LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

O OL­MA­SAY­DI

10 Nisan 2023, Pazartesi 17:31

Misafir Yazar Mustafa MUTLU - 

O ol­ma­say­dı, biz­ler Ata­türk'ü sa­de­ce tarih say­fa­la­rı­na yaz­dır­dı­ğı za­fer­le­rin­den ta­nı­ya­cak­tık. Hangi sa­va­şa gitti, ne st­ra­te­ji­ler uy­gu­la­dı, kim­ler­le an­laş­ma­lar yaptı. Ama onun sa­ye­sin­de hangi tür­kü­le­ri sever, hangi ka­dı­nı daha çok sevdi, ra­kı­sı­nı nasıl içti, kime gü­ven­di, kim­den vaz­geç­ti hep­si­ni öğ­ren­dik. Çünkü o biz­le­rin Ata­türk ha­fı­za­sı oldu. Bugün Ata­türk'ü ta­nı­ma­mız­da, onu bu kadar sev­me­miz­de en önem­li et­ken­di. Ço­cuk­lu­ğun­dan baş­la­yıp, son ne­fe­si­ne kadar. At­tı­ğı her adım­da, ver­di­ği her ka­rar­da ya­nın­day­dı. Bu öyle bir sa­da­kat­ti ki şim­di­ler­de çev­re­ni­ze bak­tı­ğı­nız­da gö­re­mez­si­niz. Bir­lik­tey­ken canım cicim di­yen­ler, ay­rı­lın­ca ben onu zaten sev­mez­dim deyip kö­tü­le­yen­ler, kan­dı­rı­lan­lar her yerde. Ama bir de böyle dost­luk­lar var. Çı­kar­la­rın ol­ma­dı­ğı, anlık değil; koca bir ömür­de hiç bo­zul­ma­dan devam eden dost­luk­lar. Salih Bozok'u Ata­türk'süz, Ata­türk'ü de Salih Bozok'suz anmak ayıp olur.  Buy­run... Salih Bey 1881 yı­lın­da Se­la­nik'te dün­ya­ya geldi. Ata­türk'le dost­luk­la­rı es­ki­ye da­yan­mak­ta­dır. O da Ata­türk gibi, Se­la­nik do­ğum­lu. Yaş­la­rı da yakın. Se­lâ­nik'ten ma­hal­le kom­şu­luk­la­rı, hatta Ata­türk'le üçün­cü ku­şak­tan ak­ra­ba­lı­ğı var­dır. Ata­türk'ün de­de­le­ri olan Hacı İslam Ağa ile Hacı Salih Ağa, onun da de­de­le­ri­dir. Ata­türk'e aslen Kon­ya­lı (Ka­ra­man eya­le­ti) di­yen­ler ol­du­ğu gibi de­de­le­ri­nin Aydın yö­re­sin­den göç etmiş ol­du­ğu­nu söy­le­yen­ler de var­dır. İlk su­bay­lık yıl­la­rın­da be­ra­ber­ler. 1908'de hür­ri­ye­tin ila­nın­dan sonra yol­la­rı yine Se­lâ­nik'te ke­si­şi­yor. Ata­türk'ün onu daha o yıl­lar­dan "ömür boyu yol­daş" ola­rak seç­ti­ği­ni gös­te­ren il­ginç bir sahne var­dır: Se­lâ­nik'te meş­hur Olim­pos Ga­zi­no­su'nda otur­duk­la­rı bir akşam, Mus­ta­fa Kemal sof­ra­da­ki dost­la­rı­na ile­ri­de nasıl ik­ti­da­ra ge­le­ce­ği­ni an­la­tır. Sonra da orada bu­lu­nan­la­ra ge­le­cek­te­ki gö­rev­le­ri­ni açık­lar. Ma­sa­da­ki­ler; Fuat Bulca, Nuri Con­ker, Fethi
Okyar ve Salih Bozok hay­ret­le izler onu. Her­ke­se görev bö­lü­mü ya­pıl­dık­tan sonra, sıra Bozok'a ge­lin­ce, Salih der se­nin­le hiç ay­rıl­ma­ya­ca­ğız. "Seni ken­di­me yâver ya­pa­ca­ğım." Ma­sa­da­ki­ler sorar: "Peki sen ne ola­cak­sın?" Yanıt kısa ve özdür… "Ben, size bu gö­rev­le­ri ve­recek adam ola­ca­ğım." Salih Bozok, Ata­türk'le kader çiz­gi­si bir­le­şen bir hayat sürdü. Kısa dö­nem­ler hariç ömür­le­ri be­ra­ber geçti. Şemsi Efen­di İlko­ku­lu'nda, Se­la­nik As­ke­ri Rüş­ti­ye­sin­de ve Ma­nas­tır As­ke­ri İdadi'sinde be­ra­ber­ler­di. Bu okul­lar­da Ata­türk ve Nuri Bey'le ar­ka­daş­lık­la­rı iler­le­di. Daha sonra bir­lik­te aynı yıl Mek­teb-i Har­bi­ye'yi bi­tir­di­ler. Harp Okulu'nun ar­dın­dan Salih Efen­di jan­dar­ma sı­nı­fı­na ge­çe­rek Er­kân-ı Har­bi­ye'ye git­me­di ve Türk or­du­su­na ka­tıl­dı. 1903 yı­lın­da Har­bi­ye'den subay ola­rak mezun olan Salih Bozok'un ilk görev yeri, Bul­ga­ris­tan sı­nı­rın­da­ki bir ka­ra­kol­du. Orada dokuz ay kadar görev yaptı. Ar­dın­dan teğ­men rüt­be­siy­le İskeçe ka­sa­ba­sın­da bir bir­li­ğe nak­le­dil­di. 1907'de bu gö­re­vi hâlâ devam edi­yor­du ve mun­ta­zam ala­ma­dı­ğı maaşı 337,5 ku­ruş­tu. İskeçe'de bu­lun­du­ğu sı­ra­da İtti­hat ve Te­rak­ki Ce­mi­ye­ti'ne ka­tıl­dı. II. Meş­ru­ti­yet'in ila­nın­dan sonra Se­la­nik'te Küçük Zabit Mek­te­bi'ne öğ­ret­men subay ola­rak atan­dı. Bu sa­ye­de Se­la­nik'te Ko­la­ğa­sı olan Ata­türk'le gö­rüş­me im­kâ­nı­na ka­vuş­tu. 1909 son­ra­sı İtti­hat ve Te­rak­ki'nin gü­ve­ni­lir üye­le­rin­den biri ola­rak, Se­la­nik Ala­ti­ni Köşkü'nde sür­gün­de bu­lu­nan II. Ab­dül­ha­mid'in mu­ha­fız­lı­ğı­na ge­ti­ril­di. Se­la­nik'in Yunan iş­ga­li­ne uğ­ra­ma­sı ve II. Ab­dül­ha­mid'in Bey­ler­be­yi Sa­ra­yı'na nak­le­dil­me­si se­be­biy­le o da 1912 yılı son­la­rın­da İstan­bul'a geldi. Bozok'un uzun yıl­lar süren bu mu­ha­fız­lık gö­re­vi, 1917'de Yıl­dı­rım Or­du­la­rı Grup Ko­mu­ta­nı Ata­türk'ün onu baş­ya­ver­li­ği­ne al­ma­sı­na kadar sürdü. Bu ta­rih­te yeni ve müs­tes­na gö­re­vi için İstan­bul'dan ha­re­ket­le, 9 Mayıs 1917'de Di­yar­ba­kır'a ora­dan da Halep'e gitti. I. Dünya Sa­va­şı'nın bit­me­siy­le Mus­ta­fa Kemal'le bir­lik­te tek­rar İstan­bul'a döndü.
23 Nisan 1920'de BMM'nin açıl­ma­sıy­la Ata­türk mec­lis baş­ka­nı se­çil­di. Bozok'u da ya­ver­li­ği­ne aldı. Bu sa­ye­de her an Ata­türk'ün ya­kı­nın­da bu­lu­na­rak, yakın ta­ri­hi­mi­zin önem­li olay­la­rı­na ya­kın­dan şa­hit­lik etti. Salih Bozok, Millî Mü­ca­de­le baş­la­rın­da or­ta­ya çıkan Yoz­gat İsyanı'nın bas­tı­rıl­ma­sın­da görev aldı. Sa­kar­ya, Büyük Ta­ar­ruz Mu­ha­re­be­le­rin­de Ata­türk'ün ya­nın­dan ay­rıl­ma­dı. Millî Mü­ca­de­le bo­yun­ca baş­ya­ver­lik hiz­me­ti­ni sür­dür­dü. Ağus­tos 1922'de Büyük Ta­ar­ruz ön­ce­si Ata­türk'le Ak­şe­hir'e gitti. Büyük Ta­ar­ruz ve aka­bin­de İzmir'in düş­man iş­ga­lin­den kur­ta­rı­lı­şın­da Ata­türk'ün ya­nın­day­dı. Bu arada Salih Bozok'un, Ata­türk'ün La­ti­fe Hanım'la ev­len­me­sin­de de et­ki­si oldu. Bozok'un La­ti­fe Hanım'la Ata­türk hak­kın­da mek­tup­laş­ma­la­rı önem­li­dir. La­ti­fe Hanım onu “ikin­ci ba­ba­sı” ola­rak gö­rü­yor­du. Bir de­fa­sın­da La­ti­fe Hanım Salih Bey'den ba­ba­lık va­zi­fe­si ola­rak Ata­türk'le ko­nuş­ma­sı­nı, yük­sek ruhlu, ka­dir­şi­nas ko­ca­sın­dan ara­la­rın­da­ki ger­gin­li­ğe son ver­me­si ri­ca­sın­da bu­lun­ma­sı­nı is­te­miş­ti. Yar­bay­lık­tan emek­li olan Salih Bey, 14 Tem­muz 1923 ta­ri­hin­de Bozok (Yoz­gat) mil­let­ve­kil­li­ği­ne se­çil­di. Böy­le­ce ilk defa Mec­li­se girdi. Aynı yıl Ata­türk Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­lin­ce, Salih Bey'in Cum­hur­baş­kan­lı­ğı baş­ya­ve­ri ola­rak o müs­tes­na gö­re­vi devam etti. Bozok, bütün ha­ya­tı bo­yun­ca, sadık bir gölge gibi Ata­türk'ü adım adım takip etti. 1927 ve 1931 se­çim­le­rin­de ye­ni­den mil­let­ve­ki­li se­çi­le­rek, üçün­cü ve dör­dün­cü devre Yoz­gat (Bozok) mil­let­ve­kil­li­ği yaptı. 1935 ve 1939 se­çim­le­rin­de ise Bi­le­cik'ten se­çi­le­rek Mec­lis­te­ki ye­ri­ni aldı. Bozok, Fran­sız­ca bilen ve­kil­ler ara­sın­day­dı. Bir ara Halk Fır­ka­sı'nın İzmir mu­te­med­li­ği­ni de üst­len­di. Ağus­tos 1930'da Ser­best Fırka Olayı'nda bu sı­fat­la ga­ze­te­le­re ver­di­ği de­meç­te kul­lan­dı­ğı “Yeni fırka da­nı­şık­lı dö­vü­şük­lü bir iştir” sözü bir hayli ko­nu­şul­du. Salih Bozok yaver ola­rak uzun yıl­lar Ata­türk'ün ya­nın­da kal­mış, O'nun büyük sır­daş­la­rın­dan da biri ol­muş­tu. Bozok, Ata­türk hak­kın­da­ki his­si­ya­tı­nı şu söz­ler­le açık­la­mak­ta­dır: “Ben Ata­türk'ü daha genç bir za­bit­ken bugün her­ke­sin onu Ata­türk ola­rak tak­dir et­ti­ği de­re­ce­de sev­miş ve onun kud­re­ti­ne iman et­miş­tim.” 1932 yı­lın­da ya­şa­nan bir olay Bozok'un Ata­türk'ün ya­nın­da­ki de­ğe­ri­ni gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan önem­li­dir. Ata­türk bir takım dev­let iş­le­ri ko­nu­sun­da İsmet İnönü'ye kız­mış ve sof­ra­sın­da da adeta azar­la­mış­tır.
Baş­ba­kan­lık gö­re­vi­ni bı­rak­ma­sı­nı, is­ti­ra­ha­ta çe­kil­me­si­ni is­te­miş­tir. Bu olay üze­ri­ne İsmet İnönü, Salih Bey'e git­miş “Gazi'nin kır­ma­ya­ca­ğı tek in­san­sı­nız!” di­ye­rek Ata­türk hak­kın­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni ve özür di­le­di­ği­ni ilet­me­si­ni is­te­miş­tir. Bunun üze­ri­ne Salih Bey Ata­türk'le gö­rüş­müş, öf­ke­si­ni ya­tış­tır­mış ve iş tat­lı­ya bağ­lan­mış­tır. Bu durum ara­la­rın­da­ki sa­mi­mi­ye­tin en açık gös­ter­ge­si­dir. İlave ola­rak Bozok, ha­ya­tı­nın her aşa­ma­sın­da Ata­türk'ün acı­la­rı­nı ve se­vinç­le­ri­ni pay­la­şan ya­kın­la­rın­dan biri ol­muş­tur. La­ti­fe Hanım'la ev­len­di­ğin­de şa­hit­lik eden de, an­ne­si Zü­bey­de Hanım'ın ölüm ha­be­ri­ni veren de Salih Bozok'tur. O kadar ki Ata­türk daha evvel, Bozok'tan -ken­di­si as­ke­rî gö­rev­le Trab­lus­garp'a gi­der­ken- an­ne­si­ni görüp te­sel­li et­me­si is­te­ğin­de bu­lun­muş­tu. Bu defa ondan an­ne­si­nin ce­na­ze tö­re­ni­ni uygun bir şe­kil­de yap­tır­ma­sı­nı rica et­miş­ti. Ken­di­si­ne “Bozok” so­ya­dı­nı 1934'te Ata­türk ver­miş­tir. Kı­sa­ca­sı Ya­ve­ri Salih Bozok, Ata­türk'e o denli bağ­lıy­dı ki onun ölümü üze­ri­ne kal­bi­ne kur­şun sı­ka­rak in­ti­ha­ra te­şeb­büs etti. Ancak hemen has­ta­ne­ye kal­dı­rı­la­rak kur­ta­rıl­dı. Kur­şu­nun bir iki mi­li­met­re­lik sap­ma­sı ve ci­ğe­ri­ni delip ge­çe­rek sır­tı­na sap­lan­ma­sı ha­ya­tı­nı kur­tar­mış­tı. Ne var ki Ata­türk'ün ölü­müy­le Bozok'un da dün­ya­sı yı­kıl­mış oldu. Ge­çir­di­ği iki ame­li­yat ve kalp ra­hat­sız­lı­ğı onu bit­kin bir hâle ge­tir­di. Mil­let­ve­kil­li­ği sür­dü­ğü sı­ra­da sağ­lık du­ru­mun­dan şi­kâ­yet ede­rek Ya­lo­va'ya çe­kil­di. Mec­lis top­lan­tı­la­rı­na en son 21 Ağus­tos 1940 Çar­şam­ba günü ka­tıl­dı. Ancak sıh­ha­ti gün­den güne bo­zul­du. Ra­hat­sız­lı­ğı (Göğüs an­ji­ni) ya­pı­lan te­da­vi­le­re cevap ver­mi­yor­du. 1941 yı­lı­nın 25 Nisan günü İstan­bul'da Su­adi­ye'deki köş­kün­de öldü. Dört yıl önce kay­bet­ti­ği, ar­ka­da­şı ve ka­yın­bi­ra­de­ri Nuri Con­ker'in ya­nı­na gö­mül­me­yi va­si­yet et­ti­ğin­den, ce­na­ze­si tren­le An­ka­ra'ya ge­ti­ril­di. Dev­let tö­re­niy­le def­ne­di­len Bozok'un ölü­mü­ne dair tez­ke­re 2 Mayıs 1941'de Mec­lis­te oku­na­rak, aziz ha­tı­ra­sı için saygı du­ru­şun­da bu­lu­nul­du. Evli, ikisi kız ikisi erkek, dört çocuk ba­ba­sıy­dı. Bozok, çok de­fa­lar Ata­türk'le se­ya­hat­ler de bu­lun­muş­tu. Ata­türk'le ara­la­rın­da­ki bu mü­na­se­bet ve sa­mi­mi­yet mek­tup­laş­ma­la­rı­na da yan­sı­mış­tı. Bozok, Ata­türk'le bir­lik­te yap­tı­ğı bu se­ya­hat­le­re dair not­la­rı­nı, Ata­türk'ün ona gön­der­di­ği mek­tup­la­rı mu­ha­fa­za et­miş­ti. Bu ta­ri­hi öneme haiz mal­ze­me­yi ken­di­sin­den satın almak is­te­yen­ler olmuş, fakat Ata­türk'ün buna
mü­sa­ade et­me­me­si ve “Bun­la­rı biz öl­dük­ten sonra neş­ret­mek üzere ço­cuk­la­rı­na miras bırak” emri üze­ri­ne Bozok, bu bel­ge­le­ri ge­lecek ku­şak­la­ra bı­rak­mış­tır. Ölü­mü­nün ar­dın­dan Ata­türk'e ait mek­tup ve bel­ge­ler aile­si ta­ra­fın­dan Harp Aka­de­mi­le­ri Ko­mu­tan­lı­ğı­na ba­ğış­lan­dı. Bozok'un Ata­türk'le daha ço­cuk­lu­ğun­da baş­la­yan ar­ka­daş­lı­ğı, za­man­la ya­ve­ri ola­rak sadık bir dost­lu­ğa dö­nüş­müş ve ha­ya­tı­nın so­nu­na kadar da bu sa­da­ka­ti devam et­miş­tir. Bir dev­let ter­bi­ye­si ile ye­tiş­miş olan bu gü­zi­de insan bir ömrü Ata­türk'le dost­luk sır­daş­lık ar­ka­daş­lık kar­deş­lik ya­pa­rak ge­çir­miş­tir. Gü­nü­müz­de gö­re­me­ye­ce­ği­miz bir dost­luk hi­ka­ye­si­ni siz­le­re eli­miz­den gel­dik­çe an­lat­ma­ya ça­lış­tık. Ama ne Ata­türk'ü nede silah ar­ka­daş­la­rı­nı an­lat­ma­ya ke­li­me­le­ri­miz ki­fa­yet­siz kalır.?Ruh­la­rı şad me­kan­la­rı cen­net olsun…ARAZ, Nezihe, Bir Zamanlar O da Çocuktu Adı: Mustafa, İstanbul 1999.
Atatürk Ansiklopedisi, Cilt I, İstanbul 1971.
“Bilecik Mebusu Salih Bozok”, Vatan, 26 Nisan 1941.
BOZDAĞ, İsmet, Atatürk'ün Fikir Sofrası, İstanbul 2002.
BOZDAĞ, İsmet, Latife ve Fikriye-İki Aşk Arasında Atatürk (Atatürk'ün Başyaveri Salih Bozok Anlatıyor) İstanbul 2005.
BOZOK, Salih, BOZOK, Cemil S., Hep Atatürk'ün Yanında, İstanbul 1985.
BOZOK, Salih, Yaveri Atatürk'ü Anlatıyor, Yay. Haz. Can Dündar, İstanbul 2001

Kaynaklarından yararlanılmıştır


Okunma Sayısı: 1533

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.