KARANTİNA MI İZOLASYON MU?
20 Nisan 2020, Pazartesi 18:51
İZOLASYON: Yalıtım,tecrit
KARANTİNA: 1-Bulaşıcı bir hastalığın yaygın olduğu bir yerden gelen kişileri, gemileri ve malları geçici olarak ayırma biçiminde alınan önlem, 2-Hastanelerde yatacak hastaların kayıt ve kabul edildikleri yer.
Türkçe sözlükteki anlamları bu. Bazıları İzolasyon ile karantinayı karıştırıyor. Hiç ilgisiz oysa.
Aslında, izolasyon karantinanın bir maddesidir. Yani; “hastalık taşıyanların izolasyonu “olarak da tanımlanabilir.
KISA TARİHÇESİ,,,
Önceleri 30 gün(trentino) ,sonra 40 gün(quarantino) ,uygulanan önlemin adı İtalyanca. Osmanlıcası ise “Usuli-Tehaffuz”(tahaffuz)dur.
Karantina özellikle veba salgınlarının Avrupa'yı kasıp kavurduğu 14. Yüzyıldan beri izolasyon, sağlık kordonu, tütsü ve ilaçla dezenfeksiyon ve hastalık yaydığına inanılan kişilerin,gruplandırılması gibi hastalık kontrol stratejilerinin temel taşı oldu.
Veba 1347 de Güney Avrupa'ya ulaştıktan sonra hızla yayılarak, İngiltere'ye, 1350'de Almanya ve Rusya'ya ulaştı. (bu sırada Avrupa nüfusunun üçte birinin öldüğü tahmin edilir)1374'te İtalya'da,vebaya yakalanan herkesin şehir dışına bırakılması emredilmişti.
Benzer strateji,bugünkü Dubrovnik'te uygulandı. Veba ortaya çıktığında şehrin hekimi, Jacob of Padua ,şehrin surları dışına hastalar için bir yer yapılmasını istedi. Bu öneriler halkın sağlığını korumak içindi. Şehir Konseyi daha radikal kararlar almaya başladı.
1377'de konsey 30 günlük bir izolasyon kanunu( trentino) çıkardı. Kanunun 4 maddesi vardı:
1-Salgın bölgesinden hiç kimse 30 günlük izolasyonu bitirmeden Ragusa'ya alınmayacak.
2-Ragusa'dan hiç kimse izolasyon bölgesine girmeyecek ve girerse 30 günlük izolasyonla cezalandırılacaktır.
3-Konseyin izni olmadan izolasyonlardakine yiyecek götürülmeyecek,aksi halde 30 gün izolasyon cezası alacaklardır.
4-Kurallara uymayanlar 1 ay boyunca izolasyona tabi tutulacaklardır.
Sonraki 80 yıl boyunca benzer kanunlar, Marsilya, Venedik, Pisa ve Genoa'da yürürlüğe kondu.
Daha sonraları izolasyon periyodu 30 günden 40 güne uzatıldı ve trentino adı da İtalyanca, 40 anlamındaki quaranto'dan gelen “quarantino” olarak değişti.
Bunun neden 30 günden 40 güne çıkarıldığı tam olarak bilinmiyor. Birincisi 30 günün yetersiz olmasından kaynaklanacağı gibi, ikincisi ise; ruhsal arınmayı ifade eden dini inançlar nedeniyle de olabilir. (Bizdeki 40 ları bir düşünün!)Sonuçta, ilk uygulaması 1377'de Venedik ve Dubrovnik'te yapılan ve ilk karantinahanenin 1423'te Venedik yakınlarında Santa Maria di Nezaret adasında kurulduğu karantina uygulaması, günümüze kadar süregelmiş ve modern tıpta da yerini korumaktadır.
Yüzyıllar boyu insanlığı dehşete düşüren büyük veba salgınlarının yerini 19. Yüzyılda kolera pandemileri aldığında, modern anlamda karantina uygulaması yaygınlaştı ve sağlık alanında uluslar arası işbirliği ve anlaşmalar yapılmasının yolu açıldı.
OSMANLILAR'DA KARANTİNA…
Osmanlı Devleti'nde bilinen ilk karantina uygulaması Sultan 2. Mahmut döneminde 1831'de'deki büyük kolera salgını sırasında olmuştu.Ne gariptir ki, bizim devletimiz o zaman da sanki acizmiş! Rusya'da ortaya çıkan hastalık üzerine, İngiltere, Fransa, Nemçe büyükelçileri, Rusya'dan Osmanlı limanlarına gelecek gemilere karantina uygulanmasını istediler. Bunun üzerine 2. Mahmut devlet yetkililerinden karantina uygulaması istedi. İstanbul'a gelen tüm gemiler Boğaziçi'nde bekletilecekti. Konuyla ilgili Mustafa Nazif Efendi bağımsız olarak görevlendirildi. Tek yetkiliydi(Şimdi öyle biri yok. Bizim sağlık bakanı saraya bakmadan cümle kuramıyor!)
Karadeniz'den İstanbul'a gelecek “İslam gemilerinin” Büyük limanda, diğer devlet gemilerinin İstinye Koyu'nda beş gün karantina altında tutulması kararlaştırıldı. Bunun yanı sıra, Hekimbaşı Mustafa Behçet Efendi'nin yazdığı broşürler dağıtıldı. Vebalı hastalara Maltepe Hastanesinde ve Kız Kulesi'nde “usul-i tehaffuz “(Osmanlı'da karantinaya verilen ad) uygulandı.
Osmanlılar'da karantina uygulaması daha sistemli olarak 1835'te Çanakkale'de başladı. Akdeniz ve çevresini etkisi altına alan kolera salgını nedeniyle, Çanakkale'de karantina çadırları kuruldu. Marmara ve İstanbul'a gidecek gemiler bir süre bekletildi. Karantina bekleyen kayıkların reislerine karantina tezkeresi(tezkire) verilmesi usulü getirildi. İstanbul'un değişik yerlerinde karantina noktaları kurularak faaliyete başlandı. Karantina için her millet için ayrı ayrı hastane yapımı gerektiğinden hastaneleri olmayan Yahudiler'e ve Karaimler'e,Hasköy'de kendi hastanelerini yapma izni verildi. İstanbul dışında Bursa, Trabzon,Midilli,Siroz, Çanakkale gibi pek çok yerde karantina noktaları kuruldu.
1839 'da Meclisi Umuru Sıhhiye, Türkiye ve İstanbul Limanı hakkında 26 maddeden oluşan bir tüzük düzenleyerek, gemiler ve diğer karantinaya uyması gerekenler için düzenlemeler yaptı.
1851 de Paris'te yapılan toplantıda karantina hastalıkları veba, kolera ve sarıhumma ile sınırlandırıldı. Ve karantina süresi tüm ülkeler için 15 gün olarak belirlendi.
Daha 1918'e epey vardı. Ve bir gribin dünyayı kasıp kavuracağı bilinmiyordu!
Meclis-i Umuru Sıhhiye 1914'de kapitülasyonlarla birlikte kaldırıldı. Yerine Hudut Sıhhiye Müdüriyeti kuruldu. 1. Paylaşım Savaşı sona erip İstanbul İtilaf Devletleri tarafından işgal edilince 1918'de çoğunluğu yabancılardan oluşan Beynelmüttefikin Sıhhiye Kontrol İdaresi kuruldu.
24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Lozan Barış Antlaşması'na göre Türkiye 5 yıl süreyle danışman unvanı ve Türk memuru olarak üç Avrupalı doktorun karantina işlemlerinde çalışmasına izin verdi. 1923'de İstanbul geri alındıktan sonra Beynelmütefikin Sıhhiye Kontrol İdaresi dağıtılmış ve Lozan Antlaşması'ndan sonra yerine İstanbul Limanı ve Sıhhiye Müdüriyeti kurulmuştur.
1924'de kurumun adı Hudut ve Sevahil Sıhhiyesi Müdüriyeti Umumiyesi(Hudut ve Sahiller Sağlık Müdürlüğü)olarak değiştirildi.
Sonuç olarak; bu başımıza gelen, son koronavirüs olayı ne ilk ne de son olacaktır. Basiretli ve yetenekli yöneticilerin başta olduğu ülkeler, daha az zayiatla durumu atlatacak; bunu başaramayan ve sürekli eyyam yapan yöneticiler tarihin çöplüğüne daha hiç anılmamak üzere gömüleceklerdir.
Sizlere güzel koroların, güzel türküler söyleyeceği ve dinleyeceğimiz günler diliyorum.
Okunma Sayısı: 3184
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.