EDEBİYATTA PANDEMİ-(2)
03 Temmuz 2020, Cuma 11:17“Ölülerin Sayısı, Vaka Sayısı O zaman da Saklanıyordu!”
VebaYılıGünlüğü'nde anlatıcı H.F. durmadan haftalık”ölüm raporlarını”'Bills of Mortality” izler. Bunlar,Londra'da her mahalle kilisesisin kayda geçirdiği ölü sayısını ve ölüm nedenini belirten listelerdir. Kitapta karşılaştırmalı bilgiler, istatistikler vardır. Kimin neye güveneceği kuşkuludur. Tıpkı bizim bugün tüm rakamlara acaba larla baktığımız gibi…
“…Sonraki liste 23 Mayıs -30 Mayıs Haftasına aitti, burada vebadan ölüm rakamı 17'ydi, ama St.Giles mahallesindeki definler 53'e çıkmıştı, korkunç bir sayı! Bunların 9'unun vebadan öldüğü belirtilmişti. Ama araştırma yapılınca bu mahallede aslında vebadan ölen 20 kişinin daha olduğu öğrenildi,bir bölümünün lekelihummadan öldüğü yazılmış, diğerlerinin ise ölüm nedeni saklanmıştı” Ne kadar benzer bir hikaye değil mi?
VEBA'da DR. Rieux, 543'te Kontantiniyye'yi(İstanbul) sarsan ilk büyük pandemiyi hatırlar. Procopius, o sırada İstanbul'da 1 günde 10 bin kişinin öldüğünü yazmıştır(daha önceki yazılarımızda ayrıntıları vardır.O.K)”On bin ölü,büyük bir sinemanın alabileceği seyircinin beş katı eder” Diye düşünür Rieux.” Beş sinemadan dağılan insanları toplayıp şehrin meydanına götürün ve neye benzediği anlaşılsın diye hepsini öldürün. En azından bu isimsiz kalabalığa bir yüz verebiliriz o zaman. Ama tabii ,böyle bir şey yapmak mümkün değil, zaten kim on bin yüzü tanıyabilir ki?...”
NE KADAR KAPATILMIŞ EV VARSA O KADAR
HAPİSHANE VARDI…
Veba Yılı Günlüğü anlatıcısı, Londra Haziran 1665 'te belediye başkanı ve ihtiyarlar heyetinin veba görülen evlerin karantinaya alınması kararından söz ederken,”veba tarihinin bu bölümü çok acıklı; ama en feci hikayenin de anlatılması gerekir” der. Bu önlem bazı yoksul mahallelerde işe yarar, ancak bedeli ağır olur. Ailelerin vebaya yakalanmış yakınlarıyla birlikte hapsedilmesi ona korkunç gelir. Belediye Başkanı ,kapısına kırmızı haç işareti konularak karantinaya alınan her evin önüne gece gündüz iki bekçi yerleştirmiştir. Aileler bu bekçileri aldatıp evden kaçmak için çare arar. 18 bekçi, kapısında bekledikleri insanlar tarafından öldürülür. Daha kurnaz yöntemlere başvuranlar da vardır. Evdeki vebalı bir hizmetçi yüzünden kapatılan aile , bekçiyi eczaneye yollamış, o gittikten sonra da kaçmıştır. Bizde de karantinadan kaçanlar aklınıza geldi mi? Bizde 14 gün, o zamanlar en az 40 gündü!
Şehirde ne kadar kapatılmış ev varsa, o kadar da hapishane vardı; hapsedilmiş insanların- bir suç da işlememiş olduklarından-buna tahammül etmeleri olanaksızdı.Salgının hüküm sürdüğü Oran'da da evler kapatılır. Üstelik karantina, “şehrin üzerinde bir devrim rüzgarı estirir, şiddet sahnelerine yol açar” Şehrin giriş çıkışını kapatan askerlere saldırılar düzenlenir, evler yıkılıp yağmalanır, bir iki kişinin idamı etkisiz kalır. “Bütün şehir sakinlerini etkileyen tek önlem sokağa çıkma yasağının ilanı olur. Saat 11.den sonra zifiri karanlığa gömülen şehir taş kesilir”
Londra'da veba zirveye ulaştığında,tabut kalmadığından, ölenler el arabalarıyla taşınarak açılmış çukurlara rastgele fırlatılır. Arabanın sarsıntısıyla bazı ölülerin üzerindeki örtü yola saçılır, çıplak insan vücutları ortaya çıkardı. Bazı kara mizah öyküleri de anlatılır.
“İçip içip sızmış bir gaydacı, yanlışlıkla bir ölü arabasına atılır, tam çukura fırlatılacakken ayılır:-Ölmedim ama değil mi? Diye sorar. Önce çok korkan arabacılar, bu felaketin ortasında ister istemez gülmeye başlar.
Oran'da da tabut kalmaz,ölüleri şehir dışına taşıma işi tramvaylara düşer:”Kentliler bunun ne olduğunu sonunda öğrendiler. Kıyı şeridine geçişi yasaklayan polislere rağmen sık sık, grup halinde dalgalar doğru inen kayalıklara tırmanmayı ve tramvaylar geçerken arabalara çiçekler atmayı başardılar. Yaz gecesinde çiçek e ölülerle yüklü araçların sarsıla sarsıla gittiği duyuluyordu”
Okunma Sayısı: 3621
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.