İRAN-AMERİKA DÜŞMANLIĞININ KISA TARİHİ
10 Ocak 2020, Cuma 16:26İran…Büyük medeniyetler doğuran ve o kültür ile hala yerli yerinde duran büyük bir devlet. Ancak işler eskisi gibi değil, İran'ın “devrim” yaptığı günler geride kaldı. Artık kara düzen bir ülke yönetimi Ortadoğu'da bile kabul görmüyor. İşte bu kabul görmemezliğin oluşturduğu toplumsal çatlağa da gelip ABD oturuyor. İşte bu durumun yakın tarihi:
YENİ DEVRİM ESKİ ALIŞKANLIKLAR
İran 30-31 Mart 1979 gününe kadar monarşi ile yönetiliyordu ve 1941'den beri başında bir Şah vardı: Şah Muhammed Rıza Pehlevi. Ancak ülke çevre-merkez arasındaki göçler nedeniyle ortaya çıkan ekonomik dengesizlikten, toplumsal katmanlaşmadan, lüks tüketim ve yöneticilerin ülkeyi aşırı hedeflerini gerçekleştirmek için dışa bağımlı hale getirilmekten muzdarip idi. İşte bu bozuklukların karşısında yeni bir düzen düşleyen 3 grup vardı:
Muhafazakarlar ve Ayetullahlar 2- Sol Gruplar ( Tudeh, Halkın Fedaileri, Halkın Mücahidleri) 3- Milli Cephe
Bu muhalif gruplar için Şah Amerika'dan destek alıyordu. Aldığı destek ile halkını ezen Şah yönetimi 1978 yılında 2000 kişinin ölümüne sebep olmuştu.
En güçlü muhalif grup muhafazakarlar yani Ayetullahlardı. Başlarında Ayetullah Humeyni vardı ki 1963'ten beri sürgündeydi ve 1978'den beri Paris'te yaşıyordu. Diğer lider Ayetullah Şeriatmedari Kum şehrinde yaşamaktaydı. İdari vazifeyle yükümlü olan din adamları bazı prensiplerde anlaşmış gibilerdi:
“ İran Abd ve Rusya ile mümkün olduğu kadar sıkı ilişkide bulunmayacak” ( Saray, s.147; Schahgaldian,The Clerial Establishment in İran,s. 19-21)
İşte bu umde ile yola çıkan muhafazakarlar güçlendi. Yönetimin diktatöryal eğilimine karşı tavır aldı. Sol gruplar da petrol sahalarında grevler yapmışlardı. Son hükümeti de Şahpur Bahtiyar tam anlamıyla kuramadı. 16 Ocak 1979 tarihinde Şah Rıza Muhammed Pehlevi yurtdışına çıktı. Bu monarşinin sonu demekti.
1 Şubat 1979 günü hala konuşulan bir uçak seyahati yaşandı. Ayetullah Humeyni Paris'ten İran'a döndü. Havaalanında onu 3 milyon insan karşıladı. İslam Devrim Konseyinin başındaydı artık. Yeni hükümet onun emriyle Mehdi Bazargan tarafından kurulacaktı.
İran halkı da Şah'ın Amerika dostluğuna karşı bu devrimi destekleyerek cevap verdi. İran'da cumhuriyetlerin en değişik biçimi hüküm sürecekti. 12 Şubat 1979'da ABD ve Sovyetler bu rejimi tanıdı. Ardından yapılan halkoylamasından da %97 kabul oyu çıktı. (30-31 Mart)
Sol terörist gruplar da ABD'ye karşı tavır takınmışlardı. 14 Şubat 1979'da ABD Tahran Büyükelçiliği' ni işgal etmeleri ile bu tavırlarını gösterdiler.
Ancak bu sol gruplardan olan Halkın Mücahidleri ilerleyen yıllarda İslam Muhafızları ile ters düşünce ABD bu elçilik işgalini unutup Dışişleri kanalıyla Halkın Mücahidleri ile temasta olduklarını kamuoyu ile paylaştı. (23 Nisan 1987)
Tabi bu açıklamada etkili olan husus 22 Nisan 1987'de CIA casusu John Pattis'e İran tarafından verilen 10 yıllık hapis cezasıydı.
ÖLÜMÜN YENİ HALİ: İRAN-IRAK SAVAŞI
22 Eylül 1980 günü Irak İran'ı işgale başladı. İran da hazırlıklıydı. Bu Ortadoğu'daki dengelerin birden değiştiği halkların kaderinin kanla yazıldığı bir savaştı. Ancak burada dünyanın büyük güçleri de taraflarını tam olarak belirleyemediler. Arapların kazanmasını istemeyen İsrail İran'ı desteklerken ABD İran ile olan mazisini unutmayıp ona karşı itidalli davranıyordu. Ancak yine de bu savaştan en karlı çıkan taraf ABD oldu çünkü hem İran'ın yaptığı bombardımanları hem de Irak'ın kullandığı kimyasal silahları her zaman kamuoyunun önüne getirerek orada ölen insanların üzerinden siyaset yapmıştı.
Bugünlerde de ABD-İran arasında ipler kopmuş durumda. Belki de bu yazı yayınlanma sürecindeyken ABD İran'ın bir misillemesi ile yüz yüze kalabilir. Taraflar arasında yaşanan olaylar tüm dünyanın dengesini bozacağa benziyor. Türkiye'nin mutedil davranması en akla uygun hareket olur.
Okunma Sayısı: 15150
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.