir işmiş bir sevdiğini yumuşatmak. Çamaşır olsa bir daha dener, makinaya yumuşatıcıyı daha fazla koyarsın, kumaşın cinsine göre başka cins yumuşatıcı kullanırsın. Ama ya insanlarda? Onları yumuşatabilmek sevgi, şans ve sabır istiyor, yani bir ilacı yok.
„Uçurtmalar rüzgar gücü ile değil o güce karşı koydukları için uçarlar“ demiş Winston Churchill. Şimdi ben size soruyorum, „Peki ya sevdiklerini yumuşatmak isteyenler? Onlar hangi güce karşı koyarlarsa ya da hangi nimetlere sahiplerse başarılı olurlar?“ Size sordum ama ben bunun cevabını kendimce yukarıda, birkaç satır evvel „sevgi, şans ve sabır“ olarak verdim. Bende ona karşı sevgim sınırsız, sabır derseniz aylardır sabrediyorum ama o şans anı bir türlü gelmemişti. Geçen gün bir sanal ortamdaki yazılımda iki kişi (burada A ve B diye isimlendirdim) arasında geçen şu kısa diyaloğu okudum:
A: - Bir ağaç hangi yöne düşer?
B: - Aşağı mı?
A: - Yaslandığı yöne düşer. Nereye yaslandığına dikkat et.
Ben de sanal ortamda bu diyaloğu paylaşan kişiye „Orman yangınlarından ağaç kalmışsa eğer.“ diye cevap yazdım. O da bana „Tekrar düşün, konu burada ağaç değil, insan. Bunda subliminal bir mesaj var.“ diye cevap verdi. Ben de ona „Ben o mesajı anladım ama, burada ağaç lafı edilince, fırsat bulup hepimizi çok üzen, hatta birçok defalar kasıtlı çıkarılan orman yangınlarından dem vurayım diye böyle bir cevap verdim“ dedim ve şöyle devam ettim:
„Yoksa ben insan olarak nereye veya kime yaslandığıma ömrüm boyunca hep dikkat etmeğe çalışmışımdır. Beni yanıltan yaslanmalarım da olmuştur ama genelde yaslandığım insanlar veya şeyler veya planlarım olumlu sonuç vermiştir. Birine güvenip ona yaslanırsam o kişi bir süre kendisini benden çekse bile eğer ona inanıyor ve önem veriyorsam yaslanmağa devam etmeğe gayret ederim. Taki o da bir gün benim ona yaslanmağa neden değer verdiğimi tekrar anlayana kadar. Tabii bunun illa bir kişi olması gerekmez. Bir fikre inanıp ona yaslanmak ta olabilir.“.
Şimdi bunları niye yazdın diyeceksiniz. İşte o şans anı artık gelmişti benim için. Çünkü bu karşılıklı yazışmalarımız (deyişlerimiz) o uzun zamandır ilişkilerimizi düzeltme çabasında olduğum o çok değerli bayan ile olmuştu. Yani onun verdiği mesajı benim yanlış anladığımı sanması onu bir bakıma sarı inatlığınıda aşarak dürtmüştü.
Fırsattı buldum ya, şimdi ben de burada ona kontra-subliminal bir mesaj yazayım. Umarım okur.
„Tamam ama sen de tekrar bir düşün, orman yangınlarından ağaç kalmışsa eğer derken ben de bir subliminal mesaj veriyorum. Yani her gün daha da kötüye giden bu çıkar, yalan dolan, bir tarafa yandaş olma gayreti içinde olanların dünyasında sırtını yaslayabileceğin bir insan, bir inanç, bir nesne kalmışsa eğer demek istiyorum.“.
Offf ne zormuş bu ilişkileriniz bozulmuş bir sevdiğinizle ortamı tekrar yumuşatmağa çalışma çabası. Ama değer, hem de sonsuza kadar değer bu çabalarım, yeter ki „sevgi, şans ve sabır“ bende hiç eksik olmasın.
Sizin de eğer anlamlı veya anlamsız nedenlerle ilişkilerinizin bozulduğu, zedelendiği, hatta bittiği sevdikleriniz, dostlarınız, arkadaşlarınız varsa hiç tereddüt etmeyin, önce ortamı yumuşatmağa, sonra da ilişkinizi eski güzel günlerdeki haline getirip perçinlemek için her türlü çabayı yapmaktan yılmayın. Hayat sevdikleriniz, güzel dost ve arkadaşlarınızla çok daha mutlu ve keyiflidir.
07.08.2023
Okunma Sayısı: 888
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.