GÜNÜ KURTARMAK
03 Ağustos 2023, Perşembe 15:06Ülkemizde olduğu gibi, ilçemizde de yarınlara yani geleceğe dönük öngörüleri düşünmek gibi kaygı yaşanmamaktadır. Burada kimseleri suçlamak gibi bir amacım olmadığı gibi ,yargılamak şeklinde bir amacımda yok..?Devletin üniter yapısı gibi bir kavramı da tartışacak değilim. Elbette milli sınırlarımızın korunması kollanması hep idealim olmuştur. Bunun gündeme taşınmasını bile kabul edemem.?Benim önerim, ülke insanının, Datçamızın tahrip edilmeden, doğasının ve çevresinin tüm canlılığı doğal olarak korunarak kullanılması.
Gelelim asıl meselemize;
Ülkemizde, Datçamızda Toprak, Tarım dan geçimini sağlayan yani köylü /kırsal alanın , ülke kalkınmasında ikinci hatta üçüncü basamağa itilmesi.?Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi Mustafa Kemal Atatürk 'ün, o ünlü sözü aklıma geliverdi. "KÖYLÜ MİLLETİN EFENDİSİ "diyerek onurlandırdığı bu insanlarımıza yeterince önem vererek, destekliyor muyuz.? Bu insanlarımızı topraktan uzaklaştırarak ,gıda üretiminde de, dışarı bağımlı bir ülke haline gelmemizde hepimizin suçu yok mu. ?
Merkezi yönetim ülke bütünlüğünde tarım alanında da genel tarım politika prensiplerini üretmeli, yol göstermeli destek vermeli. İşin uygulanmasında yerel yönetimler sorumlu ve yetkili olabilmelidir.
Datçamıza gelince:
İlçemiz ; yarımada (hatta bir ada) diyebileceğimiz bir toprak üzerinde.
Sanki ülkemizin bir minyatürü. Üç tarafı denizle çevrili bir yer.
Turizm furyası ile tanışmadan, tarım alanında nüfusuna göre kendisine yeten bir ilçe. 1950'li yıllarda ;ilçemizden bilhassa İzmir'e , Palamut, Harnup, Bal/badem/zeytinyağı, hata taze Bakla vb. satıldığını bilenler bilir.?Bu tarihlerden sonra Tütün üretiminin ilçe tarım ekonomisine girişi çehreyi değiştirir. Kabaca 1970'li yıllardan itibaren de TURiZM. Bu yıllardan itibaren ilçe merkezinde halen devam etmekte olan yapılaşma çılgınlığı ,çarpık günü kurtarma amaçlı imar uygulamaları ,yurt içinden ve dışından alınan GÖÇ, işte sonuç. Bana göre , kırsal alana indirilen en büyük felaket ise, Büyükşehir yasası ile ,köyden (artık Mahalle) merkeze olan göç. Sonuçta köy/mahallede bir maydanoz dahi yetiştirmeyen köylümüz. Hele son yıllarda toprağını satarak APART yani betona tahvil eden köylümüz. Cumartesi günleri ilçe pazarına meyve-sebze gelmese, açız demeye dilim varmıyor. Elektrik ve su konusunda sorunlarla karşısında Apartlarımıza bakar bakar ah çekeriz. Ben bu yatırımları ELMA ŞEKERİNE benzetiyorum.!!!!
(Toprağımızda elden çıktığına göre)
Halbuki bazı şehirlerimizde ve kasabalarda gördüğümüz, yerel yönetimlerin tarım alanında destekleri bana ümit veriyor. Alt yapısı ve bütünüyle düşülerek yapılan bilhassa LAVANTA/DEFNE üretim desteği bilhassa (ARI) Bal üreticilerin önünü açabilir. Yine ağaçlandırmada :bilhassa HARUP ağaçlandırması .yabanilerinin aşılanması örneklerden biri.
Son zamanların slogan sözü oldu, DEĞİŞİM:. Yerel yönetimlerde İmar Bürosu olmadıklarını değişerek, yerel halkın kalkınmasına farklı destek vererek değişerek göstermelidir.
KENT konseyi DATÇA güç birliği ( V.B.) gibi sivil toplum kuruluşlarımız neredeler. Elbette onları dinleyecek olan sayın sorumlu / yetkililerimiz , nerelerdesiniz...?
SAĞLICAKLA.......
Okunma Sayısı: 352
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.