HAFTA BAŞI
02 Mart 2015, Pazartesi 14:45“Kadına şiddet” ülkemizin kanayan yarası. Hala bir çözüm bulunamaması ne kadar acı. Toplumsal bir tepkiye dönüşen Özgecan'ın katledilmesi olayı biraz da bakış açılarındaki farklılığı da gündeme taşımış oldu. Bir grup insanın düşüncelerini irdelemenize sunuyorum. *Medya olayları abartıyor. Kadına yönelik şiddet, algıda seçicilik. Fatma Şahin (Bakan) *Kızlarına sahip çıksalarmış. Celalettin Cerrah (Emniyet Müdürü) *Yedi yaşında kız çocuğu evlenebilir. Nurettin Yıldız (Vakıf Başkanı) *Hamile kadının sokakta dolaşması terbiyesizlik. Ömer Tuğrul İnançer (?) *Tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar. R.Akdağ (Sağlık Bakanı) * Amerika'da da oluyor. Çenenizi kapatın. Cemile Bayraktar ( Kadın ve Yazar) *Kızlar okuyunca erkekler evlenecek kız bulamıyor. Erhan Ekmekçi (İl Meclis Üyesi) *Tecavüzcü, kürtaj yaptıran tecavüz kurbanından daha masumdur. A.Sefer Üstün (AKP İnsan Hakları Komisyon Üyesi) * Bir kadın çalışmayı tercih ederek fuhuşa hazırlık yapmış olur! Nureddin Yıldız (Vakıf Başkanı) *Kadınları hafifçe dövüp korkutabilirsiniz. Mehmet Demir (Kırıkkale AKP il Başkanı)
Sizce bu söylemlerde bir anormallik yok mu?
Bu aklı selim insanlar (?)“KADIN” konusundaki görüşlerini kendi pencerelerinden değerlendirdiklerini ve okurlarına, seçmenlerine, izleyicilerine anlatıp, marjinallikleriyle manşetlere düşmüşlerdir. Dikkat ederseniz tüm açıklamalarda, kadının sosyal yaşamda yerinin olmadığı, evine kapanıp ikinci sınıf vatandaşlık görevlerini yerine getirmeleri, aksi halde başlarına gelecek olan her türlü kötü olayın sorumlularının kendileri olacağı ifade edilmektedir. Bu, hümanizmadan uzak, kadını insan olarak kabullenmeyen, kadını dışlayan, ötekileştiren, cinsiyetçi bakış açısında ısrar eden, adeta şiddeti öven görüşlerin, bugün yakındığımız “kadına şiddet”in temel kaynağını beslediği, su götürmez bir gerçektir.
Bu nedenledir ki, “Dişisine kötü davranan tek hayvan insanoğludur!” sözünü doğrularcasına; kadına şiddet hızla artarak devam ederken 2014 yılında, ülkemizde 250 den fazla kadın şiddete maruz kalmış ve öldürülmüştür. Ancak, * Tecavüz ederken suçüstü yakalanan adam, henüz tecavüz gerçekleşmediği için ”yarım kaldı” indirimi, tecavüzünü kameraya kaydeden sapık, “eski sevgilisiymiş” indirimi, 'Babam bana tecavüz etti' diyen kızını öldürüp, “babasını kamuoyunda rezil etti” indirimi, mahkemeye takım elbiseyle ve kravat takarak geldiği için, “iyi hal” indirimi verildiğini ve *Son on beş yılda; 241 polis, 91 asker, 17 özel timci, 15 korucu, 45 gardiyan, tecavüzden yargılandı ve hiçbir ceza almadığını biliyor musunuz?
“Ateş düştüğü yakar.” Somut ve mecazi anlamı birbirine denk düşen atasözlerimizden birisidir. Özgecan olayında da ateş düştüğü yeri yaktı en çok. Toplumsal tepki, bugüne dek yaşanan benzer olayların hiçbirinde bu düzeye ulaşmamıştı. Mantıklı çıkışlar, tepkiler sosyal medyada, meydanlarda, görsel ve yazılı basında çığ gibi büyüdü. Ülke düzeyinde bir çok yerde alanları dolduran kalabalıklar “Kadına şiddete son!”haykırışlarını, benzeri çok sık görülmeyen bir şekilde yükseltti. Bu tepkilerin samimi ve yerinde olanları da vardı. Olayı gösterişten öte geçiremeyen ve reklama yönelik çıkışlara da tanık olduk. Maksadı aşan tepkilerin bir yönünde de sürü psikolojisiyle, “Asalım, keselim, hadım edelim naralarının ortalığı toz duman etmesi de toplumsal ilkelliğin örneğiydi. Hatta dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek şekilde; suçluların cezaevindeki diğer suçlularca cezalandırılması beklentisine dönüştüğünü de ibretle izledik. Olayı kör dövüşüne çevirenler, dönüp acılı babaya dönüp kulak versinler. Yaralı bir babanın acısını bastırarak erdemli bir insanın bilgece sözlerinden ders almak gerekir. Bugün milletimizin bir olma zamanıdır. Bir olursak, iri, diri olursak bundan sonra hiç bir meleğin kanadı kırılmaz. Bugün bizim meleğimizin kanadı kırıldı, yarın başka meleklerin kanadı kırılacak. Artık kimse nefsinin hesabını yapmasın, kimse kimseye bir söz söylemesin. Kim ne söyleyecekse kendi nefsi için söylesin. Hiç kimse kimsede suçu aramasın. Herkes kendinde ne arayacaksa arasın. Her insanın vicdanı kendi jandarması olacak. Kendini, nefsini birebir kontrol etmeyi bu insanların öğrenmesi gerekiyor. Güzel olanı seçelim, güzel olanı tercih edelim. Henüz barış varken güzel olana teslim olalım. Barışa teslim olursak çirkin olan hiç bir şey kalmaz." Diyerek, diğer yanda soğukkanlılığını yitirmiş ve kısasa kısas yöntemler önerenlere güzel bir yanıt vermiştir. Kadın oldukları halde farkındalıklarını yitirmiş olan gazeteci ve yazarların sözleri de içler ülkemizin içler acısı durumunu ortaya koymaktadır. Kadına dayak Allah'ın bir lütfudur, bunlar Amerika'da da oluyor abartmayın diyen kadınların kulaklarını çınlatmak istiyorum.
Oysa bu güzel ülkemin kadınlarının hak ettiği
* Kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde yükselmeye layıksın. ATATÜRK *Kadınlar ile ilgili yapılabilecek üç şey vardır. Onu sevebilir, onun için acı çekebilir ya da onu edebiyata çevirebilirsin. Henry Miller *Dünyayı kadınlar yönetiyor olsaydı hiç savaş yaşanmazdı ancak 28 günde bir derin müzakereler yaşanırdı. Robin Williams *Havayı geldiği gibi, rüzgarı estiği gibi, kadını da olduğu gibi kabul edin. Alfred de Musset *Yeryüzünde gördüğümüz her şey, kadının eseridir. Atatürk *Bir anne dünyayı değiştirebilir. Sözce *Anne yazılmış en güzel şiirdir. Ali Gençli *Siz namusu o kadar çok kadınlara yüklediniz ki, çevrenizdeki namussuz erkekleri göremediniz. Söz Deryası *Ne zaman biz bu ülkede kadınları dişi değil, kişi olarak görürsek, işte o zaman toplum düzelir. Anlamlı Sözler *Oğullarınıza: Karşı cinse saygı duymayı öğretin. Gece yarısı evine dönen kadının "aranmadığını" öğretin. Bir kadının omzuna arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin. Sevmenin değer verme olduğunu öğretin. *Albert Einstein * Elleri öpülesi, kutsal varlıklarımız... Volkan Konak *Cennet annelerin ayakları altındadır. * Ve kadınlar bizim kadınlarımız: korkunç ve mübarek elleri ince, küçük çeneleri, kocaman gözleriyle anamız, avradımız, yarimiz ve sanki hiç yaşanmamış gibi ölen ve soframızdaki yeri öküzümüzden sonra gelen ve dağlara kaçırıp uğrunda hapis yattığımız…Nazım Hikmet Ran
Kdının toplum içindeki saygın yrini hanımsatan bu sözler irdelenip şiddetin her türlüsüne karşı bir inisiyatif geliştirilmeli kadının toplum içindeki yeri saygınlaştırılmalıdır. Adalet sistemindeki eksiklikler giderilmeli, sosyal sınıflar arasındaki ekonomik uçurum azaltılmalı, nimet külfet dengesi sağlanmalıdır. Eğitim sitemindeki çarpıklık giderilmeli yeni kuşaklar “hümanizma” (insan severlik) ekseninde yetiştirilmelidir. Bu, ülkedeki her türlü çağ dışılığı önleyecektir.
Okunma Sayısı: 1763
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.