TÜRK KADINININ SOSYAL VE SİYASİ HAK ALMA MÜCADELESİ(2) (Kadınlarımız Alanlara Çıkmadan Az Önce)
16 Aralık 2024, Pazartesi 01:51
(Kadınlarımız Alanlara Çıkmadan Az Önce)
1923 başında, “KADIN” adının, ister Ana, ister Bacı densin, TBMM de bu isimlere tahammül edemeyen feodaller bulunuyordu. Bir de buna dinsel kılıf buluyorlardı.
Ancak, bir yıl sonra, yani 1924 yılında hava biraz değişmişti.
Gerçekten, TBMM de anayasa metni üzerinde görüşmeler yapılırken pek çok parlamenter, tasarının 10 ve 11. Maddelerinin “18 yaşını bitiren her Türk’ün milletvekili seçimlerine katılabileceğini” ve “30 yaşını bitiren her Türk’ün milletvekili seçilebileceğini” öngördüğünü ileri sürerek, artık kadın ile erkeğin bu konuda eşit olduklarını, bir ayrım yapılmaması gerektiğini savundular. Tabii hemen dirençle karşılaştılar. Kadınların seçme ve seçilme gibi bir haklarının olmadığını ileri sürenlerin sözcüsü Celal Nuri Bey şunu ileri sürüyordu, Ona göre;
-…Bu yasa yalnızca erkeklerin seçme ve seçilme hakları olduğunu ön görmekteydi.
Ona göre, “her Türk” deyiminden yalnızca erkeklerin anlaşılması gerekiyordu.
Bu kez Kütahya Milletvekili Recep Bey sözcüye yanıt vermek gereğini duydu:
-Yani kadınlar Türk değil midirler?
Celal Nuri;
-Evet Türk’türler!...
Recep bey:
-Öyleyse adı geçen maddeler onları da kapsamaktadır.
Urfa milletvekili Yahya Kemal(Beyatlı) söz alarak:
-Her Türk yerine Erkek ve kadın her Türk deyiminin konulması yerinde olur, diye bir değişiklik önergesi verdi.
Maalesef bu öneri büyük bir milletvekili oyuyla reddedildi. Bir de alkışladılar. Bu alkışlar üzerine Recep Bey(Peker)
-Bu hakları kadınlara vermiyorsunuz, bari alkışlamaktan vazgeçiniz.
Laiklik ve kadın haklarına karşı olanlar kazanmıştı. Kadın Hakları savunucuları yenilmişti. Ama hiç değilse seslerini duyurabilmişlerdi.
Milletvekilleri bu haklara karşılardı. Ama halk da buna hazır değildi.
Cumhuriyetten sonra kurulan Türk Kadın Birliği , bu alanda zihinleri evrimleştirmeye çalışacaktı.
1924’de kurulduğunda, Türk Kadın Birliği ,zamanın koşulları ve kuruluşuna ve mücadelesine engel olmaması için siyasal nitelikli tüm maddeleri tüzüğünden çıkarmaya karar vermişti.
1926 yılına gelindiğinde Türk Kadın Birliği başkanı Nezihe Muhittin Hanım, yaşamın tüm alanlarında , beceri isteyen yerlerde de görevli olan kadınların , seçilme ve seçme hakkını da hak ettiğini açıklıyordu.
Bu, bir kampanyanın çıkış noktasıydı. Kampanyaya, yalnızca eski imparatorluk başkentinde değil, Anadolu’nun pek çok yerinde kurulan Türk Ocakları GİBİ BAŞKA DERNEKLER DE KATILDILAR. Örneğin, Trabzon Türk Ocağı çerçevesinde verdiği bir konferansta Süreyya Hulusi Hanım şöyle diyordu:
“…Türk kadını tarihte siyasal bir rol oynamıştır. O kendi olanaklarını tanımaktadır. Ekonomik yaşamda bir yer almaya yeteneği olduğuna göre, ülkenin işleriyle uğraşmaya yetenekli olduğu niçin kabul edilmiyor? Herkes ondan yurttaşlık dersleri alırken, ulusun kaderi ve yönetimi söz konusu olduğunda onu neden ihmal ediyoruz…”(devam edecek)
Okunma Sayısı: 189
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.