Kumdelen, Kardelen ... geri dönen efsaneler !
14 Ekim 2021, Perşembe 17:17Kumluk plajına bakan Cafelerden birinde oturdum, orta şekerli kahvemi keyifle içerken sonbahara girmemize rağmen Datça'dan başka yerlerde yaşayan birçok kişinin şu anda sahip olamadığı bu güzel havanın keyfini yaşıyorum. Hollanda'da yaşayan bir arkadaşımla telefonlaştım biraz evvel. Orada öğlen saatinde sıcaklık 14 derece ve hava kapalı imiş. O benim şimdi Datça'daki keyfimi kıskanırken, ben de ona "haydi atla uçağa gel, ben seni Dalaman'dan alırım“ dedim.
Mevsimlerin dünyanın kuzey yarım küresinde ilkbahar ve kış arasında hangi tarihlerde başladığı ve bittiği her yer için aynıdır, ama hangi mevsimde hangi havayı yaşadığımız nerede bulunduğumuza göre genelde farklı olabilir. Aynı durum güney yarım küresinde de geçerlidir. Ama bildiğimiz gibi, kuzey yarım küresinde yaz başladığında güney yarım küresinde kış başlar.
Mevsimlere göre hava değişir ve onunla bağlantılı olarak tabiatın görüntüsü, bitkiler, çiçekler de değişir. Kahve keyfi yaparken bir yandan da gazete okumayı çok severim. Hala tamamen okuyamadığım 21.09.2021 tarihli Datça Haber Gazetesini yanıma almıştım. Bu gazetede haber konusu olan " Denizin Tek Çiçeği Kum Zambakları ... " yazısı benim hayran olduğum bir çiçek hakkında. Onun resmi adı „Kum Zambağı“ olsa da ben onu „Kumdelen“ olarak adlandırırım. Çünkü zamanı gelince kumu delerek çıkan ve o efsane güzelliği ile bizim göz zevkimizi okşayan, kıyı kumullarında yetişen, „Nergisgiller“ familyasına ait olan soğanlı bir çiçek türüdür. Akdeniz'in en güzel sembollerinden biri olan ''Kum Zambağı'', yani benim tanımımla "Kumdelen" çiçeği özellikle akşamları denizden gelen rüzgarlarla büyülü kokusunu her tarafa yayar. Turkuaz kıyıların bu narin beyaz çiçeği, hayat bulduğu sahil kumları arasında eşsiz zarafetiyle bizi bekler. Onun şöyle bir hikayesi de vardır. Tanrı Zeus, bir gece canı sıkılınca Olimpos Dağı'ndan deniz kıyısına iner. Thebai kentinde dolaşırken de, Kral Amphitryon'un eşi Alkmene'ye hayran kalır. Ne yapıp edip bu kadının gönlünü çelmeye çalışır. Bir gün amacına ulaştırıp Alkmene' yle birlikte olmayı başarır. İlişkilerinin sonunda bir erkek çocukları olur. Adı Herkül olan çocuğunu Zeus alıp tekrar Olimpos'a döner. Çocuğu gören ve gururu kırılan eşi, Ana Tanrıça Hera büyük tepki gösterir. Zeus ise Herkül'ün tanrılaşmasını, yani ölümsüz olmasını istemektedir. Bu nedenle Herkül'ün mutlaka Hera'nın sütünü içmesini arzular. Bir gece yarısı Hera uyurken, Herkül'ü gizlice onun kucağına bırakır. Günlerce aç kalan çocuk Hera'nın göğüslerine öyle bir yapışır ki, süt ağzından taşıp yere dökülür. Yeryüzüne düşen her süt damlası kumda bir çiçeğe dönüşür. İşte o güzel çiçek, çok narin ve eşsiz bir bitki olan „kum zambağı“ olarak adlandırılır. Datça'mızda bol bol görmek şansına sahip
olduğumuz bu nadir çiçeğin süt damlası ile ilgisi nedir onu bilemem ama, onun kumu delip bahar sonundan itibaren bütün güzelliğini bize sunmasına şükürler ediyorum. Sen eşsiz bir çiçeksin „Kum Zambağı“, yani benim tanımımla "Kumdelen".
Kış mevsiminin yaklaştığını da konuştuk o Hollanda'daki arkadaşımla. Datça'da kar yağmaz ama o bana " bakalım Hollanda'da bu kış nasıl geçecek, eğer kar yağarsa, ki geçen yıl az yağdı, ama bu kış çok yağacakmış diyorlar" dedi. Yedi yıl evvel işim gereği Hollanda'da Aralık, Mart ayları arası dört ay yaşamış, o kış aylarında o arkadaşımla çok sık beraber olup yanlızlığımı unutmuştum. Artık neredeyse unuttuğum karlı günleri orada kısa da olsa tekrar yaşamıştım. Hatta birkaç hafta sonu onun evinde yattım. Bir Pazar sabahı kalkıp pencereden onun büyük bahçesine baktığımda ne gibi bir sürprizle karşılaştım, ne gördüm biliyormusunuz? "Kardelen" adındaki çiçekler bahçede karı delerek o nefis güzellikleri ile koca bahçenin her tarafındaydılar. Aslında Türkiye'de 14 türünün doğada yetiştiği bilinen kardelenlerden bazılarının soğanları Türkiye'nin ihraç ürünleri arasında bulunmaktadır ve uzun yıllardan beri ve başta Hollanda olmak üzere bazı ülkelere süs bitkisi adı altında ihraç edilmiştir. Bu güzel kardelen çiçeği duru görünümü ile saf ve temizliğin sembolü haline gelmiştir. Boynu bükük bu çiçek hakkında birbirinden farklı hikayeler yazılmıştır. Narin olmasına rağmen en sert ve karlı toprağı delecek kadar güçlü, aynı zamanda da karlı ve soğuk gecelere dayanımlı bir çiçektir. Kardelen çiçeği özellikleri ve hikayeleri ele alındığında başka çiçeklere göre özel ve romantik bir çiçek olarak karşımıza çıkıyor. Kum zambağı gibi „Nergisgiller“ familyasına ait olan kardelen çiçeği de soğanlı bir bitki türüdür. Ocak ayında çiçek açmaya başlar ve Mart sonuna kadar çiçekli kalır, bir bakıma ilkbaharın gelişini müjdeler. Pek çok çiçeğe nazaran kış ayında açtığından hediye edildiğinde „o kişinin özel olduğunu“ sembolize eder. Diğer bir anlamı ise karın yağmasını bekleyerek, kar kokusunu aldığında toprağın altından toprağı ve karı delerek çıkması ile sabrın ve fedakarlığın simgesi olarak bahsedilir. Ayrıca inci küpelerine benzeyen boynu bükük duruşu ile hediye edilen kişiye de "seninle herşeye razıyım" anlamını yansıtmaktadır. İlginç hikayelere konu olan kardelen çiçeğine ilişkin bir hikaye şöyledir. Kardelen çok sevdiği menekşe ile her baharda buluşurmuş ve onu etraftaki diğer çiçeklerden kıskanırmış. Kışın ortasına başka hiçbir çiçeğin açmaya cesaret edemediği sert ayaza rağmen aşkı ile birlikte olabilmek ve sevgisini gösterebilmek için onun yolunu gözlemiş, bekleyip durmuş, ancak sevgilisi sandığı o gelmemiş. Kardelen çiçeği aşırı soğuktan değil ama yaşadığı o büyük hayal kırıklığına dayanamayarak karların üzerinde gözlerini kapamış.
Kardelen çiçeğinin bir başka hikayesi ise şu şekildedir. Kardelen başkalarından duyduğu ama kendisinin hiç görmediği güneşe aşık olur. Güneşi gördüğünde canından olabilmenin hüznü vardır ayrıca içinde. Lakin içindeki aşkı öyle derindir ki her anında dualar eder ve tek dileği güneşi bir kerecik de olsa görebilmektir. İçindeki tutku ile yanıp tutuşan kardelen bir gün Allah'ın karşısına çıkar ve "Allah'ım bana güneşi görmek için bir fırsat ver" der. Allah'ta ona „sen narin bir çiçeksin güneşle karşılaştığında canından olabilirsin. Düşünmek için sana iki gün veriyorum, ya güneş, ya da canın“ der. Kardelen düşünmeye başlar ve ikinci günün sonunda Allah'ın karşısına tekrar çıkar ve aşkının onu sanki büyülediğini ve kararının güneşi görmek olduğunu söyler. Allah onun cesaretini takdir eder, ama üzüldüğünü de belirterek dileğini yerine getirir. Kardelen güneşi görmek için can atarken bir anda karın içinden kafasını çıkarır ve güneşi görür, ama canından da olur. Çok hüzünlü olan bu hikaye de „eğer aşık olursan kardelen gibi cesur ol, kardelen kadar cesaretin yoksa hiç aşık olma“ şeklinde tavsiyelere konu olur.
Hani bir "geri dönen efsane" diye bir deyim vardır. Bir süre herhangi bir nedenle unutulmuş, ya da hafızalardan uzak kalmış meşhur bir sporcu, sanatçı, şarkıcı, yazar, .... tekrar ortaya çıkıp mesleğini yine icra ederse ve sevenlerini tekrar sevindirirse ona "efsane geri döndü" deriz ya; kum zambağının ve kardelenin her yıl tekrar çıkacağını bilmemize rağmen ben onlara her yıl geri dönen efsaneler derim, çünkü onlar gerçekten birer efsane, güzellik sembolüdür.
Çok değer verdiğim bir bayan arkadaşım var. İşinin yoğunluğu nedeniyle bir yıldır benim çok sevdiğim, ilgi ile takip ettiğim bir sanal etkinliğine ara vermişti. Geçen gün birdenbire yine aynı etkinliğe başlaması bana büyük bir sürpriz oldu ve çok mutlu etti. Mutluluğumu ve çok şaşırdığımı ona yazınca, o da bana "efsane geri döndü" diye cevap verdi. Şaka bir yana ama öyle veya böyle o benim için her yönüyle gerçek bir efsane ve yeri çok özel olan bir kişidir .
Ben her mevsimi çok seviyorum,
Kumu, karı delip bana o mevsimleri hatırlatan çiçeklere bayılıyorum,
Geri dönen efsanelere tapıyorum,
Hayat bu olsun hep diye yalvarıyorum,
Mevsimler, çiçekler ve efsanelerle yaşıyorum.
05.10.2021
Okunma Sayısı: 6883
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.