DOĞRU ANLAMAK 38.

     Biz , çocukları ayrı bir tür gibi görürüz. Onlar da yetişkinleri ayrı ve garip bir tür olarak görür. . Hatta pek zeki olmayan tipler gibi. Bazen de ne yazık ki ukala, algıları zayıf, geri kalmış gibi. Aslında, gerçekten çocuk hızına yetişmek çok zor. İnanılmaz bir hızla yaşıyorlar ve anlaşılmaz bir deneyim yükleniyorlar. Onlar gevşekliğe karşılar. İlerde her biri bir yazı konusu olabilecek farklılıkları sıralamak gerekirse:Olayları kavrama hızı, duyuların artan hassasiyeti.  algı oluşturma ve yaratma yeteneği, tercih ve seçme becerisi. Kesinlikle menfaat ön planda. Hayat, zevk, keyifli yaşama ertelenemez, maymun iştahlılık, her şeyden tatma, günü yaşama, plan proje gerekmeden hızla yapmak ve ulaşmak, günlük heves ve istekler önemlidir. Yarın, yarın olduğunda düşünülür ve yaşanır…Basit yaşama yok, sıradanlık yok, eziklik hiç yok. Ön sıralarda, etkili, etkileyici sürükleyici yaşamak. hep ilgi çekmek.  En az otuz yıl önceki nesil ile çok kesin ve keskin farklar var.  Yavaş ve hızlı gibi, yürümek ve koşmak gibi. Üçüncü viteste ve altıncı viteste sürmek gibi. Yeni çağda İnsan biyolojisi ve fizik yapısı kesinlikle sınıf atlamış durumda. Beyin işleyişi ve işlevi ise nereden bakarsak bakalım, dijital çağın gereklerine göre evrimleşme aşamasında. 

                                               ΩΩ

Güzel bir özdeyişimiz var:"gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse. . "bana göre, cemiyette sorun kalmaz, toplum barışı gerçekleşirdi.

                                              ΩΩ

Doğumdan itibaren, bize ısrarla verilen eğitim, terbiye ve öğretimin temel amacı,  yaşarken yanlış ve hata yapmayı önlemeye hedefli,  doğru düşünce, davranış ve duyguları göstermektir. çünkü insan donanımı bunu kendi başına kavramaya pek yeterli değil. 

                                             ΩΩ

Önce doğruyu bilmek gerekir,  doğru bilinirse yanlış da bilinir: ama önce yanlış bilinirse,  doğruya ulaşmak çok kolay olmayabilir. 

                                             ΩΩ 

Aldanmak diye bir şey yoktur! Sadece biraz fazla güvenmek vardır.  Ve insanı aldandığı değil,  en çok güvendiği aldatır.

                                            ΩΩ

Sevdığın sürece ve sevebıldığın kadar,  sevdığıne gösterdiğin özveri ve aidiyet derecesinde hayatı yaşamaya hazırsın demektir.

                                                 ΩΩ

En kötüsü hayatta hep geç kalmaya alışmaktır. . hayata, kazanmaya, şiire, kitaba, mavi ve yeşile, çiçeğe ve sevmeye uzak kalmaktır.

                                                   ΩΩ

Sevmenin ve sevilmenin değerini , onu sadakatle ve dürüstçe yaşamakla anlarız. o değeri veremediğimizde,  bedeli çok ağır olur. ruhen,  boşuna yaşıyormuş gibi bomboş ve yalnız kalarak.

                                                  ΩΩ

Yaşarken  bütün güzellıkler ve zengınlıkler  bizim  olsa , onu tadabilecek, harcayabilecek ruha sahip olmadıkça boş sahipliktir.  Çünkü bızı mutlu eden; bır şeyın sahıbı olmak değıl tadına varabılmektır.

                                                      ΩΩ 

Neler  olduğunun,nelerin var olduğunun arkına varmadan yaşıyoruz.  Oysa hiç geriye dönüşü,  tekrarı yoktur çoğu yaşadıklarımızın.  Hayat gibi, zaman gibi, ömür gibi, ölüm gibi.

                                                       ΩΩ

              Kimimiz,  sevmeden alışırız birlikte yaşadığımız insana. sevdik sanırız.  Kimimiz de sevdiğimiz sandığımız insana bir türlü alışamayız. sevgimiz demek ki yanılgıdan ibaretmiş. . 

                                                     ΩΩ

Birlikte gülmek ve gülümsemek, sevmenin ilk işaretidir. 

                                               ΩΩ   

Ne tuhaf ! Saniyeler sonrasında ne olacağını bilmeden,  yıllar sonrasının hayalini kuruyoruz .

                                              ΩΩ

Okunma Sayısı: 104