MİKROP-BAKTERİ-VİRÜS(4)LOUİS PASTEUR: İŞTE BURASI DÖNÜM NOKTASI…
26 Haziran 2020, Cuma 12:3319.y.yılda fermantasyon ve kendiliğinden türeme üzerine çalışan birçok bilim insanı vardı. Ama bir kişi öne çıkıyordu. Louis Pasteur(1822-1895) Pastör, 1858 de kaynatılarak sterilize edilmiş et suyunda havayla temas kesilirse mikrop üremediğini gördü. Süt ürünleri gibi bazı besin maddelerinde bozulmaya yol açan bakterilerin çoğunu öldüren, besinin kalitesini artıran,halk sağlığını koruyan PASTÖRİZASYON işlemi bugün hala onun adıyla anılıyor. Pastör, ayrıca fermantasyon işlemine”maya” adı verilen tek hücreli organizmaların sebep olduğunu da kanıtlamıştı.
PEKİ NEDİR BU ANTİSEPTİ?
Joseph Lister(1827-1912) , tarafından, 1865 de, canlı dış yüzeylerin kimyasal dezenfeksiyonu anlamına gelen antisepti, geliştirildi. Bu hala günümüzde de kullanılmaktadır(tıp insanları daha iyisini bilir)
ROBERT KOCH VE ANTİBİYOTİK DÖNEMİ
Organik maddenin ayrışmasının canlı organizmalardan kaynaklandığı kabul edilirse, bunun bir adım ötesi de vücuttaki bir hastalığın canlı varlıklardan kaynaklanması fikriydi. Bunu ilk kez bakteriyolojinin babası olarak bilinen Alman köy doktoru Robert Koch(1843- 1910) bunu deneysel olarak kanıtladı. Şarbon etkeninin bir bakteri olduğunu bulmuştu.
Mikrobiyolojide en önemli gelişmelerden biri, hastalığa karşı kazanılan bağışıklığın doğasını anlamaktı. Bu biliniyordu. Ama Edward jenner'in çiçek aşısı ile netlik kazanmıştı.
En büyük zafer 1890 larda von Behring ve Kitsato tarafından difteri ve tetanos antioksidanlarının keşfiydi.
Bu çalışma daha sonra Paul Ehrlich(1854-1915) tarafından uygulamaya dönüştürüldü.
Tüm bunlardan sonra en büyük keşif geldi. Sir Alexander Fleming'in (1881-1955) çığır açan PENİSİLİN in keşfiydi. (1928) Bu işte artık antibiyotik dönemi başlamasının tarihi diyebiliriz. Fleming,1945 Nobel Ödülü'nü Howard Florey ve Ernst Boris Chain ile paylaştı.
VİRÜSLER VE VİROLOJİ BİR BAŞKA BOYUT…
19. Y.yılın sonlarında Dmitri Ivanovski ve Martinus Beijerinck tarafından yapılan çalışmalar virüsler ve viral enfeksiyonlara dair bilimin başlangıcı oldu. Daha önce virüslar bilinmiyordu. Oysa, Pastör kuduz aşısını, Jenner de çiçek aşısını geliştirmişti. İkisi de viral hastalıktı. Orada ince bir durum vardı. O zamanlar viral hastalıkların da bakteri kökenli olduğu düşünülüyordu. Oysa virüsler, bakterilerden on kat daha küçüktü. Filtrelemeler yapılması gerekiyordu. Mikrobiyoloji biliminde kısa bir süre içinde mikoloji(mantar
bilimi),protozooloji(parazit protozoon bilimi) mikrobiyal ekoloji gibi yeni özel çalışma alanları açıldı; ikinci altın çağ başlıyordu.
İKİNCİ ALTIN ÇAĞ …1940 'LAR…
1928 de gözlemlenen bakterilerde dönüşüm prensibi, 1940'larda gösterilebilmişti.: Bu DNA idi.
1944'te DNA nın bir bakteriden diğerine aktarılabildiği gösterildi. Oswald Avery, Colin MacLeod ve Maclyn McCarty hücrelerde bulunan genetik materyal olarak DNA'yı tanımlayan ilk kişilerdi. Bununla genetik mühendisliğin temeli atılmış oldu!.
ÜÇÜNCÜ ALTIN ÇAĞ: BİYOTEKNOLOJİ..
Mikrobiyoloji, nanoteknoloji ve biyomühendislik alanlarındaki gelişmeler tıp alanında devrim yarattı. Artık mikroorganizmalar hastanın yararına belirli işlevlere hizmet etmek için vücuda yönlendirilebiliyor; genetiği değiştirilmiş mikroplar(GDM) vücuttan protein fabrikaları olarak gönderilebiliyordu. Bu süreçte, ışığın dalga boyundan bile daha küçük bir şeyi görebilmenin yolunu açan elektron mikroskopları tayin edici bir işlev gördü. İlk kez 1940'larda geliştirilen elektron mikroskopları ,100 bin kereye kadar büyütme olanağı tanıdı.
Yani, tüm bu gelişmeler sonucu, bugün koronavirüsün dallarını budaklarını bile görüyoruz.
Okunma Sayısı: 4135
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.