TOPLUMSAL VE SANATSAL ÇERÇEVEDEN 1920'LER DÜNYASINA BAKIŞ
10 Mayıs 2022, Salı 12:22Paris her zaman olduğu gibi bu dönemde de sanat dünyasının kültürel başkentidir. Ancak Kübistlerin Montmartre'ı yerine, Sürrealistlerin ve Paris Okulu'nun (Ecole de Paris) Montparnasse'ı gözde mekân konumundadır. Öte yandan da, Art Deco tarzına ismini veren 1925 tarihli “Exposition Internationale des Arts Décoratifs et Industriels Modernes”, sınırsız zenginliğin estetik değerlerini doruğa taşımış, yeni önerileri ve tartışmalı yaratıcılığıyla, Hollandalı sanatçı Theo van Doesburg'un başlattığı NeoPlastik avangard akım, De Stijl dergisinde (1917) hayat bulmuştur. Son derece yalın geometrik öğeler, birbiriyle iç içe geçmiş, yeniden şekillendirilebilir alanlar ve ana renkler, bu akımın tanımlayıcı özelliklerini oluşturmaktadır. Yine bu tarihlerde, fotoğraf ve sinemayla birlikte yeni bir kolektif sanat biçimini temsil eden modern tasarım gelişme dönemini yaşamaktadır. Tasarımın kökenleri, 19.yüzyılın “Arts and Crafts” akımında yatar. Bu akımın ilkelerini William Morris “insanlar tarafından insanlar için yaratılan insanların sanatı” 25 şekilde özetlemiştir. Daha sonra Post-Sezessionist(ayrılıkçı) Art Nouveau ortamında gelişen tasarım anlayışında işlevsellik estetik kaygının önüne geçer. Fransa'da Pürizm(süsleme trendini tamamen reddetmeyi ve temiz ve net biçimlere dönmeyi amaçlar.)adında ifadesini bulan “fabrika sanatı” akımının kurucuları olan Amédée Ozenfaut ile Charles-Edouard Jeanneret (Le Corbusier) kuramlarını “Après le Cubisme” (Kübizm)(25 E. H. Gombrich,) (Sanatın Öyküsü, s.320. 28 Sonrası) manifestosunda ve 1920-1925 arasında yayınlanan L'Esprit Nouveau adlı eleştiri dergisinde açıklamışlardır. Amaçları, biçimlerin ve tarzların en sade ve en arı haline dönerek “sanatçılara çağın ruhunu aşılamak'tır. Bu sırada Berlin son derece huzursuz politik ortamında yıllardır gelişimini sürdüren ve patlama noktasına gelmiş yaratıcı güce sahne olmaktadır. Otellerin, tiyatro salonlarının ve büyük mağazaların ışıklarıyla aydınlanan New York ise bu dönemin en genç kültür başkenti olmaya adaydır. Yüzyılın başlarından itibaren New York'ta hayat hızlı yaşanmış, Batı dünyasının enerjisi ve yaratıcılığı, ulusal ve uluslararası çapta düzenlenen büyük sergilerde ortaya çıkmıştır. Paris 1900'de, Milano 1906'da, Brüksel ve Torino 1911'de, Berlin 1920'de uluslararası sergilere ev sahipliği yapmıştır.
Edebiyat dünyasını zenginleştiren modern kitaplar arasında Marcel Proust'tan Geçmiş Zaman Peşinde'nin dördüncü cildi, James Joyce'tan Ulysses, Reiner Maria Rilke'den Duino Ağıtları, Pablo Neruda'dan Yirmi Aşk Şiiri, Italo Svevo'dan Zeno'nun Bilinci ve F. Scott Fitzgerald'dan Büyük Gatsby sayılabilir. Bauhaus Okulu'nun Weimar'dan Dessau'ya taşındığı günlerde Kandinsky azimle çalışarak Düzleme Göre Nokta ve Çizgi (Punkt und Linie zu Fläche) adlı makalesini tamamlar (1926).
Resimsel Öğelerin Analizine Dair Bir Makale alt başlığını taşıyan kitap, Kandinsky'nin hem profesyonel anlamda içinde bulunduğu önemli evreye, hem de sanatsal düşüncesinin gelişimine işaret eder. Sanatta Tinsellik Üzerine adlı eseri renklere dair bir “mistik bildiri” olarak değerlendirilirken, Düzleme Göre Nokta ve Çizgi bir matematikçinin titizliği, büyük bir heves ve coşkusuyla etrafındaki dünyayı keşfeden bir sanat kuramcısının eseridir artık.
Yıllar boyu gözlemlediği temel geometrik unsurlar arasındaki ilişkiyi ve bu unsurların iletişimine girdiği düzlem ile birlikteliğini, çalışma ve öğretmenin birikimini bir araya getirmektedir.
Okunma Sayısı: 1436
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.