KADERE TERK
17 Ekim 2022, Pazartesi 17:09Son yıllarda tarım kesiminde üretim yapan , ancak kaderine terk edilmiş bir üretici grubunun serzenişini dile getirmek istiyorum. Geçen yıllarda yalnızca kendi aile ihtiyacı için üretim yapan ,SÜT üreticilerimizin yakınmalarını dile getirmek istiyorum.Kamunun/bilhassa yerel yönetimin koruması kollamasına ihtiyaç duyan bu üreticilerimiz,
Datça'nın en sulak köylerinden olan Karaköy ve Kızlan (mahallelerimiz) , ilçemizin sebze ihtiyacının büyük bir kısmını karşılaması yanında ,son yıllarda Süt inekçiliği ile, bu alanda da gayretkeş üreticilerimizin örnek çabalarını gözlediğim köylerimiz. Topraktan kopamayan ,toprağını APART furyasına kurban etmeyen bu üreticilerimizin gayretlerini , takdir etmemek mümkün değil.
Genellikle birkaç inek ile yapılan üretimin tüm yükünü her zaman olduğu gibi ,hanımlar çekmekte. Genellikle 1,5 - 5'lt lik boşalmış pet şişeler, çiğ sütün dağıtımında erkekler tarafından kullanılmakta. Toplanan boş pet şişelerin ikinci defa tekrar kullanılmadığını sanıyorum. Ancak kullanılan yoğurt kaplarının (çeşitli markalara ait) defalarca kullanıldığını görüyoruz. Söz Konusu kapların bir kullanım için üretildiği düşünülürse, ne kadar temizlenip yıkansa' da hijyenikliği tartışılabilir. Makina veya elle sağılan SÜT genel olarak çiğ olarak veya yoğurt olarak pazarlanmakta , evlerde de yoğurt üretildiğini görüyoruz. Üretimin çok olmaması nedeniyle, peynir- tereyağı üretiminin ,tercih edilmediğini görüyoruz. Süt ürünlerinin üreticiler tarafından ,merkezde genel Cumartesi, Özbel semtinde köylü pazarında satışa sunulduğunu görüyoruz. Haftanın her günü müşterilerine (onlar abone derler) süt dağıtanları merkez mahallemizde görebilirsiniz.
Benim asıl vurgulamak istediğim konu:
Bu üreticilerimiz bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda ineklerle bu üretimlerini gerçekleştirerek ayakta kalmaya çalışıyorlar. Yeterli toprak sahibi olmayan ,bu üreticilerimiz kendi yemlerini de çeşitli yollarla temin etme yoluna gitmektedirler. Son yıllarda hazır yem fiyatlarının uçtuğu da göz önüne alınırsa, ayakta durmaları mucize. Tüketilen samanın bile Vilayet dışından getirildiği düşünülürse , bu konunun önemi ve sıkıntısı ortada.
Gıda üretiminin ne kadar önemli olduğu bu salgın döneminde bir daha öne çıktı. Ülke olarak kendi yağımızla kavrulmak' ın gerekliliği ortadayken, bizler ilçe olarak ,kendi çabaları ile ayakta durmaya çalışan bu üreticilerimize, TİRE örneğinde olduğu gibi sahip çıkıp destek vermek zorundayız. Bir kooperatif ve soğuk hava deposuyla hatta bir mandıra tesisi ile bu üreticilerimizi desteklememiz gerekmez mi.? Sahi şu soğuk hava deposunu neden yaptık neden yıktık ..?
Aynı sıkıntı ,güz domatesi üretenler dede var. Kaderleri bir iki tüccarın iki dudağı arasında. Zincir marketlerinin duyarlılığını talep etmek, neyi kaybettirir.? İsteyenin bir yüzü....
Başka konularda buluşmak üzere.... Hoşça kalınız.
Okunma Sayısı: 1040
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.