ŞUNDAN BUNDAN ONDAN
30 Eylül 2024, Pazartesi 09:51Senede bir iki defada olsa gelebildiğim , ömrümün elli yılını geçirdiğim başkentimiz Ankaradayım.
Belki sizlere tuhaf gelecek ,ailem ve birkaç dost/arkadaşım olmasa sanki bu şehrin yabancısıyım. Hani o ünlü şair Kostantin KAVAFİS 'in dediği gibi, "insan doğduğu şehri ömür boyunca sırtında taşıyormuş". Burası bana ,ben buraya yabancı olmuşuz.
Geçen son on yıl içinde buraları epey değişmiş. Gelişen / genişleyen METRO hatları buralara ayrı bir hava katmış.Bence sanki Avrupai bir şehir oluvermiş. Mevsim nedeniyle,birkaç ay önceki sıcaklardan eser kalmasada ,gündüzleri epey sıcak. Kuraklık Datçamızda olduğu gibi,buralarında belini bükmüş. Elbette bu durum tüm ülkemizin sorunu.
Yaşadığım semtte eski binaların dönüşüm denen furyaya tabi tutularak, iki üç kattan 18 / 20 kata kadar yükseltilerek yeniden inşa edilmesi, şehrin dokusunu dahada çok betona döndürecek.Bu uygulamanın, şehrin altyapı .ulaşım ve yol sorununa ne kadar yük getirecek acaba.?Çevremizi düşünmeden, kendimize beton hücreler yapmaya devam edelim. Olsun bizlerde duvarları
yeşile boyarız. !!!
Bu arada ;görüştüğüm Ankara KENT KONSEYİ nin yeni temsilcileri ,Datçamıza oldukça ilgililer. Yeterki somut projelerimizi kendilerine iletilsin.Kent konseyi diğer şehirlerimizin konseyleri ile iletişimi sağlayarak,küçük dokunuşlarla ,ilçemize küçük de olsa güzellikler katabilir. Bazı hizmetlerin verilmesinde yalnızca Belediyenin hedef alınması gibi bir tutkudan sıyrılarak,diğer kamu ve sivil toplum kuruluşlarımızın duyarlılığının artmasına vesile olması gerekmez mi?
Geçen hafta içinde ;Hızırşah Mahallemizde ilçe Tarım Teşkilatı
yetkililerinin yaptığı bilgilendirme toplantısı,iyi oldu elbette. ANCAK : çok sorun yaratacak gibi görünen işlenmeyen tarım arazilerinin ,Devlet denetimi ve garantisi ile kiralanarak işlemeye teşvik lendirilmesi, nasıl olabilecek göreceğiz. Datçanın temel tarım üretim girdisi olan,BADEM ve ZEYTİN konusunda teşvikli bir projenin olmaması ,eksiklik değil mi.?
Kurak geçen bir yıldan sonra ,birkaç hafta sonra ZEYTİN hasadına gireceğiz. Kuraklık bu ürünün de vurdu.Ben zeytin ağacının sulandığını son yıllarda görüyorum.İnşallah yağış erken gelirde ,buradan ekmeğini kazanan çiftçimizin yüzü güler.
Defalarca bu köşeden dile getirdiğim SU konusunu ,gündem dışına atmamız düşünülemez. Bunun için yalnızca kullanmak için değil, tarımında suya ihtiyacı var.Bunun için yarımadamız üzerinde geniş çaplı bir su projesi düşünerek,mevcut denize ulaşan su kaynakları arasında bir ENTEGRASYON düşünülemez mi acaba..?
Yine defalarca bu köşeden gündeme taşımaya çalıştığım ,Kargı deresinin, dengesiz bir yağış olması halinde ,bu dere kenarındaki tesislere verebileceği zararı hayal etmek istemiyorum. Aynı benzer sorun, Hastane kavşağındaki heyelan tehlikesi.Kopabilecek bir toprak kitlesinin ana bulvarı kapatmasının sorumluluğunu kim alır.
Reşadiye Mahallemize canlılık getirebilecek bir KENT bellek müzesinin adımlarını duyar gibiyim.Belkide bu girişim, Datçamızda bir MÜZE nin yapılabilmesine vesile olabilir.
İşimiz çok yolumuz uzun,sağlıcakla....
Okunma Sayısı: 191
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.