DATÇALI ZAKKUM'UN ÖYKÜSÜ (3)
26 Eylül 2024, Perşembe 08:27Fotoğraf: Yer yer zakkum ağaçlarıyla kaplı Datça - Mersincik Çiftliği, geçmişte Adalı korsanların en çok zulmüne ve talanına uğramış yerlerdendir.
Seferberlik yıllarında (1. Dünya Savaşı) talan için bu çiftliğe dadanan Adalı çapulcular, bir defasında buradan Sındı köyüne kadar uzanmışlar. Sabahın alaca karanlığında köyün üzerindeki tepelerden baskın planları yaparken, Ulu Dere'deki zakkum ağaçlarının rüzgârda salınıp duran kırmızı, pembemsi çiçeklerini asker fesi zannederek gerisin geri dönmüşlerdir.
Bu nedenle biz Datçalıların "ağcı" (Ağu ağacı) dediği zakkumun, Sındı köyümüzde ayrı bir ulviyeti, kutsiyeti vardır.
Sırası gelmişken bu baskınların öyküsünü, köyün yaşlılarından derleyebildiğimiz kadarıyla, köylülerin ağzından aktarmaya çalışalım:
"… Köyümüzün kuzeyinde, deniz kenarında bulunan ağalara ait Mersincik Çiftliği, Seferberlik yıllarında Adalı çapulcuların adeta komşu kapısı olmuş.
Baskınların sıklaşması üzerine, Mersincik Çiftliği üzerinde bulunan Gale Başı denilen yerde köylüler ve askerler nöbet tutmaya başlamış. Bu gözcülerin görevi, uzaktan yelkenli göründüğü zaman çiftliktekileri ve köylüleri uyarmakmış..."
Yine köylülerden derleyebildiğimiz kadarıyla, bu baskınlardan birkaçını aktarmaya çalışalım:
"… Büyücek Mersincik Çiftliği, köyümüzün sulak ve en verimli yeriydi. Betçe ağalarından iki kardeşe aitti. Bu çiftlikte ortakçılık esasına göre çalışan Rum ve Türk işçiler varmış.
Kalede gözcülük, zaman zaman ihmale uğrar; köylülerin ve askerlerin gitmediği olurmuş. Bunları takip eden Mersincik Çiftliği'nde çalışan Eleni, İstanköy'e haber uçurmuş: 'Topal bir asker var. Her gün nöbete gelemiyor. Buyurun gelin!' demiş."
Zakkum ağacımızı bahane ederek o karanlık yıllarda Datçalıların çektiği çileleri, gördüğü zulümleri, köylülerin ağzından aktarmayı sürdüreceğiz...
Okunma Sayısı: 132
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.