SU NE KADAR PAHALI, YA DA YETERLİ SUYUMUZ VAR MI?
19 Haziran 2019, Çarşamba 13:57
*Dünyada su kıtlığı başladı mı?
*OECD raporuna göre Türkiye'de su durumu nasıl?
*Datça'da su kıtlığı olur mu?
*Neler yapılabilir?
*Eskiden Atalarımız su gereksinimlerini sarnıçlardan karşılıyordu!
Türkiye OECD ülkeleri arasında kentsel atık su yönetiminde son sırada yer alıyor. OECD'nin Türkiye'nin çevresel performansını değerlendirdiği son rapora göre, sanayi kaynaklı atık suların yüzde%38 i,evsel atık suların da % 14'ü arıtılmadan deşarj ediliyor.
Bir metreküp su fiyatını alıp kentlere göre bakmak bize gerçek resmi göstermez. OECD raporunda, illere göre su fiyatları, dar gelirli hane halkının alım gücüne göre kıyaslanmış. O zaman karşımıza bambaşka bir tablo çıkıyor. Hane halkının gelirine oranla suyun en ucuz olduğu iller Erzurum, Aydın, Eskişehir, Tekirdağ, Trabzon ve Sakarya. Gelire göre adil bir fiyatın belirlendiği ileler arasında ise İzmir,Muğla,Antalya, Konya, Malatya sayılabilir. Su fiyatlarının geliri düşük aileleri zorladığı illerin başında ise büyük bir farkla Gaziantep geliyor. İstanbul, Bursa,Denizli,Kocaeli, Balıkesir,Kayseri, Mersin, Diyarbakır ve diğerleri kadar kötü olmasa da Ankara'yı sayabiliriz. Sadece suyun metreküp fiyatına baksaydık Diyarbakır ve Şanlıurfa'da suyun ucuz olduğunu düşünebilirdik. Hane halkının alım gücüyle baktığımızda tablo değişiyor. O yüzden de, su fiyatlarını indirdik diyen belediyeleri bir de bu gözle mercek altına almakta fayda var.
Birçok ilde su ve atık su tarifeleri hanelerin karşılayabilirlik sınırını aşıyor!
Olaya biraz daha yakından bakalım. İşe üç büyük kentle başlayalım; İstanbul'da dar gelirli bir ailenin alım gücünün ödeyebileceği miktarın neredeyse iki katı olan su fiyatı %15 lik indirime rağmen hala istenilen seviyede değil. Tabii burada uzun uzun tartışılması gereken, büyük şehirlere çok uzak yerlerden su taşınması, maliyeti halkın sırtına vurmaktır! Bilim insanlarının dediklerine göre, nüfus korunsa, su kaynakları korunabilseydi, İstanbullu daha az yatırımla, daha ucuz suya kavuşabilirdi. İzmir'de gelire göre zaten dengeli görülen fiyatlar,tasarrufu da özendirecek şekilde yaklaşık %10 indirilerek daha uygun bir seviyeye getirildi. Ankara'daki % 30 luk indirim ise fiyatı dar gelirli bir ailenin karşılayabileceği seviyelere çekti. İstanbul'daki indirim kararının Ekrem İmamoğlu tarafından ortaya atıldığını anımsarsak, Ankara ve İstanbul'da CHP'li belediyelerin etkisiyle su fiyatlarının daha makul bir çizgiye çekildiğini söyleyebiliriz. İzmir zaten iyi durumdaydı.
Yapılacaklara gelmeden önce, Muğla ve Datça'daki durum hakkında da birkaç söz söylemek istiyorum
Datça Kent Konseyi Su Grubunun özenli çalışması sonucu, Datça'nın geçmişten günümüze bir su raporu ortaya çıktı. Görüldü ki, Datça'nın suyu son on yıl içinde yarı yarıya azalmış. Eğer önlem alınmazsa, çok uzun olmayan ileriki yıllarda Datça'yı büyük bir su kıtlığı beklemektedir.
Peki Datça'da su pahalı mı?
Türkiye ortalaması rakamlarına bakınca pahalı gibi görünüyor.
Ancak , bazı noktaların altını çizmekte yarar görüyorum. Acaba Datça'da evimize gelen bir metreküp suyun maliyeti ne kadardır? Yani kuyuyu açma, kuyudan mahalle aralarına şebeke döşeme, suyun kullanılabilir hale getirilmesi, çalıştırılan ekipman vs. Yani sıradan bir ticari işletmede bile bir Mal Oluş Fiyatı vardır. Bence Datça'daki suyu pahalı üretiyoruz, pahalı ulaştırıyoruz. Ankara'ya, İstanbul'a göre maliyet daha pahalıdır. Nasıl mı? Datça'daki su kuyusundan Özbel'deki,ya da İskele Mahallesine yaklaşık 10 km lik bir şebeke döşemek gerekiyor. Aynı şebekeyle Ankara ya da İstanbul'un sadece bir semtine şebeke döşense(örneğin Kadıköy, Bakırköy gibi) 2-3 milyon insana aynı masrafla hizmet götürülürken. Burada maliyet artıyor. O nedenle ben B. Şehir Belediyesinin en kısa sürede suyun maliyetini hesap edip, halka açıklamasını istiyorum. Bir yerde okumadım da…
Neler yapılabilir?
Artık kuyular yetersiz kalıyor. Bir gölet,baraj vs. derhal açılmalı. Büyük kentlerde ise, daha yakın yerlerden su taşınmasının yolu azılmalı. Eğer barajsa,baraj gölünün toptan uzunluğu arttırılabilir.
*Suyun bedelini, tasarruf edeni,verimli kullananı ödüllendirecek; isreaf edeni cezalandıracak şekilde ayarlamalıyız.
*Öncelikle suyun kirlenmesini önlemeliyiz.
*Eskiden ne güzel sarnıçlar varmış. Atalarımız o sarnıçlardan yaz boyu faydalanırmış. Şimdi kullanacağı suyu depolama olanağı bulunmayan inşaatlara ruhsat verilmemelidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Otopark yapmayana ruhsat yok diyeceğine, yağan yağmurları depolamaya elverişli düzenek kurmayana ruhsat vermeyin demelidir.
Değerli Tüketiciler;
Türkiye kışın dünya ortalaması üzerinde yağış alan bir ülke. Su kıtlığı kışın değil,doğal olarak yazın yaşanmaktadır. Bizim hesaplarımıza göre, dört kişilik bir ailenin, her gün duş almak koşuluyla ayda harcayacağı su miktarı 14 metreküptür.
Her inşaat yapan 2x5x5 boyunda bir depo yapsa, evinin yanına, bodrumuna vs. 50 metreküp su biriktirilir. Bu da 4 aylık su demektir. Zor mudur?
Okunma Sayısı: 6127
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.