Pamuk İpliği
08 Aralık 2021, Çarşamba 11:41Buralarda artık havalar soğuk, ara sıra yağmurlu ve kapalı. Karlı falan da bir kış değil ama insan evden dışarı çıkmak istemiyor. Yani şu anda Akdeniz'in kıyı yörelerinde olanların hala tadını çıkardığı, dışarıda Cafelerde falan oturduğu, bazılarının denize bile girdiğini tahmin ettiğim havalar yok burada. Hava böyle olunca eve kapanıp televizyonda sık sık film seyretmek başlıca faaliyetlerimden. Ben özellikle konusunu hayatta gerçekten yaşanmış olaylardan alıp, işleyen filmleri seviyorum. Bu da çoğunlukla film başında belirtiliyor ve karakterlerin, yerlerin adları değiştirilmiştir falan gibi bir şeylerde yazılıyor. Film bittikten sonra da o karakterlerin, hatta bazen filmin çekildiği zamanda, ya da sonraki yıllarda ne yaptıkları, nerede yaşadıkları, aile durumları, ilişkileri, eskiden ve güncel gerçek fotoğrafları falan da koyularak kısaca yazılıyor, anlatılıyor. Ben de bundan esinlenerek bu tarzda bir yazı yazmak istedim. İyi okumalar.
Pamuk İpliği (konusu gerçek bir hayat hikayesidir):
İnsanlar tarafından tarımının yapılma tarihi çok eski dönemlere rastlayan pamuk, lifi işlenen ilk bitkidir. Pamuğun eski dünyadaki beşiği Hindistan'da pamuk tarımının en az 5000 yıl önce yapıldığı, kumaş dokumasında kullanılmasının da M.Ö. 3000 yılına rastladığı arkeolojik kazılarda belirlenmiştir
Dünyada üretilen tekstil ipliğinin (liflerinin) yarısı pamuktan yapılır. Pamuk çok değişik yönü olan bir üründür. Gömlek yapımından elektrik telleri izolasyonu yapımına kadar çok değişik yerlerde kullanılır. Bütün pamuk liflerinin aynı olduğu düşünülmemelidir. Örneğin Batı Hint Adalarında yetişen pamuğun 50 mm uzunluğunda, ipek görünüşlü ince lifleri vardır. Mısır ve Sudan pamuğunun ince lifleri aşağı yukarı 38 mm uzunluğundadır, ve Amerikan pamuğunun oldukça kalın 31 mm uzunluğunda lifleri vardır. Türkiye'de yetiştirilen pamukların çoğunluğu orta lifli, 28-30 mm, pamuklar olup birçok çeşidi kullanılmaktadır.
Pamuk ipliği üretimi birçok farklı aşamadan geçirilerek gerçekleştirilir. Pamuk, koza içinde olan bir bitkidir. Kozasından çıkan pamuklar toplanarak çırçır fabrikasına işlenmeye götürülür. Burada pamuk lifleri ve çekirdeği temizlemesi yapılır, sonra preslere konularak sıkıştırılır ve iplik yapımı için fabrikaya gider. Çeşitli iplik çekme tezgahlarından geçirilirler. Sonra yarı bükülmüş olan iplik tahta makaralara sarılarak, sağlamlaştırılarak kopması engellenir. İplik son olarak vargelle eğirme ya da halkalı eğirme makinelerine konularak pamuk ipliği yapımı tamamlanır. Günümüz teknolojisinde ipliğe büküm kazandırmak çeşitli endüstriyel tekniklerle yürütülüyor. Ama eskiden ninelerimiz, bazılarımızın anneleri bunu evinde, köyünde yaparmış. İncecik eğirmeye özen gösterdikleri yün ve pamuktan iplik yapan daha sonra da çorap ören Fatma, Ayşe, Zehra nineler, hatta sadece çorap değil, o iplikleri dokurlarmış ve kumaş haline getirdikten sonra terziye vererek iç ve dış giyim edinirlermiş. Şimdi daha rahat, hazır dikilmiş geliyor, çarşıdan ya da pazardan satın alıp giyiyoruz diyor bu nineler de. Nedime nine ise “O dönemin aşkları da, sevgileri de başkaymış, işlediğimiz mendilleri yavuklularımıza verirdik“ diyor.
Pamuk ipliği ile bağlamak diye bir deyim vardır. Anlamı "Etkisi uzun sürmeyecek bir çare ile geçiştirmek" dir. Örneğin şöyle sözler kullanırız. "Bu işi pamuk ipliği ile bağladık, ancak bir çözüm bulmalıyız.", ya da "Onların dostluğu pamuk ipliği ile bağlı, yarın ne olur bilinmez." gibi.
Pamuk ipliğine bağlı hayatlarımız. Ancak inceldiğinde umutlar, gözyaşları, dualar ile kopmasın diye çırpındığımız anda fark ediyoruz yaşamın tutunduğu bu pamuk ipliğini. Küçücük bir sebepten karşımızdakine bağırıp çağırdığımız noktada onsuz kalsak ne yaparız diye düşünüp bütün sinirimizin sevgiye dönüştüğünü hissettiğimiz oldu mu hiç? Her şeye rağmen kin tutmamayı başarabilmek, sarılmak, bazen inadı ve gururu bir kenara bırakıp dünyaya insanları üzmek için değil de, kendimizin ve başkalarının hayatlarını iyi yönde anlamlandırmak için geldiğimizi hissetmek… peki bunları başarmayı deniyor muyuz? Sorunların, dargınlıkların alevi içimizi yakmaya başladığı an bütün pişmanlıklar, dövünmeler boş. Bu aşamada ne kırılmış kalpler onarılabilir ne de kopmak üzere olan pamuk ipliğine düğümler atılabilir.
Bir de şöyle ilginç bir söz vardır. "Kaynana pamuk ipliği olup raftan düşse gelinin başını yarar". Bu " Kaynana ne kadar yumuşak huylu, ne kadar iyi davranışlı olursa olsun, her hâli gelini rahatsız eder" anlamında kullanılan bir sözdür.
En fazla hasar görmüş, parçalanmış bir kalpte bile yeşermeyi bekleyen bir umut vardır daima... Hayat dediğimiz bu inişli çıkışlı yolculukta, düştüğümüzde bizi elimizden tutacak melekler bulunur. Bu melekler, kâh birlikte güldüğümüz kâh birlikte ağladığımız dostlarımızdır.
Çok uzaklarda yaşıyorum. Nereye göre çok uzaklarda derseniz, bütün yıl birkaç hafta ya da en çok bir- bir buçuk ay kalabildiğim ve oraya gideceğim bu süreyi bütün bir yıl boyunca heyecanla beklediğim, deniz kenarındaki güzel bir ilçeye göre. Bu son 7-8 yıldır hep böyle oldu. Ama son bir yılda bu birkaç haftayı bekleme heyecanımı kat kat arttıran ve onu tekrar görmek için çırpındığım bir bayan ile tanıştım. O bahsettiğim ilçenin karşısında bir ada var. Oraya yaptığım bir tekne gezisinde onu tanıdım. Bu yaz o ilçeye geldiğimde birkaç kere bir araya gelmemizle, oturup sohbet edip, bir yemek yiyip, kahve içmemizle başlayan o güzel günlerin devamını hayal etmek bir pamuk ipliğine bağlıymış meğer. Benim için çok normal ve basit bir talep, onun için ise bilmem neden kabul edilemez bu isteğim, o pamuk ipliğini kopardı. Ahhh ninem ahh, yaşasaydın da o ipliği bir onarsaydın. Ben kopan ipliğin iki ucunu bağlamağa çalıştıkça iplik daha da inceledi. Aslında hayat insana beklenmedik sürprizler hazırlıyor. Yaşamın bazı bölümlerinin parçaları sanki halatla birbirine bağlı, güven içinde, mutluluk dolu, sevgi dolu, başarı dolu. Bu sağlam halatı aslında büyük oranda siz örmüş oluyorsunuz. İyi bir eğitim, severek çalıştığınız iyi gelirli bir iş hayatı, kurduğunuz mutlu yuva, güzel dostlar, kopmaz arkadaşlıklar. Ama bazen, hem de bir anda bazı çok güvendiğiniz, çok sevdiğiniz biri ile sizi bağlayan halat kopuveriyor. Aslında siz o bağın kuvvetli bir halat olduğunu sanıyor ve çok güveniyormuşsunuz ama meğer halat sandığınız şey pamuk ipliği imiş. Kopunca yıkılıyorsunuz, gözleriniz kararıyor, kendinizi tepetaklak yerlere düşmüş olarak buluyorsunuz. Ya gönlünüz, ya tutkularınız, ya uçan martıların, sokaklardaki kedi ve köpeklerin bile herkese haykırdığı karşılıklı sevginiz, saygınız? Fiziksel olarak yere düşmekten sonra yine ayağa kalkarsınız, en kötü ihtimalle kolunuz bacağınız kırılır, onlar da uygun bir tedavi ile düzelir. Ama peki yerlere düşmüş, darmadağın olmuş gönlünüz nasıl tamir olacak, ya da hiç mi ümit yok? O bayanla güzel ilişkimiz, dostluğumuz sırasında bazı sözlerime kızıp da sen bir psikoloğa git diye tepki gösterdiğinde lazım olmayan o tedavi belki de asıl şimdi ihtiyacım olacak tedavidir. Ama bir psikolog kopmuş pamuk ipliğinin iki ucunu tekrar bağlayamaz. Onun tek yapabileceği şey sizin bağlı olduğunuz taraftaki ucundan tutup kendinizi bir kuyuya atmanızı önlemektir. Peki ya ipliğin öbür ucu? Onun için bir çözüm getiremez, sadece sizin onu unutmanız gerçeğini sizin kafanıza sokmağa çalışır. Başarırsa siz yavaş yavaş yeni umutlara yelken açar, karşı kıyılarda gidecek başka ada ararsınız. Ama o psikolog size ipliğin öbür ucunu unutturamazsa, dipsiz bir kuyu sizin kaderiniz olabilir.
Hayat bu, ne beklersin, ne bulursun ! …
Konusu gerçek hayattan alınmış filmlerdeki gibi, yani film bittikten sonraki kısa güncel durum bilgilendirmesindeki gibi, ben de yazımdaki konu ile ilgili şimdiki güncel durumu yazayım. Allaha çok şükür, koptu kopacak sandığım pamuk ipliği kopmadı. Sevgimiz, saygımız ve karşılıklı anlayışlı davranmamız baskın çıktı. Bugün güzel bir dostluğumuz var yine.
Sensiz Olmaz, 01.12.2021
Okunma Sayısı: 6607
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.