DATÇA'DA “ADAM SENDECİLİK” (JE M'EN FOUS)
20 Eylül 2022, Salı 14:18Datça, coğrafi konumu gereği sanki yaradılıştan şanslı. Hava kirliliği yaşanmaz, kavurucu sıcaklık esen poyrazla gider, nem oranı ortalama %58'dir. Neredeyse yılın 300 günü günlük güneşliktir. 235 km.lik sahil şeridinde büyüklü küçüklü 52 koyla bir dantel gibi bezenmiştir. Kim ne derse desin Datça, kuşkusuz dünyanın en güzel ve özel köşelerinden biridir.
Yerel halk uzun yıllar boyunca konumu gereği şehre olan uzaklıktan, yolsuzluktan ve yokluktan yapayalnız yaşam sürmeye alışık, her yönüyle kendine yeten, teknolojik mutasyonunu dahi halen tamamlayamamış, tarihi ve gelenekleriyle yaşamayı seven organik bir topluluktur. Datça insanı evrenseldir. Tabiat aşığıdır, hümanist ve hayvan severdir.
Datça'nın güncel resmi demografik verilerine göz atacak olursak nüfusunun 24.519 kişi olduğunu görüyoruz.
Yoğunluk oranı 58,94 kişi/km2 gibi güzel bir rakamdır. Hane halkı oranı da 2,53 kişi ile özgür, sağlıklı ve rahat bir toplum anlamında Datça'ya artı değer katıyor. Kadın ve Erkek oranları ise Erkek: %51 ve Kadın: %49 olmakla birlikte neredeyse Türkiye ortalaması ile aynıdır.
Datça'nın eğitim düzeyi, özellikle başka şehirlerden gelen kişilerin katkısıyla yüksektir. Nüfusun %24'ü lisans ve üzeri eğitime sahiptir. Bu da kent için sosyal ve kültürel gelişimde, yaşamın pozitif idamesinde bir şanstır. Elbette bunu değerlendirebilirseniz…
Hemşerilik düzeylerine bakacak olursak;
Muğla: 10.171 kişi
İstanbul: 1.772
Ankara: 805
Denizli: 602
Aydın: 549
İzmir: 452
Kayseri: 421
Sivas: 395
Ağrı: 267
Konya: 267
mevcut durumda Datça'daki hemşerilik düzeyleri de doğal akışına uygun seyretmektedir. Datça halen özünü koruyabilen bir yapıdadır.
Yukarıda belirtilen bulgu ve bilgiler ile Datça'nın yaşanılası bir cennet olduğunu pek ala ortaya koyabiliyoruz. Peki durum gerçekte böyle mi?
Datça halen gelişmişlik düzeyine göre Muğla ilinin neredeyse en geri kalmış ilçesi. Yerel yönetimler ile ilişkiler, esnaf ve halkla iletişim derken kısa sürede epey mesafe kat ederek bu geri kalmışlığın nedeni konusunda sosyoloji ve felsefe biliminden de yardım alarak şu kanıya vardım: Datça adam sendecilerle dolu!
Fransızcada "umurumda değil" gibi bir anlama gelen "je m'en fous" diye bir laf vardır ki bu da aynı şekilde "jem'enfoutisme" olarak yer etmiştir. Yani adam sendecilik. Halk arasında aman sendecilik olarak da karşılık bulmuştur. Varoluşçuluk akımının yandan çarklısı da diyebiliriz. Türk Dil Kurumu ise “Önemsemeyen, vurdumduymaz davranışlar içinde olan kimse” olarak tanımlıyor…
Karaköyden Betçe'ye su taşıma projeniz yanlış, hadi be sende!
Hadi suyu taşıyacaksınız planlamanız zayıf, bütçeniz kısıtlı yollar yarıda kalır, mevsimi değil Mesudiye, Palamutbükü turizm mevsiminde yara alır, yok canım sende!
Yollar berbat olacak Betçe halkının araç amortisman giderleri artacak, aman sende!
Bak yangın çıkar, sel olur, deprem olur, bunun hastası var yaşlısı var, acil müdahale ekipleri olay yerine geç intikal eder, ohhooo sende!
Esnaf sıkıntıda, liman esnafı kan ağlıyor, aman sende!
Akıllı kavşak dediniz akılsız çıktı onca kaza oldu, yok yaa sende!
Yollar berbat, şehir içi ulaşım felç, park yeri sorunu var, yahu sende!
Elektrikler kesiliyor, alt yapı bitik, aman sende!
Datça olmuş kaçak gayri menkul cenneti. Yasalar kimin umurunda? Herkes birbirini şikayet ediyor, herkes her şeyden şikayetçi ama çözüm yok. Her yer aman, adam sendecilerle dolmuş. Emin olun kanun koyucunun koyduğu yasayı uygulatmak için neredeyse yalvarıyoruz. Yer kaçak, haksız işgal var, haksız rekabet var, biri ya da birilerine ayırımcılık var, yasa var ama uygulayan yok. Vay halimize…
Eğitim düzeyinin yüksek olduğu yerlerde doğal olarak siyasi elitlerin yaklaşımı ile bilinçli sosyal örgütlenme, yüksek sesle tartışma ve yerel yönetime müdahale kendiliğinden gelişiyor. Yapılan tüm bilimsel çalışmalar da buna işaret ediyor. Datça'da o kadar çok sivil platform, inisiyatif, örgüt var ki hepsi hak ve adalet mücadelesi diye çırpınıp duruyor. Müdahaleye karşı çözüm, yerel yönetimde de yüksek eğitimli, bilimsel yaklaşımcı, araştırmacı, planlamacı ve proaktif düşünceyi özümsemiş personele sahip olmakla başlıyor. Eğitime ancak eğitimle, doğru ve yerinde karar almak ile karşılık verebilirsiniz. Eğer yerel yönetimin elinde nitelikli ve uzman personel yeteri kadar yoksa, kurumsal kimlik ve organizasyondaki çatışmalar, müdahale, sosyal örgütlenme ve karmaşa da sürer gider…
Datça her yönüyle yaşanılası bir yerdir. Eksiklikler ve merkezi yönetimin beraberinde getirdiği olumsuzluklara rağmen halen özündedir, sadece yerelde eğitimli, vizyon sahibi bilinçli çalışanlarla birlikte yeni fikirler ve projeleri beklemektedir.
Artık zaman adam sendeciliği bırakmak ve Datça'nın geleceğini kurtarmak için sesimizi yükseltme zamanıdır. Kökten değişim şart, radikal kararlar alma zamanı gelmiş geçiyor. Muğla'nın en geri kalmış ilçesi şu an Datça, yazık değil mi? Memleket oyunu bitirmiş boşta okeye dönüyor, hale bakın..
Okunma Sayısı: 1096
Yorum Yazın
E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişdir.