Nasıl Aslan Atilla Oldum?
04 Mart 2024, Pazartesi 18:41Rahmetli babam; arkadaşları ile gittiği Cumhuriyetin aydınlık yüzü olarak bildiğimiz Antalya Aksu Köy Enstitüsünü, dedemin hapislik almasından dolayı bırakmak zorunda kalır. Rahmetli Sadıkoğlu Osman Yorulmaz, Dedemin denizyolu ile karşı adalara yaptığı kaçakçılıktan (Küçükbaş hayvan götürüp teneke içecek getirmesi) yakalanıp hapse girmesi ile evdeki anne ve kız kardeşin sorumluluğunu almak üzere okulunu bırakıp üzgün bir şekilde eve dönmek zorunda kalan babamın öğretmenlik hayali son buluyor. Ama yıllar sonra Aksu Köy Enstitüsünde kısa sürede edindiği bilgi ile; Ortaokul çağlarımda bir türlü kavrayamadığım Oran ve Orantı problemini, kendisinin Aksu Köy Enstitüsünde öğrendiği yöntemle bana da öğreterek kısa bir süre okuduğu okulun hakkını vermiş oluyordu. Hayatını kazanmak için Sünger avcılığına başlıyor. Gençlik yıllarında gittiği sünger avcılığı işine de annemle izdivaç yapınca son veriyor. Aileyi geçindirmek için karada bir iş arayışına girer ve o yıllarda en iyisi olarak bilinen Keçi çobanlığını seçer. Bölgemizde o yıllarda turizm yoktur. Knidos, Gıyrap, Gargıcak, Köle belen, Saranda ve Yazıköy arasında mevsime göre kış aylarında Mağaralarda yaz aylarında ise çalı çırpı ile yapılmış Çardaklarda yaşayarak hayvanlarını kontrol edebiliyorlarmış. Bende çoban bir ailenin 2'ci oğlu olarak 1960 Knidos doğumluyum. KNİDOS da şimdiki Afrodit tapınağının tam da üstünde dünyaya gelmişim. Annem ve babam keçileri şimdiki antik su deposunun içine kapatıyor, kendileri de yukarıdaki yamaçta sırtını yüksek kayalara dayayıp etrafı rahat görebilecekleri bir yerde, hem de yanı başında bir su çatlağı bulunan yerde (şimdi bu su kaynağı yoktur.) çardaklarını kurmuşlar. Nereden bilsinler altlarında kutsal bir tapınak var. Şimdiki yuvarlak tapınak (AFRODİT TAPINAĞI) Tapınak benim doğumumdan 11 yıl sonra Amerikalı Iris C. Love tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Babam doğumumu bildirmek için köyümüzün Muhtarına, Mustafa Bıçak Nam-ı diğer: Afilli' ye gidecektir. Ama sadece benim doğumumu muhtara bildirmek için köye gitmez. Çünkü Knidos ile Yazıköy arası 9 km'dir. O yıllarda ulaşımında ancak yaya olarak yapılabildiği bu yolculuğu yapmak için başka şeyleri de bahane etmekte fayda var diye düşünür. Lojistik olarak, salamura yapılmış peynir köye götürülüp önceden sipariş verenlere ulaştırılacak, gaz yağı, sigara, un, şeker, vb. şeyler alınacaktır. Süt ve süt ürünlerini saklamak için soğutucu olmadığından ancak salamura yöntemi ile ürünleri uzun süre saklayabiliyorlar ve beklenen gün gelir babam köye ulaşır alışveriş tamamlanır. Nihayetinde çocukluk arkadaşı da olan seçimlerde çarşaf liste ile seçime giren, karşısına 25 yıl boyunca hiç rakip çıkmayan, delikanlılık çağlarında İzmir Karşıyaka Sporda top koşturmuş, kahvedeki gazeteleri eline aldığında bulmacalarını çözmeden kalkmayan, donanımlı kara, yağız tenli, post bıyıklı, 1.90'luk boyu ile Amerikan film artistlerini kıskandıracak endamda, nam-ı diğer AFİLLİ muhtarla buluşur. Afilli kendisinin seçilmiş olduğunu, muhatap olmak zorunda olduğu İlçe Kaymakamı, Özel İdare Müdürü, Müftü, Müfettiş gibi kişilerin atanmış olduklarını gayet iyi bilir ve bunu karşısındakilere her fırsatta hissettirirdi. Heyetiyle birlikte aldıkları kararı karar defterine işleyip imzalattı mı, o kanundu. Hiçbir güç onu ikna edemez, bu karardan döndüremezdi. Afilli muhtar alkole de düşkündü. İçer ama hiç kimse onu sarhoş bir vaziyette sallanıp ağzından salyalar akar bir halde görmezdi. O hep dimdik durup söyleyeceklerini en son; gözlerinden birisini kısarak ve bıyıklarını da hafifçe oynatarak kararlı bir ifade ile söylerdi. Diksiyonu çok iyi olduğundan az ama öz konuşurdu. Babam Afilli'ye durumu izah eder. Beni Nüfusa kaydetmesini ister. Afilli'ye gün doğmuştur. İçmek için bundan iyi bahane olmaz der babama. Söyle bakalım rakıyı der Afilli. Rakı içilirken muhabbet muhabbeti açar, oradan buradan konuşulur ve gecenin sonunda babam için ayrılma vakti gelmiştir. Daha 9 km yol yürüyecektir. Afilli sorar oğluna, ne isim vereceksin adı ne? der. Babam Atilla diye cevap verir. Afilli sağ kaşını kaldırıp sol gözünü kısarak babama bakar. Bu isim alışılmadık der gibidir. Herkes Ali, Veli, Ahmet, Hasan, Hüseyin diyor, sen bu ismi nerden buldun? der. Babam kararını vermiştir. İsmim Atilla olacaktır. Afilli ile vedalaşırlar ve babam gecenin ilerleyen saatlerinde 9 km'lik yolu gece karanlığında yürüyerek henüz bilmediği Afrodit tapınağına ulaşır. 3-4 gün gibi bir süre sonra tekrar peynir salamurası götürmek ve lojistik destek için köye gider. Rutin işler bitince yine Afilli ile buluşur muhabbet derken konu bana gelir ve babam Afilli'ye sorar. Benim oğlanı nüfusa kaydettin mi? der. Afilli onu hallederiz, sen içeceği söyle der. Yine içeceğimiz içilir muhabbet koyu, kafalar hayli iyi olmuş. Ayrılık vakti gelmiş vedalaşıyorlar. Babam sıkı sıkı tembih ediyor Afilli'ye. Bak sakın unutma, benim oğlanı kütüğe kaydet. Afilli tekrar soruyor, neydi senin oğlanın adı? Babam gururla tekrarlıyor adımı, Atilla diyor. Aslan oğlum benim diyor. Aslan Atillam diyor. Vedalaşıyorlar. Babam yine çardak olarak bildiği ama altında Afrodit tapınağından haberi olmayan yere geliyor. Anneme müjdeli haberi veriyor. Afilli ile buluştuklarını içecek içtiklerini beni nüfusa yazacağını anlatıyor. Ertesi sabah; Afilli uyandığında kafası zonkluyor. Bir bardak mavili içmesi gerektiğini düşünüyor ve bulabileceği köyün kahvesine gidiyor. Kahveci Doğan Işıldar aydınlatmada kullanılan Lüküs lambasını yakmak için ilk ısıyı veren ispirto şişesini hep duvarda gömülü olarak imal edilmiş ahşap kaplı dolapta bulundururdu. Kendi eliyle koymuş gibi ispirto şişesini alıp yarım çay bardağı doldurarak tek seferde içiyor ve bardağı yıkanması için lavaboya bırakıyor. Muhtarhanesine (ofisine) doğru ağır ve kararlı adımlarla yürüyor. Bu defa bu işi bitirmeye kararlı. Beni yeni doğan olarak kütüğe işleyecek. Köyün marangozuna yaptırdığı masası ve makam koltuğuna bir bakıyor. Masanın üzerindeki fazlalıkları alıyor, karar defterinin altındaki kütük defterini masaya koyuyor, divit ve mürekkep hokkasını masanın bir köşesine itina ile koyup koltuğuna oturuyor. Kütük defterini açıp gerekli yerleri dolduruyor. Köyde herkes birbirini iyi tanıyor. İsim, soy isim ve hatta doğum tarihine kadar Afilli gerekli bölmeleri dolduruyor. Sıra benim adıma geliyor. Bir türlü hatırlamıyor Afilli. Sonra bir önceki gece babamla içtikleri anları canlandırıyor kafasında. Atilla demişti diyor. Aslan oğlum benim Aslan Atillam demişti diyor. Divitini mürekkep hokkasına daldırıp yazıyor adımı: Aslan Atilla. Soyadım zaten biliniyor Afilli tarafından. Yazıyor onu da soyisim hanesine. YORULMAZ Aslan Atilla YORULMAZ oluyorum. Yaşadığım sürede bu adıma yakışır bir şekilde hayatıma yön verip, ismimi verenlerle olduğu gibi ismimle de gurur duyuyorum. Atilla ismi babamdan, Aslan ismim de Afilli tarafından hediye edilmişti bana. Afilli doğumumu kaydeden muhtardı 1983 yılında evlendiğimde de Afilli nikahımızı kıyan muhtardı. Mekanları cennet olsun (Mustafa BIÇAK) Afilli muhtarımızın ve can arkadaşı rahmetli babam Hulki YORULMAZ. Sizleri saygıyla anıyorum. Ruhunuz şad olsun.
14/01/2024/Datça Kaptan: Aslan Atilla YORULMAZ
Okunma Sayısı: 597
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.