LAÇİNNN
s
Muğla
25 Aralık, 2024, Çarşamba
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

Dil

16 Aralık 2024, Pazartesi 01:39

Ne çektiysem,
dik kuyruğumdan çektim annem...
sivri dilimden, sivri kalemimden...
boşuna yakınmıyor dostlar.

Atatürk, Türk dili konusunda; “Türk milletinin dili Türkçe'dir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay olabilecek bir dildir. Onun için her Türk, dilini çok sever ve onu yüceltmek için çalışır. Bir de Türk dili, Türk milleti için kutsal bir hazinedir“ demiştir. Atatürk Türkçe için neler yapmıştır? Dil Devrimi, Türkçe yazı dilinin Arapça, Farsça ve Fransızca gibi dillerden alınan alıntı sözcük ve kurallardan arındırılıp konuşma diline yaklaştırılmasını amaçlayan ve 12 Temmuz 1932 tarihinde Cumhurbaşkanı Atatürk öncülüğünde Türk Dil Kurumu aracılığıyla başlatılan devrimdir. Türkiyede ana dilimiz Türkçedir. 
Daha ilk okuldan beri dil bilgisine özel bir ilgim oldu. Hem Türkçeye hem de yabancı dillere. Annem Türk dilinde, babam yabancı dìl konusunda küçük yaşlarımdan beri okul dışında bana destek olup yardımcı oldular. Bunlara kelime dil bilgisi, cümle dil bilgisi, metin dil bilgisi, şiir dil bilgisi ve sözlü dil bilgisi de eklenmiştir. Kısaca bir dili ses, şekil ve cümle yapıları bakımından inceleyip bunlarla ilgili kuralları tespit eden bir bilim dalı olarak tarif edip, destek olup beni hep özendirdiler. Türkçe dersinde sıkça karşılaşılan dil bilgisi konuları arasında cümlede anlam, sözcük türleri, cümlenin öğeleri, noktalama işaretleri, zamirler, edatlar, bağlaçlar gibi konular bulunmaktadır. Öğrencilerin genellikle bu konularla ilgili soru işaretleri taşıdığı gözlemlenmektedir. İşte ben bu zorlukları aşırı ilgim ve annemin babamın destekleri ile daha kolay aştığımı sanıyorum. Bir dil bilgisi harika çocuğu değildim, şimdi de değilim ama ortalamanın üstünde olmamı öğretmenlerime, anneme ve babama borçluyum.
Yazdığım gibi yabancı dile de daha ilk okulda ilgi duydum. Dil bilmek ne demek?
Bir yabancı dili bilmek, bireyin o dildeki sözcükleri ve dilbilgisi yapılarını bilmesinin yanı sıra, bu sözcük ve yapılardan yararlanarak o dili konuşan kişilerle sözlü ya da yazılı iletişim kurabilmesidir.
Ìlk okulda yabancı dil dersi yoktu. Babamla ufak ufak İngilizceye de başladım. Ama her şeye rağmen sadece yaşıma göre. Yeni bir dil öğrenmek hafızayı güçlendirir, problem çözme becerilerini geliştirir ve çoklu görev yapma kabiliyetini artırır. Beyni sürekli olarak aktif tutan bu süreç, zihinsel esnekliği korumaya yardımcı olur. Bunları kazanacağımı bilerek ve isteyerek yabancı dil öğrenmeğe heveslenmedim en başta, ama zaman içinde bu gelişmeleri kendimde fark ettim, hevesim devamlı olarak arttı.
„Bir lisan (dil) bir insan“ diye bir söz vardır. Bu Arapçada “fe-külli insânin fi'l hakîkati insanü” diye geçen darb ı mesel. (Kaynak: Ahmet Rasim üstadın “Eşkal i zaman” adlı eseri). Özellikle 1980'lerde yabancı dil öğreniminin yaygınlaşması için yürütülen propagandanın en yaygın sloganı idi bu. Sokaklara asılmış bez afişlerde dahi hatırlıyorum. Ama bu söz öyle doğru imiş ki ben üniversiteyi bitirince iş bulduğum şirkette 25’e yakın aday arasından benim tercih edilmemin nedeni olmuştu İngilizce bilmem.
Çalışma hayatıma her türlü deterjan üreten bir aile şirketinde Endüstri Mühendisi olarak başladım. Hem üniversiteyi iyi bir derece ile bitirmem hem de İngilizce bilmem nedeni ile tercih edilmem bende istemeden de olsa koltuklarımın kabarmasına, kendimi biraz havalarda görmeme neden olmuş. Olmuş diyorum çünkü başta bunun farkında değildim ama sonra yaşadığım olaylar bana beni tanıttı. Patronum yaşlanan babasından görevi almış 24 yaşında bir genç delikanlı idi. İşletme okumuş ama teknik bilgisi çok sınırlı bir kişi idi. Bir ürünün imalatında makinaların planlanmasında sorun çıktığında benim önerdiğim çözüme sırf onun patron olduğunu göstermek için karşı çıkmıştı. Ben de ona sivri dilimi tutamayıp “diploman kadar konuş Mete” diye bir söz söyledim. Birden heyecanla dili dolaştı, birşeyler geveledi ve bana “haddini bil Tarık” dedi. Sonra biraz fazlaya kaçtığını anlayıp “dilim sürçtü, kusura bakma” dedi, ben de “ biraz evvel benim de” dedim ve el sıkışıp barış çubuklarını yaktık. Ondan sonra da ben ayrılana kadar 6 yıl uyum içinde çalıştık. Gerçi uyumlu çalıştık ama sonra duyduğuma göre yönetim kadrosu, yani bir bakıma aile meclisi, toplantılarında benden hep sivri dilli Tarık diye bahsetmiş, yani ben onun diline böyle dolanmışım. 
Madem ”dil” konusuna detaylar vererek girdim, şu açıklamaları yapmakta fayda var diye düşünüyorum:
__________
Sivri dili ne demek? İğneleyici ve kırıcı söz söyleyen. kendince doğru olmayan olaylar/hareketler karşısında kendini tutamayıp söyleyendir.
Dilim sürçmüş ne demek? İstenmeyen bir konudan söz etmek. Dil sürçmesi neden olur? Bu hususta, bilinçaltıyla ilişkili olma dışında yorgunluk, sinirlilik, korku, telaş, panik, yoğun duygu hâli, açlık veya çeşitli patolojik durumlar gibi pek çok dil dışı etken, dil sürçmelerinin temel nedenleri arasında değerlendirilebilir.
Diline dolanmak ne demektir? Herhangi bir şeyi her fırsatta söylemek, dile getirmek ya da dedikodu yapmak gibi anlamlar doğrultusunda diline dolanmak deyimi kullanılır.  Bunun yanı sıra diline dolamak bir kişinin kötü yönlerini her yerde söylemek ve onu zor duruma düşürmek şeklinde ifade ediliyor.
__________
Çalıştığım şirkette imalat bölümündeki çalışma çok konsantrasyon isteyip, makinaların başından ayrılmayıp en ufak bir yanlışta müdahale etmeyi gerekitiriyordu. Herşey otomatik değildi, bilgisayar kontrollü üretim diye birşey yoktu. 45 yıl kadar evvelden  bahsediyorum. Böyle aşırı bir konsantrasyon gerektiren işte çalışmak çok zordur. Bu nedenle her 1,5 saatte 15 dakika ara verilirdi. Benim bölümümde  benden birkaç yaş büyük bayan bir teknisyen vardı. Galiba onun yakın bir komşusu olan daha yaşlı bir bayan da aynı bölümde idi. Bu 15 dakikalık aralarda ikisi hep bir araya gelirlerdi. 1,5 saatlik aşırı konsantrasyonlu, hiç konuşmadan çalışılan bu sürenin acısını çıkartırmışcasına bu ara verilen sürede sanki dilleri çözülür, hiç durmadan karşılıklı, vır vır birşeyler anlatırlardı.
__________
Dili çözülmek deyimi ne anlama gelir? Konuşmaya başlamak, durmadan konuşmak, dırdır etmek.
__________
Nermin ve Meliha adlarındaki bu bayan çalışanların şefleri bendim. O gün onlar  hararetli hararetli konuşurken galiba bir komşuları ile bir sorunlarını dillerine dolamış, zamanı unutmuşlardı. Ben „Nermin hanım, Meliha hanım, makinalar sizi bekliyor, ne yapıyorsunuz o köşede vır vır“ diye bağırınca Nermin hanımın dili dolaştı,  Bana „ Valla Tarık bey, biz …., ben, valla ……, orada şey yapıyorduk , yani …., hani o şey, bilmem işte oldu, bir halt yedik, …. offff„ diye birşeyler söylemeğe çalıştı.
Bizim kalın tekstil imalat bölümünde çok çalışkan bir teknisyenimiz vardı. Adı Cemal idi. İşinin çok ehli idi. Ama neredeyse hiç konuşmazdı. Nedenini anlamamıştık bir türlü. İçine kapalı bir karakteri vardı ama onun sessizliğin nedeni sadece bu olamazdı. Acaba sağır dilsiz mi diyenler bile vardı. Bazen birşeyler söylemeğe çalışır ama lafları diline dolaştırırdı. Sonra onun çalıştığı bölüme 19 yaşlarında, üniversite 1. sınıf öğrencisi güzel, esmer  bir kız üç aylığına staj için gelmişti. Bizim Cemal ona aşık olmuş, cesaretini toplayıp arkadaşlık teklif etmiş. Herkes acaba nasıl yapmış, kızla nasıl konuşmuş derken, olaya gizlice şahit olan başka bir teknisyen „Valla bizim Cemal kızla şakır şukur konuştu, ben de çok şaşırdım“ dedi. Ne olduysa olmuş, aşkın hikmeti olsa gerek, bizim Cemal’in o gün dili birden bire açılmış. Ondan sonra da herkesle normal olarak konuşan, diyaloga giren bir insan olmuştu. Cemal‘i sonradan tanıyıp da onu herkes gibi normal konuşan biri olarak görenlere, bu Cemal‘in eskiden sesi çıkmazdı, konuşmazdı, konuşamazdı gariban dediğimde kimseye inandıramadım. Tekrar tekrar anlatmaktan dilimde tüy bitti, ama kimse onun o geçmişine inanmadı. Hatta aylar sonra Cemal o arkadaşlık teklif ettiği Aysel adındaki stajyer kıza evlenme de teklif etmiş. Aysel ise evlilik teklifi aldığında o an hiçbir şey söyleyememiş, sanki küçük dilini yutmuş gibiymiş. Yıllar sonra duyduğuma göre mutlu bir yuva kurmuşlar ve şimdi 12 yaşında bir kızları varmış.
__________
Dili açılmak ne demek? Herhangi bir sebeple konuşmayan kimsenin konuşmaya başlaması.
Dili dönmüyor ne demek? Bir sözü doğru, düzgün söylemeyi becerememek (ya da becermek).
Dili dolaşmak deyimi ne anlama gelir? Heyecan, korku ya da bir hastalık sebebiyle söyleyeceğini şaşırmak, karıştırmak, açık olarak ifade edememek. Dilimde tüy bitti deyiminin anlamı nedir? Dilinde tüy bitmek deyimi, tekrar tekrar söylemekten usanmak, bıkmak anlamına gelir. Bazı insanlar kendilerine söylenen şeyleri anlamaz ya da anlamak istemez. Bu yüzden aynı şeyi defalarca söylemek zorunda kalabilir. İşte tam da böyle durumlarda “dilimde tüy bitti” deyimini kullanırız. Küçük dilini yutmak nedir? Küçük dilini yutmak deyiminin anlamı şaşırmak, donakalmak, hayrete düşmek ya da hiçbir tepki veremeyecek hale gelmektir.
__________

Ben şık giyinmeyi, bakımlı ve temiz görünüşlü olmayı severim ve hep sevdim. O zamanlarda da fabrikaya giderken bu özeni gösterir hergün farklı bir kıyafetle, bazen de uygun bir şapka ile gider gelirdim. Bu halim hemen fark edilmiş, özellikle de orada çalışan bayanlar için dillere destan olduğumu yakın bir iş arkadaşım, hatta sonunda kendisi de genç bir delikanlı olan patronum da bana söylemişti, hatta beni kıskandığını bile istemeyerek de olsa bana hissettirerek. Genelde kızlara, kadınlara güzel denir, güzel erkek lafı nadir kullanılır ama bana „güzelliği ve şıklığı dillere destan şefimiz“ bile diyorlarmış. Uzun yıllar geçti ama hala şıklık benim yaşam parolamdır.
__________
Dillere destan etmek ne demek? Dillere destan olmak deyimi, dilden dile dolaşmak, her yerde anlatılır olmak anlamlarını taşır. Genellikle masallarda, hikayelerde ve çeşitli yazılarda karşımıza çıkar. Herkes tarafından duyulan, dilden dile dolaşan anlamı taşır.
__________
Ben şıklığım ve özenle giyinmemle dikkati çekmeme rağmen, teknik ağırlıklı olan işim ve şef olarak elemanlarımla ilgili konular dışında pek konuşkan biri değildim ve hala da öyleyim, yani yapım bu. Fabrikadaki bazı cüretkar bayanlar bazen yanlarından falan geçtiğimde bana güya çaktırmadan laf atarlardı ama ben iş yeri ciddiyetimi de koruyarak hiçbir reaksiyon göstermez, cevap vermezdim. Bu nedenle de bana „çok şık ama ağzı var dili yok“ diye arkamdan sözler söylediğini de duyardım. Bazen de bu hiç beklemeğim anlarda bana aniden bir laf atıldığında, övüldüğümde şaşkınlıkla dilimi ısırırdım.
__________
Ağzı var dili yok ne demek? Oldukça sessiz, sakin, kendi halinde, konuşmayıp susan, derdini anlatmayan anlamlarında kullanılan bir deyimdir. Bir konu hakkında ya da bir kişinin huy olarak çok az konuşması anlamındadır.  Dilini ısırmak deyimi ne anlama gelir? Şaşkınlık belirten kalıp. Biraz ibret almak gibicesine. Başka anlamları da var, nazar değmesin diye anlaşılabilir. Anılan, adı geçen bir kötü olayın gerçekleşmemesi için söylenebilir. Biraz refleks biraz batıl inanç biraz da kültür-gelenek davranışı.
__________
Üniversite eğitimimin sonuna kadar hep İngilize öğrendim ve uyguladım. Bu sıralarda ise ikinci bir yabancı dil öğreniyorum.
Bir de „şiir dili“ diye bir tanımlama vardır. "Şiir dili, konuşma dilinin ve ondaki müziğin en kusursuz şeklini sunmak zorundadır. Gerçekte şiir diliyle konuşma dili birbirine öyle yakın olmalıdır ki, bir kimse o şiiri dinlerken 'Eğer şiir dili kullanmasaydım böyle konuşurdum' diyebilsin." (T.S. Eliot). Şiir dilini oluşturan kelimeler, şiirin yapısı içerisinde imgelere evrilerek “imgeler anlamı, kelimeler imgeyi anlatır.” ( Bunlar İsmail Karakurt'un BİR DİL VARDIR DİLDE DİLDEN İÇERİ: ŞİİR DİLİ başlıklı yazısından alıntıdır). Bir şiirde şair, belirli bir zihniyet, tema, duygu ve düşünce değerlerini okuyucuya dil aracılığıyla sunar. Bu dil işte bahsettiğimiz şiir dilidir. 26 Eylül’lerde hep dil bayramı kutlanır, bu Türk Dil Kurumu’nun da kutladığı bir bayramdır. 
Yeni taşınmıştık o mahalleye
yaşım 18
kanı kaynayan delikanlıyım
arkadaşlarımın sevgilileri var
dilim varmıyor söylemeye
ama benim gönlüm boş
bizden altı hafta önce taşınmış o da buraya
duydum ki dillere destanmış güzelliği
17'sindeymiş tap taze
bakkala giderken yolda gördüm
dilim tutuldu onu ilk defa görünce
güzel değil, çok güzel o
ne güzelsin sen demek istedim
dilim dolandı, söyleyemedim tek bir kelime
adı Dilruba imiş
geceleri artık rüyalarımda hep o
yüreğimi çaldı, gönlümü çeldi
yolunu gözlüyordum onu yakalamak için
mahallede dillere düşmüş peşinden koşmalarım
Farsça dil-rubā “yürek çalan, gönül çelen” imiş
diledim ki o benim sevgilim olsun
önünü kestim bir gün, iki gün, sonra sonra hergün
dil döktum, aşıkım sana dedim
dilimde tüy bitti "evet" dedirtene kadar
iki yıl gezdim tozdum onunla  daha da çok sevdim, inanılmaz sevdim dileklerim tuttu
evlendim onunla sonunda.
Hep „dil“ kelimesinin içinde kullanıldığı sözlerden, deyimlerden söz ettim. Ama biraz da insanların, hayvanların ağzındaki dilden, bir organ olarak,  bahsetmek istiyorum.
İnsan dili tad alma organıdır. Ama ayrıca konuşmamızı sağlayan ana organdır. „Lisan“ kelimesi yerine“ „dil“ denmesi de bu nedenledir.
Ama tamamen başka bir şekilde „dil“ konusunu ele alırsak, dil yemek olarak da kullandığımız birşeydir. Sakatat çeşitlerinden hoşlananlar için dana dili oldukça iyi tercihlerden birisidir. Bu ürünün yapılışı da oldukça kolaydır. Dana dilini aldıktan sonra çeşitli şekillerde pişirebilirsiniz, hatta sövüş, kavurma, tava yapabilirsiniz.
Ne çektiysem,
dik kuyruğumdan çektim annem...
sivri dilimden, sivri kalemimden...
boşuna yakınmıyor dostlar.
(En başta da kullandığım bu dizeler çok hoşuma gitti. Ne yazık ki kaynağını bulamadım. Özür dileyerek kullanıyorum, af ola.)
Dilimin döndüğü, kalemimin yazabildiği kadarıyla sizlere „dil“ konusunda birşeyler yazdım, umarım ilginizi çekmiştir, ama beğenmediyseniz inşallah bu ne böyle diye de dilinize düşmem diye düşünüyorum.
Sağlıcakla kalın.
12.12.2024


Okunma Sayısı: 137

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.