UMUDA YOLCULUK - SIĞLA'NIN MUCİZESİ (3)
07 Şubat 2022, Pazartesi 17:07DOĞANIN HEYECANI…
Aslında kitabın iki bölümden oluştuğunu başında yazmıştım. Şimdi ikinci bölüme geçebiliriz.
Doğa adlı bir genç bir rüya görür. Rüyasında ağaçlar, ondan yardım istemektedir. Bizi kurtar demektedirler.
İstanbul Üniversitesi'nde bir odası vardı. Derslere giriyordu. Geçen yıl tezi yeterli not almamıştı. Yeniden bir tez yazması gerekiyordu.
Gece gördüğü rüyanın etkisiyle okula gitti.
Girer girmez, Bedia Hoca'nın kendisini görmek istediği söylendi.
Bedia Hoca:
-Geçen yıl kaybetmiştin, şimdi başaracaksın. Hazırlan Marmaris'e gidiyorsun.
Tez konusu "Liquid ambar orientalis Miller" yani SIĞLA AĞACI…
Marmaris ve çevresinde en az bir yıl çalışması gerekiyordu. Sığla nedir? Nasıl bir ağaçtır? Nasıl yağ çıkarılıyor gibi…
Fakat nişanlısı gitmesini istemez. Para, pul hepsi ben de var gibi maçoluk yapar. Doğa ona rağmen kararlıdır.
Marmaris Çetibel'inde taş bir ev tutulmuştu. Alt katta o oturacak, üst katta yalnız başına yaşayan Üçgül Teyze oturuyordu.
Kitabın bu bölümü, Roma 'dan kalkan geminin Knidos'a, sonra'da Apollon Alanına gelmesi ve bundan sonra, Marmaris ve tüm çevreyi anlatıyor.
Doğa daha Dalaman Hava alanından inip, yerleşeceği yere gelirken, Ortaca, Köyceğiz, Gökova maviliklerini görünce hayran kalmıştı. Ve nihayet Çetibeli…
Üçgül Teyze tam bir anne gibiydi. Yemeklerini hazırlar, isteklerini yerine getirmek için çabalardı.
Üçgül Teyze'ye ağaç incelemek için geldiğini söyleyince kadıncağız şaşırmıştı.
Zaten ilk dersi Üçgül Teyze vermişti. Sen de Sığla yağı kullanıyor musun sorusuna, Üçgül Teyze
-Hem de her bir ağrıya kullanırız, demişti.
Sonra, Muğla, Sakar Yokuşu, Ula ve Muğla.
Bürokrasi onu çok iyi karşılamıştı. Bazı yerlerde zorluk çıkarırlar ya, Muğla Orman İşletmesi müdüründen, diğer yetkililerine kadar çok yardımda bulunmuşlardı.
Sedir Adası'nda yaşamını değiştirecek Barış adlı bir gençle tanışır. Barış karısını kanserden kaybetmiştir. Buralarda Sığla yağını öğrenmiş, kansere de iyi geldiğini öğrenince, karısı hastayken, bunu neden öğrenemediğine, yanar dururmuş. O nedenle her şeyi bırakıp gelip buraya yerleşmiş.
Doğa Sığla ağacını incelemek için, daha doğrusu onun üzerine tez yazmak için gelmiştir. Barış ise, Sığla ağacına karşı büyük bir sempati beslemektedir. Bu ağaç hakkında bilmediği yoktur. Barış, botanikçi de değildir. Arkeologdur aslında. Barış bu bilgilerine dayanarak, bu yöredeki tüm eski tanrılar, tanrıçalar ve tarihsel yerleri anlatır doğaya, Kleopatra gibi, Agora gibi…Apollon gibi…
Sığla ile Barış sayesinde tanışır. Bu arada nişanlısı gelip zorla götürmek ister. Ancak, çevredeki yerliler tarafından haşlanır. Doğa yüzüğü çıkarıp yüzüne atar.
MUĞLA'NIN TEKTAŞ YÜZÜĞÜ…
Doğa'ya Barış anlatıyordu; Sığla muğla'nın tektaşıydı. Ama tarihe bakarsanız Asur tabletlerinde bile bu mucize ağacı ve yağını görürsünüz. Burada Barış'tan söz edince, Doğa'yı Marmaris'ten alıp, Asur'a, Aslan Yürekli Rişar'a, Evliya Çelebi, Mihrişah Sultan ,Harpi,Santos, Likya, Karya, Fethiye'ye, Kumluova'ya kadar anlatır. Devamla Karya, Köyceğiz, Dalaman ,Yetoon tiyatrosu; Artemis, Patara,Pergamon, Attalos, Sardes, Afridisyas,Ephesos, Ölü Deniz(Efsanesini de anlatır) Carettalar, anlatır Barış…
Doğa'nın bir görevi daha vardır. Sığla ağaçlarının korunması, kurtarılması. Çünkü Marmaris, Muğla yöresinde ağaç kazıyıcılar vardır, bunlara bu yörede Dırımacılar denir. Bilinçli olmadıkları için, ağaçlara zarar vermektedirler. Doğa ve Barış bunları eğitimden geçirir. Yani ne zaman yağ toplanacak hammadde alınır, ne zaman yağ çıkarılır gibi. Yoksa, tüm ülkemizde bildiğimiz gibi, o çevrede yaşayan kimileri ağaçlara çok hoyrat davranmaktadırlar.
Doğa, Üçgül Teyze dahil o yöredeki sığla yağı yapanlarla içli dışlı oldu. Nasıl göze açılır, nasıl yağ toplanır hepsini öğrendi. Noksan kalanları da barış sağladı. O köylülerden, köylüler ondan çok şey öğrendiler…
ÖLÜDENİZ ADI NEREDEN GELİYOR?
Kitabımızdaki şu öyküyü gerçekten yeni duydum. Ölü Deniz adı nereden geliyor?
"..Geçimini balık tutup onları satarak sağlayan bir baba ve oğul varmış. Baba ve oğul Ölüdeniz yakınlarında balığa çıkarlar. Ancak, fırtına çoktur. Balıkçının oğlu, şurada bir koy var, dediyse de dinletemez. Oğul inatla koy olduğunu söyler. Baba benden iyi mi bileceksin diyerek, çocuğa bir tokat atar.Oğlu sendeleyerek denize düşer. Kaybolup gider. Baba oğlunun kaybolmasıyla kahrolur. Ancak daha da kahrolası bir şey olur. Oğlunun bahsettiği koy gerçekten vardır. O koya sığınır. Ancak, oğlunun ölümüne sebep olduğu içen, pişmanlığından oracıkta kendini öldürür…Efsaneye göre Ölüdeniz kıyılarında bir kaya parçası var, insan başına benzeyen ve o kayanın ölen evladının taşlaşmış başı olduğu söylenir.
Tabii kitap bu hüzünlü öyküyle bitmiyor. Kralın hasta kızı Zoya'yı iyi eden Knidoslu Urian ile evlenmesi…
Yine Doğa ile Barış'ın evlenmesi ile bitiyor.
Doğa bir rüya görüyor. Rüyasında gördüğüne şunu dedi:
-Kimsin sen?
-Benim adım Zoya. Ben senim. Doğa sen de bensin. Sadece zamanın aynasından kendine bakıyorsun…
Onlar eriyor muratlarına…
Cüzzamlılar iyi oluyor. Muğla'daki Sığla ağaçları kurtuluyor.
SON SÖZ YERİNE/YA DA ÖNERİLERİM:
Bu kitabı ben yazsaydım. Kitabı Şahin AKDEMİR…ve Türkan Saylan'a adardım.
Şahin Akdemir'de ağaçları kurtarırken şehit olan biri
Türkan Saylan'ı anlatmak için sayfalar yazılmalı…
Ancak, kitabımızda Cüzzam(Halk ağzından ALATEN), bilimsel adı , Lepra olan zamanın çok ağır bulaşmayan bir hastalığı…
Gerhard Armauer Hansen tarafından keşfedilen bir basildir. O nedenle buna Hansen basili , Ya da Hansen Hastalığı denir.
Türkiye'de kimsenin adını bile anmak istemediği bu basili yok eden Türkan saylan'dır. Onun sayesinde, yüz binleri bulan Cüzzamlı sayısı, 500-600 sayılarına kadar inmiştir. Şu anda, Türkan Ablamızın kurduğu CÜZZAMLA SAVAŞ DERNEĞİ hala faaliyettedir.
Diğer önerilerime gelince;
*Roma'dan çıkıp, Knidos'a, Apollon Kutsal Alanına kadar olan bölümün bir haritasını koyardım kitaba. O harita üzerinde, geçilen tarihsel yerlerdeki Kosmo'nun anlattıkları yerleri gösterirdim.
*İkinci bir yerel harita daha yapardım. O haritada da Sığla ağaçlarının olduğu bölge ile Muğla'nın tarihsel yerlerini Barış anlatıyormuş gibi gösterirdim.
*Tanrılar, tanrıçalar ve yerlerin bilgileri kitabın en arkasına konulmuş. Bu kitabın okunmasını zorlaştırıyor. Ben olsaydım, diğer bilimsel kitaplarda olduğu gibi, her anlatımın altına her bilgiyi yazardım. Örneğin:Knidos adı geçince, arka sayfayı açmaktansa, altını okumak daha kolay olur.
Özet olarak, herkesin , özellikle Muğla ve çevresinde yaşayanların, hele Datçalıların hepsinin evinde bu kitaptan bir tane bulunmalı. Tıpkı Sebiha Arslan'ın KALP UCU DATÇA KİTABI gibi…
Okunma Sayısı: 8593
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.