s
Muğla
16 Eylül, 2024, Pazartesi
  • DOLAR
    28.59
  • EURO
    30.52
  • ALTIN
    1783.9
  • BIST
    7768.17
  • BTC
    36743.46$

Datça ile özdeşleşmiş Can Baba’yı 98. doğum gününde saygı,sevgi ve özlemle anıyoruz.. CAN BABA … AĞUSTOS`TA İKİ TARİH: 21 AĞUSTOS 1926 –12 AĞUSTOS 19

22 Ağustos 2024, Perşembe 16:43
Datça ile özdeşleşmiş Can Baba’yı 98. doğum gününde saygı,sevgi ve özlemle anıyoruz.. CAN BABA … AĞUSTOS`TA İKİ TARİH: 21 AĞUSTOS 1926 –12 AĞUSTOS 19

Ne kadar ilginç iki tarih! 
Doğum ve ölüm günlerindeki rakamların yeri, yer değiştirmiş; sanki kendisinin de bir arzusuymuş gibi yerine getirilmiş veya kendi eliyle bizzat değiştirmiş gibi.               Eee Can Baba bu…                                                                                                                  Şakaya dair her şey beklenir ondan…                                                                                                  ( Doğum: 21 Ağustos / Veda: 12 Ağustos / 21 ve 12 )
Tam da ona özgü esprili, anlamlı ve sempatik iki tarih.                                                Ağustos ayı da zaten ona özgü bir ay.                                                                          Sadece  ağustos böcekleriyle değil, cenazesi için dilediği ve en sevdiği çiçeklerden olan, günebakanların da boy atıp ülkemizde birçok yerde tarlaları sayıya boyayıp, hep onu anımsatan bir ay.  
Kısaca…
Neden ‘‘iğneli konuşup iğneli şiirler‘‘ yazıyorsun diyenlere de yanıt verdiği meşhur ‚ ‘‘İĞNELİ‘‘ şiirinde de yazdığı gibi…                                                                         Kendi sözcükleriyle, ‚ ‘‘Bebek’te anacığının imgelemine düştüğü o anda…‘‘ başlayan bu dünyadaki yolculuğu, yine bir ağustos günü, kendisiyle özdeşleşen ve öyle de güzel bir yerde, yine bir ağustos günü Datça’da son buldu.
Ne kadar anlamlı, güzel bir yolculuk… Ve kadar da mutluluk dolu…
Başka ülkelerde olsa dünyaca ünlü birçok sanatçı, ressam, yazar, şair gibi onun da adına müzeler açılır, kültür ve sanat yönünden önemli yerlere, kurumlara, akademilere  adı verilir, kitaplar yazılır ve sonsuza değin yaşatılırdı mutlaka.          Ama bizde m a a l e s e f…
 O nedenle Datça’da her sene Can Kültür ve Sanat şenlikleri yapılması çok anlamlı ve değerli. Gelenek haline de geldi. Çok iyi oldu. Bu hep yaşatılmalı.                            Bizler gibi ta yurt dışından gelerek katılanlar bile oluyor.                                                                         Son defa Güler Hanım’la da birlikte katıldık. En son kitabını yazıp kendisi resimleyip  tamamlamıştı. Ve şenliğe de yetiştirmişti. Çok hoş da bir kitap olmuştu.                                     Evinde kabul etmişti, görüştük ve kitabını imzalayıp vermişti. Öyle de zarif, candan ve anlayışlı bir insandı.
Can Baba ve Güler Hanımla Almanya’daki kültür sanat etkinliklerinde tanıştık. Avrupa’da düzenlenen ( Paris, Amsterdam, Berlin, Köln vb yerlerde  kültür sanat etkinliklerine davet edilirlerdi hep. Özellikle ’90 lı yıllarda çok gelmişlerdi.
Sonra bir defasında Berlin’e gittik beraber ve dönüşte Bremen’de, bizde kaldılar. Hatta ‘‘Gezintiler‘‘ kitabında yer alan ‚‘‘ Yeni Bremen Mızıkacıları‘‘ adlı şiiri Bremen’deyken yazdı. Bize de güzel bir sürpriz oldu. Bir sonrakı yazımda şiirin orjinalini ( kendi el yazısıyla yazdığı) de yazacağım. Neden hep Datça’da bir Can Baba müzesi olmalı diyorum? İşte bunun için… Bu ve benzeri her türlü belge, bilgi… ne varsa o müzede korunup saklanmalı, herkese sunulmalı ve gelecek kuşaklara ona dair ne varsa aktarılmalı….                                                                                          Ben de Kuzguncuk’taki evlerinde gidip onları ziyaret ettim.                                           Yaz sıcağında eve bir girdik ki…                                                                                     Aman o da ne ?!     Takıldım hemen ona o gün oracıkta…                        - O o o Can Baba,  bundan sonra sana Manisa Tarzanı misali, Kuzguncuk Tarzanı diyeceğiz artık… ( Gülüşmeler, kahkahalar gırla )                                                                                                         Son yıllarda özellikle Güler Abla ile  Datça’da görüştük. Datça’nın iki denizli etrafını, Ege ve Akdeniz tarafını, gezdirip profesyonel rehberler gibi anlattı bize…                 Ve keçilerini de çok anlattı…O resimlerini yaptığı dağ keçilerini…
Saatlerce konuşsalar ikisi de  hiç sıkılmadan, saatlerce keyifle dinlenebilecek çok özel ve harika insanlardı.                                                                                                 Engin birikim ve deneyimlerini, bilgilerini çok mütevazi olarak paylaşan, kütüphane gibi insanlardı. 
Hayatı tüm yönleriyle dolu dolu yaşamışlar. Çok gezip görmüşler ve hayatın hakkını vererek yaşamışlar. Ve hiç yaşlanmamışlar, yüreklerinde hala pırıl pırıl hayat dolu bebeklerle yaşayan insanlardı.                                                                                                         Küçük büyük herkese, her yaştan insana dokunan ve hemen kaynaşan insanlardı. Onlar artık tüm ülkeye ait insanlar, onlarla ilgili, her şey anlatılmalı, yazılıp kayıt altına alınmalı ve gelecek kuşaklara da aktarılmalı. Bu insanların bıraktıkları kültürel bir zenginlik ve bizlere bıraktıkları hazine gibi değerli miras bunlar.
Bunun en etkili ve önemli aracının da, onun adına hem de Datça’da onun sanki yeniden keşfettiği bu güzel yarımadada, Datça’da açılacak bir MÜZE projesi olduğunu bir kez daha söylüyorum. Bu proje bir gün er ya da  geç gerçek olacaktır. Ama şimdiden özellikle yerel yönetimer buna ön ayak olabililrler. Bilgi, belge, fotoğraf vb her şey toparlanıp arşiv yapar gibi hazırlık yapılabilir.                                            Böylece Datça’nın da tanınırlığı artar, kültürel sanatsal düzeyi daha da gelişir ve hatta hem sanatsal hem de turistik olarak evrensel bir yer olarak tanınır. Bu güzel yarımada tam arzu edilen hak ettiği yeride   alır böylece.
Avrupa’nın bazı önemli kentleri, orada doğup yaşamış veya oraya sonradan yerleşmiş bir çok ünlü yazar, şair, ressam ve sanatçılarıyla anılıyor ve ülkenin kültür ve sanat yaşamına da çok yönlü büyük katkı sağlıyorlar.
***

Bundan sonraki gelecek iki ayrı yazıda, Can Baba’nın gezilerinden kısa notlar, esintiler okuyacaksınız. Onların bazı gezintilerinden esintiler olarak anısal izlenimleri olacak bunlar.
‘90 lı yıllarda kültürel etkinliklere davetli olarak çok gelip katılmışlardı. Bugünkü bölümde onun 1993 yılında Almanya’nın Kassel kentinde katıldığı bir barış mitingindeki konuşmanın fotoğrafını görüyorsunuz.                                               ( Fotoğraf altına:  Kassel 1993, Eylül, Barış Mitingindeki konuşmasından )

İmdat Ulusoy, Bremen, 21 Ağustos 2024

( DEVAMI GELECEK… )


 


Okunma Sayısı: 238

Yorum Yazın

E-posta hesabınız sitede yayımlanmayacaktır. Gerekli alanlar ile işaretlenmişdir.