TIBBİ ETİK VE DEONTOLOJİ
26 Mart 2019, Salı 11:08Kitabın tam adı”TTB VE TABİP ODALARININ TIBBİ ETİK VE DEONTOLOJİYİ KORUMA SORUMLULUĞU”
Kitabın Editörü Uz.?Dr.?Genel Cerrah Naki Bulut,aynı zamanda TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesidir.
Yazarlar:Dr.Türkcan Baykal,Dr.Ümit Biçer,Dr.?M.?Murat Civaner,Av.?Verda Ersoy,Dr,Hakan Giritlioğlu,Dr.?M.?Cumhur İzgi,Dr.?Sermet Koç,Dr.Nüket Örnek Büken,Dr.?Hafize Öztürk Türkmen
Kitaptan haberim,değer dostum Naki Bulut Datça'ya geçici görevle geldiğinde haberim oldu.
-Bana da verir misin?dedim. O da:
-Daha çok hekimler için bir kitap….(yani biraz zor anlaşılır demek istedi. Bir şey daha tıp doktorları kendilerine hekim denmesini istiyor,öyle sezdim)
Ben de söz verdim. Okuyacağım,inadına da bu kitap hakkında yazı bile yazacağım dedim. İyi ki de okumuşum. Beni de ne kadar yakından ilgilendiriyormuş! İşte o yazı bu yazı!
DEONTOLOJİ:Ödev bilimi-Yükümlülükler bilgisi(sözcük anlamıyla böyle)
Genel tanım olarak”Bir mesleği uygularken ahlaki değer ve etik kurallarını inceleyen bilim dalıdır. İnsanın belirli ödevlerini olduğunu varsayan ahlak.
Bir tıp kitabını,bir hukuk kitabını okuyup özet olarak yorumlamanın zorluğunu biliyorum. Ben onu yapmayacağım. Beğendiğim,sevdiğim yerleri alıp,sizinle paylaşacağım.
“…hekimlik en geniş manasıyla ele alındığında disiplin cezalarıyla hizaya sokulabilecek bir meslek değildir”(Syf:5)
“…Hekimlik,ihtiyaç duyan herkesi tedavi ederek yapılan bir iş olarak görülmekle birlikte tek bir insanın bile sağlık hizmetine ihtiyaç duymayacağı ve hastalanmayacağı bir dünya ütopyasını da savunduğu ölçüde toplumsal değerler sistemindeki yerini koruyabilir…”(syf:5)
“..?Deontoloji hekimlik mesleği içinse,bilindiği üzere önceliği hasta için en iyi olana verme,ayrım yapmama,mesleki gizliliği koruma gibi pek çok ahlaki kuralı bulunmaktadır(M.?Murat Civaner Sy:9)
Civaner'in yazının devamında Hekimlik Andı var. Bu andı buraya almak istiyorum
HEKİMLİK ANDI
Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak,
Yaşamımı insanlık hizmetine adayacağıma,
Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime
Görevimle hastam arasına;yaş,hastalık ya da engellilik,inança,etnik köken,cinsiyet,milliyet,politik düşünce,ırk,cinsel yönelim,toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları,yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağımı,
Mesleğimi vicdanımla,onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere,meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı,esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile,tıbbi bilgimi,insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla,özgürce ve onurum üzerine
Ant içerim.(syf:10)
Böyle andı yapan ve uygulayan tüm hekimlere selam göndererek,yazımıza devam ediyoruz.
Kitabın ilerleyen sayfalarında meslek ahlakı kuralları da yer almaktadır. Burada birkaçını yazalım:
*Birincil görev olarak;insanın yaşamı,sağlığı,kişiliği ve onuruna saygı ve özen göstermek.
*Kişisel özelliklere göre ayrım yapmamak,
*İnsan haklarına saygı göstermek,
*Bilimsel bilgi kullanmak/Bilimdışı-aldatıcı tanı ve tedavi uygulamamak.
*Ticari görünüm vermemek,reklam yapmamak
*Çıkar ilişkisi kurmamak,
*Kaynakların adil dağılımı,hak savunucusu gibi toplumsal yükümlülüklerini yerine getirmek.
Makalenin sonunda sayın Civaner,şöyle diyor”…meslek ahlakı kuralları soyut/yaşama değmeyen/süslü ifadelerden çok “DOKTOR” ile”HEKİM”i birbirinden ayıran,tıbbın bir kurum olarak toplum içinde var oluşuna zemin sağlayan,birey ve toplum sağlığı için olmazsa olmaz gerekliliklerdir.
Sonraki bölümlerde Dr.?Naki Bulut ve Av.?Verda Ersoy,mesleki sorumluluk ve disiplin işlemleri üzerinde durmaktadır. Buradaki konu daha çok hekimlere dönük,disiplin,kovuşturma ve içsel denetim üzerine kurulmuş. Geneli kapsamadığı için bu kadar yazıyoruz.
Dr.?Hakan Giritlioğlu'nun ele aldığı Sağlık Alanında Reklam Yasağı ve Nedenleri,İlan ve Bilgilendirmenin Sınırı,Tabip Odalarının görevleri,başlığı altındaki makalesi ,yazının başında anlatmak istediğim,benimle ilgili bölüm. Bu makalede 6502 Sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanun'a gönderme yapılmaktadır. Göndermenin ötesinde,Kanunda reklamların yeri üzerinde durulmuş,hekimlikle reklam ilişkisi ele alınmıştır. Sadece örtülü reklam değil,Tüketicinin Korunması sağlık açısından da önemlidir. Bunu da ileride ben yazmak isterim…
Devam edelim. Sayın Giritlioğlu yazının başında:
“İlgili tüm hukuksal düzenlemeler ve etik kurallar gereği sağlık alanında Reklam yapmak kesinlikle yasaktır. Verilebilecek ilanlar ve yapılabilecek bilgilendirmeler için de sınırlılıklar getirilmiştir.
“..?sağlık alanında reklam,sağlık hizmetini ticari bir meta haline dönüştürerek,hizmetin gereği gibi ifasını engellemektedir. “
Anladığımıza göre hekimin reklam vermesi etik değildir…
6502 Sayılı Yasanın sadece 61.?maddesine gönderme eksik olmuş zannımızca. Bu maddenin daha fazla açılımı,Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği konuyla ilgili daha fazla bilgi vermektedir.
Bu bölümde dikkatimizi çeken şu otçular…olarak anılanlara da bir ders verilmektedir.
Dr.?Sermet Koç ise içe dönük bir çalışma yapmıştır. Ama dikkatimizi çeken şu cümleler olmuştur”Doğallıkla asıl amacı sağlık olan bir uygulamada kasti bir davranış tıbbi bir uygulamanın doğasına aykırıdır. Kasten öldürme suçunun tıbbi uygulamada yeri yoktur….”
Meslekle ilgili cezalar,onur kurulu kararlarından örnekler verilen bir bölüm…
Dr. Nüket Örnek Büken ise,…Hasta Özerkliğine Saygı konusu ele almış,yine TTB Onur kuruluna aksetmiş konuyla ilgili konular üzerinde durmuştur.
Dr.Türkcan Baykal ve Dr.Ümit Biçer'in ortak makalesinde Özgürlüğünden alıkonulmuş Kişilerin Adli Muayene ve Raporlandırılması,adlı özgün çalışması vardır:Özetle;
“…Hukuk,norm ve kuralların dışına çıkıldığı durumlarda;”hakikate ulaşmak,sorumluları ve sorumluluklarını saptamak,adil bir yargılama ile adaleti gerçekleştirmek,ortaya çıkan zararı tazmin etmek ve onarımı gerçekleştirebilmek için olayın nedenleri sorumluları,gerçekleştirilme şekli ve sonuçlarını aydınlatmaya çalışmaktadır…”
Tutuklu ve hükümlülerin de diğer hastalar gibi düşünülmesi gerektiği anlatılmış
Tıp etiği ilkeleri uzun uzun anlatılmıştır.
Bu bölümde Cenevre Bildirgesi'ndeki Hekimlik Andı yer almaktadır;
“Görevimle hastam arasına;yaş,hastalık ya da engellilik,inanç,etnik köken,cinsiyet,milliyet,politik düşünce,ırk cinsel yönelim,toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime..?and içerim…
Demokrasi ve insan hakları açısından,çok önemli gördüğüm şu alıntıyı da almak istiyorum;
“…Hastanın muayene ortamına (kelepçe,gözbağı ve zincir gibi kısıtlayıcılar) ile girmesine engel olmak ve muayeneleri herhangi bir kısıtlayıcı olmaksızın gerçekleştirmek hekimin sorumluluğundadır…”
Dr.?M.?Cumhur İzgi'de Hasta Sırrı ve Mahremiyeti üzerine güzel bir makale yazmış. Özet olarak”…Unutulmamalıdır ki;şu an için var olan yaşam koşullarını verili kabul etmek bireyi körleştirecektir. Ancak bilinç özgürleştirilebildikçe ikdiran körleşecektir…”
Dr. Hafize Öztürk Türkmen'in,makalelerini okurken,antik çağa,o büyük filozofları dinliyor gibi oldum. Tarihi aydınlatan o büyük alıntıları sizinle satırına dokunmadan paylaşmak istiyorum.
“Bilim tarihi; vehalet ve hurafenin miskinliğine,ikiyüzlülük ve yalana,aldatma ve aldanmaya;kısaca,kanalığın tüm güçlerine karşı sürüp gelen,ama bir türlü bitmeyen bir savaşımın öyküsüdür(George Sarton)
Böyle başlayan yazının devamında,aydınlanma çağının o güzel insanlarıyla bizleri tekrar buluşturuyor. İşte Sokrates Savunmasından”…Mahkum olmamın nedeni,sözlerimden değil,atılganlığımdan,aldırışsızlığımdan,saygısızlığımdan ötürü,sizin hoşunuza gitsin diye,başkalarından işitmeye alıştığınız gibi ağlayıp sızlamadığım için,kendime yakıştıramadığım bu benzeri şeyleri yapmadığım içindir. Özgür bir adama yakışmayacak aşağılıklara katlanarak yaşamaktansa,kendimi savunarak ölmeyi seçerim. ….Güç olan ölümden kaçınmak değil,kötülüklerden kaçınmaktır…
Hele bir Giordano Bruno(1548-1600) var. Bu bilim insanının adıyla 1990 lı yıllarda Türkiye'de Devlet Tiyatrolarında bu oyun oynanmıştır. Müthiş bir oyundu. Birkaç kez gidip izledim.?Bruno zamanın gericileri,yobazları tarafından kazığa bağlanıp diri diri yakılmıştı. “…Ne gördüğüm hakikatı gizlemekten hoşlanırım,ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki,bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım. …
Sayın Türkmen, bizi yine alıp tarihin derinliklerine götürüp,dünyayı döndürmeye devam ediyor. Bu kez Galileo Galilei 'den söz ediyor. Galile,kazıktan kurtuluyor,ancak yaşam boyu ev hapsine çarptırılıyor. O yine de bir aydın gibi “Eppur si muove(Yine de dönüyor) diyor. Görüldüğü gibi,Dr.?Hafize hanım bilimin gücünü çok güzel anlatıyor.
Gelenekselden Tamamlayıcıya Bilimdışı Sağlık Uygulamaları, adlı makalesinde,günümüzde çokça konuşulan şu otçulara,hacamatçılara,sülükçülerle ilgili anlatımlarda bulunuyor. Onlarca örnek veriyor.
İnsan sağlığıyla ilgili bu kadar spekülatif bir piyasanın oluşması karşısında hekim olarak şu soruları soruyor
-Sorun nedir? –Soruna nasıl yaklaşılmalıdır,-Çözüm için ne yapmalıdır?
Geleneksel sağlık uygulamalarına karşı durulmadığını,”..?geleneksel sağlık uygulamalad-rının toplumsal ve tarihsel nitelik taşıdığı söylenebilir” diye özetliyor.Ancak alternatif tıp olarak adlandırılan tedavi yöntemlerinin geleneksel tıptan ayrıldığının da altı çiziliyor.Devamında alternatif tıp adı altında yapılanların milyarlarca lirayı bulduğu rakamlarla açıklanıyor. Deneysel yöntem yerine deneycilik egemen kılınmaktadır.
Burada tüm okuyucuları ilgilendiren bir konunun altını çizmek istiyorum. Yine Hafize Öztürk Türkmen'in yazısının sonuç bölümünden:
“Dünya Sağlık Örgütü bitkisel ürünlerin ilaç olmadığını,güvenlik sorunu olduğu konusunda sürekli bültenler yayınlamaktadır. Sağlık bakanlığı'nın da bu yönde bir bakış açısı ve uygulaması olmalıdır…
Türkiye'de aktarlar yeterince denetlenmemektedir.,aktarlar ile ilgili geniş kapsamlı mevzuat hayata geçirilmelidir.
Şu kansere iyi geliyor,bu gribe,şu prostata,şu karaciğere söylemlerinden kaçının. Bilimsel hekimliğe güvenin.
Hepinizin eline gözüne,yüreğine sağlık.
Kitabın tam adı”TTB VE TABİP ODALARININ TIBBİ ETİK VE DEONTOLOJİYİ KORUMA SORUMLULUĞU”
Kitabın Editörü Uz.?Dr.?Genel Cerrah Naki Bulut,aynı zamanda TTB Yüksek Onur Kurulu Üyesidir.
Yazarlar:Dr.Türkcan Baykal,Dr.Ümit Biçer,Dr.?M.?Murat Civaner,Av.?Verda Ersoy,Dr,Hakan Giritlioğlu,Dr.?M.?Cumhur İzgi,Dr.?Sermet Koç,Dr.Nüket Örnek Büken,Dr.?Hafize Öztürk Türkmen
Kitaptan haberim,değer dostum Naki Bulut Datça'ya geçici görevle geldiğinde haberim oldu.
-Bana da verir misin?dedim. O da:
-Daha çok hekimler için bir kitap….(yani biraz zor anlaşılır demek istedi. Bir şey daha tıp doktorları kendilerine hekim denmesini istiyor,öyle sezdim)
Ben de söz verdim. Okuyacağım,inadına da bu kitap hakkında yazı bile yazacağım dedim. İyi ki de okumuşum. Beni de ne kadar yakından ilgilendiriyormuş! İşte o yazı bu yazı!
DEONTOLOJİ:Ödev bilimi-Yükümlülükler bilgisi(sözcük anlamıyla böyle)
Genel tanım olarak”Bir mesleği uygularken ahlaki değer ve etik kurallarını inceleyen bilim dalıdır. İnsanın belirli ödevlerini olduğunu varsayan ahlak.
Bir tıp kitabını,bir hukuk kitabını okuyup özet olarak yorumlamanın zorluğunu biliyorum. Ben onu yapmayacağım. Beğendiğim,sevdiğim yerleri alıp,sizinle paylaşacağım.
“…hekimlik en geniş manasıyla ele alındığında disiplin cezalarıyla hizaya sokulabilecek bir meslek değildir”(Syf:5)
“…Hekimlik,ihtiyaç duyan herkesi tedavi ederek yapılan bir iş olarak görülmekle birlikte tek bir insanın bile sağlık hizmetine ihtiyaç duymayacağı ve hastalanmayacağı bir dünya ütopyasını da savunduğu ölçüde toplumsal değerler sistemindeki yerini koruyabilir…”(syf:5)
“..?Deontoloji hekimlik mesleği içinse,bilindiği üzere önceliği hasta için en iyi olana verme,ayrım yapmama,mesleki gizliliği koruma gibi pek çok ahlaki kuralı bulunmaktadır(M.?Murat Civaner Sy:9)
Civaner'in yazının devamında Hekimlik Andı var. Bu andı buraya almak istiyorum
HEKİMLİK ANDI
Hekimlik mesleğinin bir üyesi olarak,
Yaşamımı insanlık hizmetine adayacağıma,
Hastamın sağlığına ve esenliğine her zaman öncelik vereceğime,hastamın özerkliğine ve onuruna saygı göstereceğime,
İnsan yaşamına en üst düzeyde saygı göstereceğime
Görevimle hastam arasına;yaş,hastalık ya da engellilik,inança,etnik köken,cinsiyet,milliyet,politik düşünce,ırk,cinsel yönelim,toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime,
Hastamın bana açtığı sırları,yaşamını yitirdikten sonra bile gizli tutacağımı,
Mesleğimi vicdanımla,onurumla ve iyi hekimlik ilkelerini gözeterek uygulayacağıma,
Hekimlik mesleğinin onurunu ve saygın geleneklerini bütün gücümle koruyup geliştireceğime,
Mesleğimi bana öğretenlere,meslektaşlarıma ve öğrencilerime hak ettikleri saygıyı ve minnettarlığı göstereceğime,
Tıbbi bilgimi hastaların yararı ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için paylaşacağıma,
Hizmeti en yüksek düzeyde sunabilmek için kendi sağlığımı,esenliğimi ve mesleki yetkinliğimi korumaya dikkat edeceğime,
Tehdit ediliyor olsam bile,tıbbi bilgimi,insan haklarını ve bireysel özgürlükleri çiğnemek için kullanmayacağıma,
Kararlılıkla,özgürce ve onurum üzerine
Ant içerim.(syf:10)
Böyle andı yapan ve uygulayan tüm hekimlere selam göndererek,yazımıza devam ediyoruz.
Kitabın ilerleyen sayfalarında meslek ahlakı kuralları da yer almaktadır. Burada birkaçını yazalım:
*Birincil görev olarak;insanın yaşamı,sağlığı,kişiliği ve onuruna saygı ve özen göstermek.
*Kişisel özelliklere göre ayrım yapmamak,
*İnsan haklarına saygı göstermek,
*Bilimsel bilgi kullanmak/Bilimdışı-aldatıcı tanı ve tedavi uygulamamak.
*Ticari görünüm vermemek,reklam yapmamak
*Çıkar ilişkisi kurmamak,
*Kaynakların adil dağılımı,hak savunucusu gibi toplumsal yükümlülüklerini yerine getirmek.
Makalenin sonunda sayın Civaner,şöyle diyor”…meslek ahlakı kuralları soyut/yaşama değmeyen/süslü ifadelerden çok “DOKTOR” ile”HEKİM”i birbirinden ayıran,tıbbın bir kurum olarak toplum içinde var oluşuna zemin sağlayan,birey ve toplum sağlığı için olmazsa olmaz gerekliliklerdir.
Sonraki bölümlerde Dr.?Naki Bulut ve Av.?Verda Ersoy,mesleki sorumluluk ve disiplin işlemleri üzerinde durmaktadır. Buradaki konu daha çok hekimlere dönük,disiplin,kovuşturma ve içsel denetim üzerine kurulmuş. Geneli kapsamadığı için bu kadar yazıyoruz.
Dr.?Hakan Giritlioğlu'nun ele aldığı Sağlık Alanında Reklam Yasağı ve Nedenleri,İlan ve Bilgilendirmenin Sınırı,Tabip Odalarının görevleri,başlığı altındaki makalesi ,yazının başında anlatmak istediğim,benimle ilgili bölüm. Bu makalede 6502 Sayılı Tüketicinin korunması Hakkında Kanun'a gönderme yapılmaktadır. Göndermenin ötesinde,Kanunda reklamların yeri üzerinde durulmuş,hekimlikle reklam ilişkisi ele alınmıştır. Sadece örtülü reklam değil,Tüketicinin Korunması sağlık açısından da önemlidir. Bunu da ileride ben yazmak isterim…
Devam edelim. Sayın Giritlioğlu yazının başında:
“İlgili tüm hukuksal düzenlemeler ve etik kurallar gereği sağlık alanında Reklam yapmak kesinlikle yasaktır. Verilebilecek ilanlar ve yapılabilecek bilgilendirmeler için de sınırlılıklar getirilmiştir.
“..?sağlık alanında reklam,sağlık hizmetini ticari bir meta haline dönüştürerek,hizmetin gereği gibi ifasını engellemektedir. “
Anladığımıza göre hekimin reklam vermesi etik değildir…
6502 Sayılı Yasanın sadece 61.?maddesine gönderme eksik olmuş zannımızca. Bu maddenin daha fazla açılımı,Ticari Reklam ve Haksız Ticari Uygulamalar Yönetmeliği konuyla ilgili daha fazla bilgi vermektedir.
Bu bölümde dikkatimizi çeken şu otçular…olarak anılanlara da bir ders verilmektedir.
Dr.?Sermet Koç ise içe dönük bir çalışma yapmıştır. Ama dikkatimizi çeken şu cümleler olmuştur”Doğallıkla asıl amacı sağlık olan bir uygulamada kasti bir davranış tıbbi bir uygulamanın doğasına aykırıdır. Kasten öldürme suçunun tıbbi uygulamada yeri yoktur….”
Meslekle ilgili cezalar,onur kurulu kararlarından örnekler verilen bir bölüm…
Dr. Nüket Örnek Büken ise,…Hasta Özerkliğine Saygı konusu ele almış,yine TTB Onur kuruluna aksetmiş konuyla ilgili konular üzerinde durmuştur.
Dr.Türkcan Baykal ve Dr.Ümit Biçer'in ortak makalesinde Özgürlüğünden alıkonulmuş Kişilerin Adli Muayene ve Raporlandırılması,adlı özgün çalışması vardır:Özetle;
“…Hukuk,norm ve kuralların dışına çıkıldığı durumlarda;”hakikate ulaşmak,sorumluları ve sorumluluklarını saptamak,adil bir yargılama ile adaleti gerçekleştirmek,ortaya çıkan zararı tazmin etmek ve onarımı gerçekleştirebilmek için olayın nedenleri sorumluları,gerçekleştirilme şekli ve sonuçlarını aydınlatmaya çalışmaktadır…”
Tutuklu ve hükümlülerin de diğer hastalar gibi düşünülmesi gerektiği anlatılmış
Tıp etiği ilkeleri uzun uzun anlatılmıştır.
Bu bölümde Cenevre Bildirgesi'ndeki Hekimlik Andı yer almaktadır;
“Görevimle hastam arasına;yaş,hastalık ya da engellilik,inanç,etnik köken,cinsiyet,milliyet,politik düşünce,ırk cinsel yönelim,toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin girmesine izin vermeyeceğime..?and içerim…
Demokrasi ve insan hakları açısından,çok önemli gördüğüm şu alıntıyı da almak istiyorum;
“…Hastanın muayene ortamına (kelepçe,gözbağı ve zincir gibi kısıtlayıcılar) ile girmesine engel olmak ve muayeneleri herhangi bir kısıtlayıcı olmaksızın gerçekleştirmek hekimin sorumluluğundadır…”
Dr.?M.?Cumhur İzgi'de Hasta Sırrı ve Mahremiyeti üzerine güzel bir makale yazmış. Özet olarak”…Unutulmamalıdır ki;şu an için var olan yaşam koşullarını verili kabul etmek bireyi körleştirecektir. Ancak bilinç özgürleştirilebildikçe ikdiran körleşecektir…”
Dr. Hafize Öztürk Türkmen'in,makalelerini okurken,antik çağa,o büyük filozofları dinliyor gibi oldum. Tarihi aydınlatan o büyük alıntıları sizinle satırına dokunmadan paylaşmak istiyorum.
“Bilim tarihi; vehalet ve hurafenin miskinliğine,ikiyüzlülük ve yalana,aldatma ve aldanmaya;kısaca,kanalığın tüm güçlerine karşı sürüp gelen,ama bir türlü bitmeyen bir savaşımın öyküsüdür(George Sarton)
Böyle başlayan yazının devamında,aydınlanma çağının o güzel insanlarıyla bizleri tekrar buluşturuyor. İşte Sokrates Savunmasından”…Mahkum olmamın nedeni,sözlerimden değil,atılganlığımdan,aldırışsızlığımdan,saygısızlığımdan ötürü,sizin hoşunuza gitsin diye,başkalarından işitmeye alıştığınız gibi ağlayıp sızlamadığım için,kendime yakıştıramadığım bu benzeri şeyleri yapmadığım içindir. Özgür bir adama yakışmayacak aşağılıklara katlanarak yaşamaktansa,kendimi savunarak ölmeyi seçerim. ….Güç olan ölümden kaçınmak değil,kötülüklerden kaçınmaktır…
Hele bir Giordano Bruno(1548-1600) var. Bu bilim insanının adıyla 1990 lı yıllarda Türkiye'de Devlet Tiyatrolarında bu oyun oynanmıştır. Müthiş bir oyundu. Birkaç kez gidip izledim.?Bruno zamanın gericileri,yobazları tarafından kazığa bağlanıp diri diri yakılmıştı. “…Ne gördüğüm hakikatı gizlemekten hoşlanırım,ne de bunu açıkça ifade etmekten korkarım. Aydınlık ve karanlık arasındaki,bilim ve cehalet arasındaki savaşa her yerde katıldım. Bundan dolayı her yerde zorlukla karşılaştım ve cehaletin babaları olan resmi akademisyenlerin yanı sıra kalın kafalı çoğunluğun öfkesinde hedef olarak yaşadım. …
Sayın Türkmen, bizi yine alıp tarihin derinliklerine götürüp,dünyayı döndürmeye devam ediyor. Bu kez Galileo Galilei 'den söz ediyor. Galile,kazıktan kurtuluyor,ancak yaşam boyu ev hapsine çarptırılıyor. O yine de bir aydın gibi “Eppur si muove(Yine de dönüyor) diyor. Görüldüğü gibi,Dr.?Hafize hanım bilimin gücünü çok güzel anlatıyor.
Gelenekselden Tamamlayıcıya Bilimdışı Sağlık Uygulamaları, adlı makalesinde,günümüzde çokça konuşulan şu otçulara,hacamatçılara,sülükçülerle ilgili anlatımlarda bulunuyor. Onlarca örnek veriyor.
İnsan sağlığıyla ilgili bu kadar spekülatif bir piyasanın oluşması karşısında hekim olarak şu soruları soruyor
-Sorun nedir? –Soruna nasıl yaklaşılmalıdır,-Çözüm için ne yapmalıdır?
Geleneksel sağlık uygulamalarına karşı durulmadığını,”..?geleneksel sağlık uygulamalad-rının toplumsal ve tarihsel nitelik taşıdığı söylenebilir” diye özetliyor.Ancak alternatif tıp olarak adlandırılan tedavi yöntemlerinin geleneksel tıptan ayrıldığının da altı çiziliyor.Devamında alternatif tıp adı altında yapılanların milyarlarca lirayı bulduğu rakamlarla açıklanıyor. Deneysel yöntem yerine deneycilik egemen kılınmaktadır.
Burada tüm okuyucuları ilgilendiren bir konunun altını çizmek istiyorum. Yine Hafize Öztürk Türkmen'in yazısının sonuç bölümünden:
“Dünya Sağlık Örgütü bitkisel ürünlerin ilaç olmadığını,güvenlik sorunu olduğu konusunda sürekli bültenler yayınlamaktadır. Sağlık bakanlığı'nın da bu yönde bir bakış açısı ve uygulaması olmalıdır…
Türkiye'de aktarlar yeterince denetlenmemektedir.,aktarlar ile ilgili geniş kapsamlı mevzuat hayata geçirilmelidir.
Şu kansere iyi geliyor,bu gribe,şu prostata,şu karaciğere söylemlerinden kaçının. Bilimsel hekimliğe güvenin.
Hepinizin eline gözüne,yüreğine sağlık.
Okunma Sayısı: 5522
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.