HIRS / DOYMAZLIK- DOYUMSUZLUK
14 Mayıs 2020, Perşembe 15:45
Bana göre ,ülkemiz ve dünya insanlığını tehdit eden en büyük salgın hastalık,yani CORONA VİRÜSÜ salgını falan değil. Dünyamızı tehdit etmiş olan , şöyle veya böyle gelip geçmiş olanlar gibi ,gelip geçecek.Ancak bana göre; dünyamızı yıllardır tehdit eden ,bu HIRS/DOYMAZLIK/DOYUMSUZLUK virüsü ile nasıl baş edeceğiz. Beni asıl kaygılandıran konu bu. Bu dünyada yaşayan ,insanlar dışındaki tüm canlılar,yaşamını sürdürecek kadar imkanlara sahip olduktan sonra durmaktalar. Sahi siz ,bir kuşun iki yuva yı birden inşa ettiğini,ikisine birden sahip olmak istediğini gördünüzmü.? Bir evimiz varsa ikincisini-üçüncüsünü ,yazlığını kışlığını, hatta yurt dışında bile sahip olabilmeyi arzu eder ve çabalar dururuz. Hatta evlerimizde bile yiyeceklerimizi sakladığımız buz dolaplarımızın yanına veya evlerin uygun olan bir yerine,Derin dondurucu koyarak,yiyecek bile stoklamak istiyoruz veya yapıyoruz.Sonrada pekçoğumuzun evinde kutular dolusu ilaç.Sonrada pek çoğunun kullanım süresi geçince hepsinin çöpe atıldığını üzülerek görüyorum.
Dünyamızda çöpe atılan gıda maddelerinde yapılacak tasarrufla, Dünya açlık probleminin çözülebileceğini uzmanlar söylüyor.Ben bunun örneğini Datça da görüyorum. Her gün çöpe atılan yalnızca ekmek miktarı ne kadardır acaba.?
Diğer bir alan ise, ilçemiz bu konut yapma çılgınlığına ne kadar dayanabilecektir. Doğal su kaynaklarının yetersizliği apaçık belli.?Yerel yönetimin alt yapı yetersizliği ortada.?Geçen yıllarda ,amacın ne olduğu belli olan ,İMAR AFFI yasasının arkasına sığınarak, yapılanları nasıl savunabiliriz.?Her ,yerel veya genel seçim öncesi çıkarılan İmar Affı uygulaması , kamu eli ile yapılan suç/yanlışlık değil mi.İmara aykırı yapıları yapanlara , para cezası kesmek ne biçim bir kamu anlayışı.Aykırılığı düzelttirerek,cezalandırmayı yapabiliyormusunuz.?Cezası ödenir, yapan yaptığı ile kalır. Ne güzel değil mi?YAŞASIN ADALET.!!!!!
Yapılaşmada diğer bir yanlışlık ise, mevzuata uygun diye konutların dış cephelerinin herkesin kendi zevkine göre kaplandığı /sıvandığı hatta boyandığını görüyoruz.TAM BİR YAMALI BOHÇA. Yazılı bir metni olmasada ,KENT ESTETİĞİ denen bir anlayışı maalesef oturtamadık.Yine Hızırşah Mahalle/Köyü girişindeki yapıların dış cephelerinin rengi,hangi zevki temsil ediyor acaba.?
Ülkemizde de olduğu gibi, yapılaşma ,yani betona dayalı kalkınma gelişmişliğin göstergesi değildir. Topraktan koparılmak, saksıda yaşamaya mahkum çiçek ve fidan gibidir.?Bir başka canlının sulamasına mahkumsunuz.?Genişleme yani kök/boy salma alanınızda sınırlıdır.Fazla boyunuz çıkarsa ,budanırsınız.!!!!
Daha çok şeye sahip olabilme hırsımız, doyumsuzluğumuzun sınırının ne olduğu belli. O kara toprağa girdiğimiz zaman ,hırs da bitiyor,doymazlığımızda.
O nedenle, bu dünyanın yalnızca ,bizlerden sonraki kuşaklara aktarmak için bizlere verilmiş bir emanet olduğunu bilerek,EMANETE HIYANET ETMEYELİM.!!! Yeterince MİNİMİST YAŞAMAK BİZLERE YETMEZMİ.?
Sağlıcakla..
Okunma Sayısı: 1547
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.