LAÇİNNN
s
Muğla
20 Kasım, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

LOZAN'IN ÖTEKİ YÜZÜ…YA DA BİRİNCİ LOZAN GÖRÜŞMELERİ…(1)

24 Temmuz 2023, Pazartesi 17:31

Lozan'a Türkiye'yi temsilen giden heyetin başında Hariciye Vekili olarak İsmet Paşa'nın gitmesi biraz sürpriz oldu! Çünkü TBMM'deki bazı gruplar,(özellikle gerici grup!) Rıza Nur'u hariciye vekili bekliyordu. Neyse bunu ayrı bir yazıda anlatacağız.
    İsmet Paşa, Lozan'a gitmeden önce Paris'e(Fransa'ya) uğradı. Orada Fransa devlet başkanı Poincare ile görüştü. Poincare Türk dostu görünüyordu. Onunla sanki anlaşmış gibiydiler…
    İsmet Paşa, Paris'ten Lozan Oteli'ne geçince, Paris notlarını gözden geçirdi. Mustafa Kemal'e görüşmeler hakkında ve izlenimlerini anlatmak istiyordu. 
    İsmet paşa'dan sonra Paris'e, Poincare'ye İngiliz Lord Curzon da uğramıştı. Hatta Lozan'a birlikte gelmişlerdi. İsmet Paşa, emperyalistlerden dost olmayacağının bilincindeydi. Ama O İsmet paşa'ydı! 
    19 Kasım 1922 günü akşamına kadar Lozan görüşmelerine katılacak tüm ülkelerin temsilcileri Lozan'a gelmişlerdi. 
    Hatta İtalya'da faşizmi kuran Mussolini bile gelmişti. Toplantıya Lord Curzon başkanlık edecekti! Ne hakkı varsa!
    20 Kasım Sabahı, Beau Rivega Oteli'nde gösterişli bir toplantı yapıldı. 
    Burada, Poincare, Lord Curzon, Mussolini çok sıkı fıkı bir haldeydi. Kendileri aralarında kimsenin bilmediği(!) gizli görüşmeler yaptılar… 
    Bu üç yağlı enseli kurt, dişlerini İsmet paşa kuzusunun  ufak tefek , cılız gövdesi  için biliyordu!...
    Lozan Konferansı(bana göre bir görüşmeler bütünüdür. Böyle yazacağım) dolayısıyla her yer bir panayır havasına bürünmüştü. Özellikle Türk delegasyonu ve Türkler tüm yabancı basının , hatta Avrupa halklarının da dikkatini çekiyordu. Bu ülke tüm emperyalistleri  fena pataklamıştı! Şimdi devamını Lozan'da getirebilecek miydi? 
    Dedim ya, herkes buradaydı. Mustafa Kemal aleyhinde kitap yazan( Mustafa Kemal tarafından Türkçe bastırılan) BOZKURT kitabı bile buradaydı! Amstrong, Otel balkonunda dalgalanan Türk bayraklarını görerek, küçümseme yollu, şeyler söylüyordu. Hatta, bu abartılı şeylere güvenmeyerek orada oturan İsviçrelilere, bu kalabalığın, tıkanıklığın nedenini  sordu. Bir İsviçreli ona şöyle yanıt verdi:
    -Bu sokak, Türkler gelinceye dek ikinci sınıf bir sokaktı. Türkler geldikten sonra böyle kalabalıklaştı, şimdi trafik tıkanıyor. 
Armstrong şunu da gördü. Türk delegasyonu, başlarında İsmet Paşa olduğu halde, otelden çıkıp,sokakta yürümeye başlayınca, insanlardan, sağ ve solda iki duvar oluşuyordu. Türk delegasyonu bu duvar içinde yürüyordu. Halk elleri patlayıncaya değin alkışlıyordu! Burada bir şeyin altını çizmek istiyorum. O yıllarda Avrupa halkları, kendi liderlerinin hiçbirine (bugünkü gibi) güvenmiyordu. Türklerin, Mustafa Kemal'in başarısından memnunluk duyuyordu. Bu İsviçre'de de, Almanya'da da, başka yerlerde de böyleydi. Avrupa yöneticilerinin aksine, halkların bir Türk sempatisi vardı. Bunu en iyi gören de İsmet Paşa'ydı. 
Armstrong, Türkleri alkışlayan İsviçreli halk yığınlarına bakarak şöyle düşünmek  zorunda kalmıştı:
-Bu kurul, ülkenin bağımsızlığı için canını dişine takabilmiş, düşmanını yenmiş bir ülkeyi temsil ediyordu. Türkler batılılara pek benzemeyen kılıkları içinde çok naziktiler…
Armstrong'a bunları söyleten, delegasyon içinden bazıları, başta İsmet Paşa onu tanımıştı. Kendisine selam vererek o kalabalık içinden gitmişlerdi…
Armstrong, bir gün yine Lozan palas'takilerin büyüsüne kapılarak oralarda dolaşırken otelin karşısındaki yaya kaldırımında paletlerini almış, yağlı boya resim yaptıklarını gördü. Ne yaptıklarını merak ederek yanlarına yaklaştı. İkisi de Lozan Palas'ın balkonunda dalgalanan  Türk Bayrağı'nın  resmini yapıyordu. Bu bayrakta ilgilenecek ne gibi şeyler olduğunu  sorunca, ressamlardan biri ona şu karşılığı verdi:
-Bayraklarını gökte dalgalanan ay ve yıldız olarak benimsemek bir ulusun gururunu anlatır. Türkler üstüne bize çok şey söylediler. Ne var ki ben bunların çoğunun yanlış olduğunu dün tanıştığım Türk İkinci Delegesi'nin nazik ve bilgili açıklamalarından anladım. Bu adam, Türk Hükümetinde Sağlık işlerinden bakan biriymiş. Çok güzel ve mantıklı konuşuyordu. Tarih bilgisine hayran oldum. Bir Lozanlı ve İsviçreli olarak kendilerini ülkemizde  konuk etmekten zevk duyuyorum ve İngilizlere daha hoş görür ve haktanır olmalarını salık veriyorum. 
Armstrong,şunu da görmüştü. Lozan'da Türk delegasyonu için özel bir güvenlik önlemi alınmıştı. Çünkü İsviçre halkı da Türklerin  yanındaydı! Gazette de Lausan'da bu konu ile ilgili yazı çok önemliydi. Tüm Türk delegeleri sevgi ve saygıyla okudu:
-Masanın bir yanında Türkler, öbür yanında bütün müttefikler oturacaktır. Bu dengesizliği düzeltecek , isterlerse Türklerdir! Nedeni ise, Türklerin kazandığı büyük zaferdir. Türkler kazandıkları zaferin tadını çıkarırcasına, delegasyonun başındaki adamı cephelerdeki en büyük komutanlardan birini atayarak mesajı vermişlerdir. Biz , İsviçreliler olarak, Türklerin , özgürlük ve bağımsızlık için verdikleri savaşa sevgi ve sempati ile bakıyoruz. Ancak, bizim korkumuz, Türk delegasyonuna karşı sınırlarımız içerisine sızmış olan bazı kötü niyetli kişilerin olduğu duyumudur. Bunu şu nedenle yazıyoruz, kimi Türk devlet adamlarının uğradıkları suikastları  biliyoruz! İsviçre güvenlik güçleri gereken önlemleri tabiî ki alacaklardır. Bizler Ortadoğu'da barışın yeniden tesisi için bu konferansın huzur içinde geçmesini istiyoruz.


Okunma Sayısı: 228

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.